Bu sessizlik neye alamet

Bu sessizlik neye alamet
2 Nisan 2019 12:06

Şu anda Erdoğan yine geriye çekildi.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Yenilgiler sonrası biliyorsunuz geriye çekiliyor.

 
Ancak az önce iktidara bekçilik yapan Hürriyet gazetesinden gördüğüm manşetler bir pusunun varlığına işaret ediyor olabilir. (Pusu; bir adım, bir atak, bir saldırı için saklanma, kendini belli etmeme demek)

 
Şöyle ki…

 
Hürriyet’in maşetlerinde, “174 oy YSK’ya sıfır olarak gitmiş” başlıklı ve CHP’nin AKP’nin oylarını çaldığını ima eden bir haberin yanı sıra, Ömer Çelik’in, “Vatandaşın hakkını savunmak görevimiz” dediği bir manşet haber var.

 
Hürriyet öte yandan da, Binali Yıldırım’ın, iptal edilen oylar sonucu değştirebilir şeklindeki ifadesini manşete çekmiş yeniden.

 
Hürriyet’in bu manşetleri siyasi iktidardan, İstanbul’u almaya çalışmak yönünde bir işaret aldığını düşündürüyor bana.

 
Gazete mutfaklarını da bildiğimiz için, gazetelerin manşet tutumlarına dair yorum yapmak kolaylaşıyor.

 
Öte yandan…

 
Erdoğan’ın sessizliği, geri çekilerek ve Cumhuriyetçilere, “İstanbul’u aldık” duygusunu yaşatarak, onları gevşetip, son an manevralarının altyapısını hazırlıyor oldukları şüphesini uyandırıyor.

 
Evet, biliyorum, uyumayan bir Ekrem İmamoğlumuz var ama yine de olağanüstü dikkat lazım.

 
TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ

 
O gece, yani 31 Mart akşamı ve gecesinde net bir biçimde ve ilk kez siyasi iktidarın manipulasyon yöntemi alenen, açıkça belli oldu.

 
Neden ilk kez belli oldu?

 
Zira daha önce de aynı şeyleri yapıyorlardı ama onların manipülasyonuna müdahale edilemediği için biz ayrıntılı tabloyu göremiyorduk.

 
Bu sefer İmamoğlu’nun seri insiyatif alması, olaya anından müdahale etmesi ile siyasi iktidarın manipülasyonu akamate uğradığı için detayları gördük.

 
Şöyle ki…

 
Bunlar eskiden beri her seçimde önce kendilerinin fazla oldukları sandıkların sonuçlarını yayınlatarak o, bir siyasi partinin maşası haline gelmiş AA’ya, toplumda seçimi kazanadıkları hissini oluşturuyor ve ardından sandık sonuç sayılarını yer yer oynatarak, sonucu belirliyorlardı.

 
Daha en baştan da seçimi aldık hissi vererek, Cumhuriyetçilerin moralini bozup, onları hareketsiz hale getiriyorlardı ve artık sandık takibi yapma konusundaki motivasyonu yıkıyorlardı.

 
Ki, ayrıca da CHP’nin elinde sayıların akışı bir türlü gerçekleşemediği, için, sayı kontrolü de yapılamıyordu CHP tarafından.

 
Bu sefer ama İmamoğlu sayı takibine derhal başladı sistematik olarak ve yine eskiden olduğu gibi AKP’nin oylarının önde gösterildiği ilk anlarda kameraların karşısına geçti.

 
“Bendeki ıslak imzalı sayılara göre ben öndeyim” dedi.

 
Ve, psikolojik gidişata müdahale etti.

 
Tabi aynı anda da CHP örgütünü alarmda tutuyor ve kontrolü kaybetmiyordu.

 
Saat 23.00 sıralarında Ekrem İmamoğlu’nun aldığı insiyatif sonuç verince, AA sayı akışını durdurdu.

 
Bildiğiniz, sandık sonucu sayısı vermemeye başladı.

 
Zira bu noktada amaç, yukardan gelen emir doğrultusunda CHP oylarının önde olduğunu toplumdan saklamak ve bu arada nasıl bir manevra ile seçimi kapacaklarının planlannı yapmak ve uygulamaktı. (kapmak; gökten süzülen yırtıcı kuşun bir cismi kaçırması benzeri durumları anlatan Türkçe bir kelimedir)

 
Ancak olmadı.

 
İmamoğlu kendine verilen oyları kaptırmayacağını belli etti.

 
Ayrıca, YSK’ya hitap ederek ve onları devlet kurumu görevleri konusunda uyararak etkili oldu ve emin olun, emin olun, Sadi Güven bunun üzerine 23.30 sonrası kamerların karşısına geçti ve İmamoğlu’na cevap mahiyetinde, “AA benim müşterim değil” dedi.

 
İmamoğlu’nun çabalarının en büyük başarı meyvesi buydu bence o gece.

 
Zira YSK Başkanı’nın bu tutumu siyasi iktidarın gece üzerindeki egemenliğini yıktı.

 
Ki, İmamoğlu’nun, “Siz devlet kurumusunuz, buna uymazsanız bunun hesabını verirsiniz” lafı çok etkili oldu. O geceyi saniye saniye izledim.

 
Onu diyordum…

 
Siyasi iktidar baktı ki, bu sefer oyları ham yapamayacak, geri çekildi ve yöntem olarak sonuçları belirsiz bırakmayı seçti.

 
Sonuçların belirsiz bırakıldığı bu birkaç günde de nasıl yeniden ham yapılabilir, bunu planlıyor olabilirler.

 

 
BİZE SEVİNCİMİZİ YAŞATMADILAR

 
Yok, yaşadık, yaşıyoruz.

 
Ama düşünün hakçasına o gece İstanbul’u aldığımız saat 22 veya 23 veya 00.00’a kadar belli olsaydı sevincimizi hakçasına yaşayabilseydik.

 
O gece saat 20.59’da yazımı yazarken henüz İstanbul’u aldığımızı göremiyordum bile.

 
Buna kimsenin hakkı yok.

 
Kim kazandıysa, o kazandı, bunu kimse gölgeleyemez.

 
Sonra uyuyamadık. Bize hakkımız olanı vermedikleri için gece boyu sonuç bekledik. Buna da kimsenin hakkı yok.

 
Sayıları vermek zorundasınız. Eşkiya mısınız siz?

 
SANA KIRMIZI ÇOK YAKIŞIYOR

 
Ankara’yı aldıktan sonra mansur Yavaş’ın konuşma yapacağı yeri Cumhuriyetçiler gelincik gibi yapmıştı.

 
Kırmızı.

 
Ve, gece, çok güzeldi.

 
Sana kırmızı çok yakışıyor dedim.

 
Mansur Bey, Atatürk dedi. Gelincikler yükseldi.

 
KAYAHAN ÇARPTI

 
Şu anda fonda, “Bizimkisi bir aşk hikayesi”ni dinliyorum.

 
Bir şarkı olarak, biraz Başiktaş gibi, sonra tüm kökleri İstiklal savaşında olan klüpler gibi.

 

 
İstanbul gibi. Bir şarkı gibi.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar