Biz ona, ‘kan parası’ demiyoruz

Biz ona, ‘kan parası’ demiyoruz
23 Ekim 2014 17:30

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bu sabah, “Kan parası iyi birşeydir” dedi.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Okuyunca içim kalktı.

 

 

Faruk Çelik’in, “kan parası iyidir” sözleri Mecidiyeköy’de Hükümet’e yakın bir şirket olan Torunlar’ın inşaatında hayatını kaybeden işçi yakınlarına Torunlar tarafından verilecek olan paraya dair.

 

 

Çelik’e bu sabah gazeteciler Torunlar İnşaat yetkilileri hakkında savcı tarafından neden takipsizlik kararı verildiğini ve bunun sebebinin şirketin ölen işçilerin ailelerine kan parası vereceğine söz vermiş olması ve ailelerin davadan vazgeçmesi ile alakalı olup, olmadığını sormuşlar.

 

 

Gazeteciler, tabii, kan parası ifadesini olumsuz anlamda ve kritik ederek kullanmışlar.

 

 

Faruk Çelik de, buna karşın, kan parasının kötü birşey olmadığını, iyi birşey olduğunu söylemiş.

 

 

Medeni ve çağdaş ülkelerde ve hukukta kan parası diye bir kavram asla yoktur.

 

 

Kanın parası olmaz, kan satılmaz, kana karşı ödenecek bir para yoktur.

 

 

Suudi Arabistan’da vardır mesela kan parası.

 

 

Birisini öldüren bir şahıs öldürülen şahsın ailesine kan parası ödeyerek cezadan kurtulur.

 

 

Ama bizde, bu ülkede, Türkiye Cumhuriyeti’nde kan parası diye bir kavram yoktur, çünkü medeni, çağdaş hukuk insan kanını maddi karşılığı olan bir madde olarak görmez.

 

 

Ayrıca da…

 

 

Hukuku insanlar arasındaki pazarlığa indirmez ve bunu kabul etmez.

 

 

Çağdaş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de üzerinde durduğu hukukta sadece tazminat vardır.

 

 

Ama tazminat ihmale dayanan iş kazalarının tek boyutu değildir.

 

 

Yani, ölen işçinin alesine para ödeyerek bu iş bitmez.

 

 

Şirketler ağır ihmallerinin ve insan hayatına olan saygısızlıklarının ceza hukukunda da karşılığını görmek zorundadır.

 

 

Yoksa isteyen parayı basar ve istediği kadar işçiyi telef eder.

 

 

Hukuk devletleri ama buna hukuki sınırlar koymak zorundadır zira sadece şunu düşünmek bile yeterlidir ki…

 

 

Babasını iş kazasında yitirmiş bir çocuğun adalet duygusu ağır yara almıştır, o çocuğa sadece para vererek bu işi çözemez, onun ve ailesinin onurunu 5 kuruşa bağlayamazsınız ve kanın para ile satıldığı bir düzende toplum barışını muhazafa edemezsiniz.

 

 

Her vicdanı yaralanan çocuk potansiyel olarak toplumsal barışsızlığın temeline bir taştır.

 

 

Hukuk devletleri bu nedenle sadece tazminat ile yetinemez, insan hayatına zerre saygısı olmayan şirketler bundan dolayı ceza hukukunun da yaptırım alanındadır.

 

 

Ama tabii bu anlayışı Faruk Çelik’ten beklemek mümkün değil.

 

 

O kan parasından anlar, o hükümete rüşvet verip, İstanbul’un dar bir meydanına en ağır fiziki inşaat baskısı ile girmeyi ve hatta tüm çevre binaların temelini çatlatmayı kendine hak gören, işçileri zaten yaşam hakkı olmayan ucuz köleler olarak gören şirketlerden ve bu tür şirketlerden rant sağlayan hükümetinden anlar.

 

 

Ah, biz bu cümlelere nasıl düştük, ah, biz, “kan parası iyidir” diyen adamlara bu ülkeyi nasıl bıraktık…

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan