HDP’li Baluken: Bingöl’de öldürülenlerden biri Milli Eğitim çalışanı

HDP’li Baluken: Bingöl’de öldürülenlerden biri Milli Eğitim çalışanı
10 Ekim 2014 22:02

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker’e düzenlenen ve 2 polisin şehit olduğu saldırıyı değerlendirirken, “Bugün de yapmış olduğumuz açıklamada ne olursa olsun bu olayın bir provokasyon olduğu yönünde bir kanaate sahibiz şu anda. Yani kimden gelirse gelsin şu anda bir provokatif durumla karşı karşıyayız. Özellikle çözüm sürecinin ciddi düzeyde zorlanma yaşadığı bir süreçte bu olayın üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

 

Bingöl’de Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ile Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit olduğu İl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ve polis memuru Uğur Atlı’nın yaralandığı saldırıyı gerçekleştirdikten sonra kaçarken güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada öldürülen 4 kişinin cesetleri otopsi yapılmak üzere Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi morguna getirildi. Hastane önüne gelen HDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, bir cenazenin kimliğinin tespit edildiğini ve bu kişinin de Bingöl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde çalışan Ali Bozan olduğunu söyledi.

 

Bozan’ın hiç bir silahlı yapılanmaya ilişkisi olmadığını söyleyen Baluken, “Bunu çok net ifade edebiliriz. Buradaki bilgiler ışığında çok fazla bir şey söylemeyebiliriz, ama şimdi Bingöl’e geçtiğimizde orada daha detaylı bilgilere ulaşacağız. Size şunu ifade edebilirim; Karanlık bir olay gibi duruyor. Gerek emniyet müdürüne yapılan saldırı gerekse de içerisinde sivillerin olduğu ve şu anda teşhis edemediğimiz bilemediğimiz 3 cenazenin olduğu iki olay sanki birbirinden ayrıkmış gibi duruyor. Tabi bunun için otopsi raporları, balistik incelemeleri, MOBESE kamera görüntüleriyle bu verilerin birleştirilmesi gerekiyor. Bu saate kadar bizim İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yapmış olduğumuz temaslarda bize iki olay arasındaki bağlantıyı açıklayacak doyurucu bir bilgi sunulmadı. Bu da olayla ilgili şaibeleri arttırıyor. Şöylesi bir ihtimalden şüpheleniyoruz; Bir karanlık elin, bir karanlık odaklanmanın hem Emniyet Müdürlüğüne yönelik bir suikast yapmış olması; hem de içerisinde sivillerin bulunduğu bu insanlara karşı bir yargısız infaz yapması durumu olabilir. Tabi böyle bir durum olursa bu çok vahim bir sonuçtur. O nedenle biz derhal İçişleri Bakanı’ndan ve Başbakan’dan bu konuda bir açıklama bekliyoruz” dedi.

 

Baluken, bütün bu incelemeler bitmeden, olayla ilgili bağlantılar sağlanmadan hem İçişleri Bakanı’nın hem de Başbakan’ın ‘Teröristler 1 saat içerisinde cezalandırıldılar’ açıklamasını da çok büyük bir kaygıyla takip ettiklerini belirterek, “Eğer gerçekten detaylı bir şekilde ortaya konmuş bağlantılar varsa da bunların bizimle paylaşılması gerekiyordu. Özellikle görgü tanıklarının bazı ifadeleri var. Onları çok yakından incelemek lazım. Emniyet Müdürü’ne suikast düzenlenen araçla bu Genç yolunda içerisinde sivillerin olduğu yargısız infazın yapıldığı araç arasında hem renk olarak hem de marka olarak bir çelişkini olduğunu görgü tanıkları da bize ifade ediyorlar. Yani yerine oturtamadığımız çok fazla soru işaretleri var. Bunları öğrenmek için de hem bakanlık yetkilileriyle görüşeceğiz hem de Bingöl’de temaslarımız olacak. Bunların hepsini detaylı bir şekilde inceleyip kamuoyuna aktarmakta fayda var. Ancak bugün Bingöl yerel basınında yer alan bu infazın yapıldığı araç ile emniyet müdürüne saldırı amacıyla kullanılmış olan araç arasında çelişkinin olduğuna dair çok güçlü bilgiler var elimizde. Diğer taraftan şöyle bazı bilgi kirliliği var ortada. Yani orada olaylardan dolayı camları tahrip olmuş dükkanları esnafları ziyaret sırasında olayın olduğu söyleniyor. Ancak olayın yaşandığı yerde böylesi bir olay gelişmemişti. Esnafın zarar görme durumu yoktu. Bizim aldığımız bilgiye göre emniyet müdürü ve ekibi bir kafede çay içtikten sonra çıkıyorlar. Bu suikastle ilgili de en azından güçlü bir istihbaratın olduğunu düşünüyoruz. O saatte kafeden çıkışını bile takip edecek düzeyde bir profesyonellik var işin içerisinde. Çelişkiler çok fazla ama ben bunları şu anda sadece iddia olarak söyleyebilirim. Bunları verilerle buluşturup sizlere aktarmak daha doğru olur” açıklamasını yaptı.

 

ÖCALAN’IN MEKTUBUNU GECE YARISI KANDİL’E İLETTİK

 

KCK yönetiminden herhangi bir saldırı talimatı olmadığını söyleyen Baluken, olaylar yaşanırken Abdullah Öcalan’dan da mektup aldıklarını ve mektubu gece yarısı Kandil Dağı’na ilettiklerini söyledi. Baluken, şöyle dedi: “Dolayısıyla hemen ertesinde de KCK’den sokaktaki toplumsal olaylarla ilgili de ciddi bir hassasiyet çağrısı geldi. Şimdi mevcut durum bu iken böylesi bir saldırının yapıldığı ihtimalini en azından bize aktarıldığı şekliyle yapılma ihtimalini biz çok zayıf olarak değerlendiriyoruz. Partimiz dün de bu konuda gerekli bir takım bilgi akışına ulaşmaya çalıştı. Bugün de yapmış olduğumuz açıklamada ne olursa olsun bu olayın bir provokasyon olduğu yönünde bir kanaate sahibiz şu anda. Yani kimden gelirse gelsin şu anda bir provokatif durumla karşı karşıyayız. Özellikle çözüm sürecinin ciddi düzeyde zorlanma yaşadığı bir süreçte bu olayın üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz hem İçişleri Bakanlığı’na hem de KCK yönetimine olayın bir an önce soruşturulması ve kamuoyuna gerekli açıklamaların yapılması gerektiği bilgisini aktardık. Umarım ki iki tarafta bir an önce bu soruşturmalarını bitirirler ve hepimize doyurucu bir açıklama yaparlar. Ben olayda yaşamını yitiren hem emniyet mensuplarına he de bu olayda yaşamını yitiren bir kimliği belli olan 3’te kimliği henüz belli olmayan insanlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün halkımıza da başsağlığı diliyorum.”

 

Gösterilerin amacının Kobani’deki katliamın önüne geçmek için bir demokratik tepkiyi ortaya koymak olduğunu söyleyen Baluken, “Ancak gerek devlet güçlerinin bahsettiğim orantısız şiddeti gerekse de kontrolden çıkan şiddet içeren tepkiler maalesef Kobani’deki katliam tepkisini de neredeyse ikinci plana düşürdü, gündemden düşürdü. Asıl gündeme bir an önce odaklanmamız gerekiyor. Gündem için bütün Türkiye’nin ve Türkiye hükümetinin kendi üzerine düşen sorumlulukları bir an önce yerine getirmesi gerekiyor. Şu anda Kobani’de günlerin saatlerin önemli olduğu anları yaşıyoruz. Türkiye’den beklenti özellikle insani yardımların dışında oradaki katliamın önüne geçebilecek yaşam koridorların oluşturulmasıdır. Hükümet bence sokaktan gelen sesi anladığını ifade etmeli ve bu konuda Kobani’ye yaşam verecek koridorlar konusunda da bir an önce harekete geçeceğini deklare etmelidir” diye konuştu.

 

Yapılan otopsinin ardından Ali Bozan’ın cenazesi yakınları tarafından alınırken, kimlikleri tespit edilemeyen 3 kişinin cenazeleri ile hastane morgunda bekletiliyor.