Bu millet hırsıza hırsız demez!..

Bu millet hırsıza hırsız demez!..
18 Nisan 2014 09:11

 Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya yazdı:

 

Demokratik hukuk devletinde yargının verdiği kararlar elbet eleştirilir, tartışılır…

Geçmişte bu konular çok tartışıldı Türkiye’de.

Daha düne dek Ergenekon, Balyoz ve öteki davaların savcısı olduğunu söyleyen Erdoğan, bugün tam tersini söylüyor:

“Haşhaşı fazla kaçırmışlar!”

Biliyorum bıktınız, bu konuları sürekli yazmaktan ben de bıktım.

Toplum gerilmiş, ama Erdoğan mutlu…

Çünkü 30 Mart yerel seçimlerini oy yitirse bile kazandı, oy oranı yüzde yüzde 40’ın altına bile inmedi.

Başbakan Çankaya’ya çıkacak ama oradan ülkeye yönetecek bir başbakan, bir eşbakan modeliyle kararları kendisi verecek, Bakanlar Kurulu’nu Köşk’te toplayacak.

Erdoğan “yeni Türkiye projesi”yle polis, yargı, MİT ve öteki kurum-kuruluşlarda yapılanmaya gidecek.

İşe şimdiden başladı…

Hedefinde cemaat var!

Vurdukça vuruyor, onların kadrolarını özellikle poliste ve yargıda temizlemeyi, ardından TSK’ye el atmayı düşünüyor.

Bakıyorum dün yargıya ve polise toz kondurmayan Erdoğan bugün açıkça onları “devlet içinde devlet” olarak görüyor.

Bu bakış doğru ama oldukça zor!

Cemaatin kadrolaşması 30 yıl önceden başladı, bugün ise doruğa ulaştı.

 

***

 

Erdoğan’ın AKP’sinin yolsuzluk, rüşvet savlarına karşın 30 Mart yerel seçimlerinden güçlü çıkmasının nedeni, çok iyi danışman kadrosunun olmasından kaynaklanıyor.

CHP ve MHP’nin seçimlerde salt “yolsuzluk-rüşvet” konularına ağırlık vermesi, cemaatten oy beklentisi geri tepti.

Elbet MHP oylarını birkaç puan yükseltti…

Ankara’da Mansur Yavaş, MHP’den oy aldı…

Peki öteki kentlerde…

Antalya, Mersin, Artvin kaybedildi…

Halkımız yolsuzlukları, rüşveti pek umursamaz…

Zindanlarda suçsuz yere yatan üniversiteli gençleri, askerleri de…

Günübirlik yaşadığı için, görmezden gelir.

Erdoğan ilk turda seçilir mi bilmem ama ikinci turda seçilir.

Abdullah Gül ne yapar?

İşte orası biraz örtülü…

Benim kanımı soracak olursanız, Gül başbakanlığı kabul eder ama eşbaşkanlığa karşı çıkar.

AKP’nin genel başkanı da olmak ister…

O zaman işler karışır ama bir yıl sonra genel seçim olduğu için milletvekilleri, il, ilçe başkanları Erdoğan’ın yanında yer alır örgütleriyle.

Herkesin gönlünde milletvekilliği yatar…

Siyaset böyle bir şeydir; dostluklar, arkadaşlıklar, vefa duygusu bir bakarsınız unutuluverir.

 

***

 

Milletvekili Engin Alan zindanda, bakan oğulları dışarıda…

Engin Alan’ı yargılayanlar nerede?

Haşhaşiler(!) darmadağın oldu, oğulcuklar, İranlı damat yüzünden…

Adalet böyle bir şey işte…

Onanmış bir Yargıtay kararı var!

Türkiye’de yolsuzluklar, rüşvet, rant, yağma, talan bugünün olayı değil, 1915 yılından beri var.

Almanya’da ve AB ülkelerinde “Müslüman Türkleri” dolandıran yeşil holdingler…

Ne kadar götürmüşlerdi “din kardeşiyiz” diyerek!

Deniz Feneri Almanya davası…

40 milyon Avro kadar canım, fazla değil.

 

***

 

Biraz da CHP’yi konuşalım, daha doğrusu CHP’lileri kızdıralım…

CHP merkez sağa kayıyor hızla…

Şu sosyal demokrasiyi içine sindirsin, yeni politikalar üretsin, gençlerin önünü açsın.

Almanya’da ve AB ülkelerinde yaşayan ve oy kullanan Türk kökenli yurttaşlar, sosyal demokratlara ve sol partilere oy verir…

30 Mart’tan ders çıkarmamış CHP…

Eş dost, oğul, arkadaş, belediye meclisi üyeliklerinde ilk sıraları kapmışlar, kimileri belediye başkan yardımcısı olmuş…

Biraz ayıp olmamış mı?

AKP’de olur da CHP’de olmaz…