Binali Yıldırım’ın ekonomi paketi

Binali Yıldırım’ın ekonomi paketi
5 Ekim 2016 17:30

Gerçi, Binali Yıldırım’ın, “bilgi toplumu için şart” dediği geniş bantlı interneti büyütme açıklamasını yaptığı saatlerde 4 gündür süren bir internet kesintisi muzdaribi idim ve Yıldırım’ın açıkladığı orta vadeli ekonomik program için söylediği şeylerin çoğu gerçekleşmez.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Ancak bir iki husus var ki, bunlar AKP’yi seçmen açısından iyi bir konuma soktu bile.

 

Binali Yıldırım ekonomi programını açıklarken dün zaten geniş halk kitlelerinin kulağını doğrudan hedefliyordu ve dükkan kurma aşamasındaki bürokrasiyi azaltacaklarını anlatırken esnafa veya internet talebinin artık çok yüksek olduğu kırsal kesime hitap ederken oldukça yalın ve anlaşılır bir dil kullandı.

 

Türkiye’de seçmen çok talepkar değil, yani mesela esnafa bürokrasinin azaltılması oldukça yeterli bir sunum olarak geliyor ve iktidara oy vermesini sağlıyor.

 

Esasen de, toplumda seçmen talepkarlığı statik değil ve bazen talepkarlık oldukça düşük olabiliyor ve seçmen talepkarlığı tedrici olarak gelişen birşey.

 

Binali Yıldırım dün sunduğu orta vadeli ekonomik pakedi seçmen talepkarlığı ölçüsüne uydurmuş ve çok belli ki bunun için tabandan gelen taleplere dair bir ön çalışma yapmıştı.

 

Yıldırım’ın açıkladığı ekonomik program içersinde en sarıcı ve halkı etkileyici olan tam gün okul hususu idi.

 

Hangi sosyal kesimden olursa olsun anne-babalar, sadece bizde değil, tüm ülkelerde tam gün okul isterler.

 

Bunun çok basit bir sebebi vardır.

 

Bebekler ilk doğduğunda pek sevimlidir, adeta bir oyuncak gibi onlarla oynanır, sevilir, koklanır, varlığı coşku ile karşılanır.

 

Bebek ama biraz büyüdükten, ayaklandıktan ve sağı solu karıştırmaya başladıktan, hele de çok hareketli çağları olan ilkokul ve öncesi yaşlara geldiklerinde anne çocuk için, “Sabah gitse de akşam gelse” diye düşünmeye başlar.

 

Yani, çocuk tam gün okulda olunca ya kafasını dinler veya çalışıyordur ve çocuğu alma, oraya bırakma, şuraya bırakma dertlerinden kurtulur.

 

Tabii, esasen şöyledir ki, anne-babanın ne istediğinden bağımsız olarak, tam gün okul çocuklar için tercih edilesi birşeydir.

 

Ben İstanbul’da tam gün ilkokulda okudum, devlet okuluydu, o zamanın şanslı çocuklarındandım zira Türkiye’de tam gün devlet okulu çok çok azdı. Hala da yok denecek kadar az.

 

O zamanın Cumhuriyetçi ve bilinci yüksek, kaliteli eğitimcilerinin yarattığı bir tam gün okulun tüm zevk ve kalitelerini yaşadım.

 

Ve, şurası muhakkak ki, tam gün okul sosyal demokratların da ajandasında olması gerek olan birşey.

 

İşte, Binali Yıldırım ve hükümeti halkın tam gün okuldan dolayı çok mutlu olacağını muhtemelen tabandaki milletvekilleri veya örgütleri aracılığı ile iyi izledi.

Ve, Yıldırım’ın dünkü basın toplantısında açıkladığı noktalar arasında en etkileyici ve toplumu sarıcı olanı bu tam gün okul konusuydu.

 

Bu açıklama bir de AKP’yi şu anda mevcut seçmeninde konsolide edecek kadar etkili oldu.

 

Tabii bundan dolayı AKP Cumhuriyetçi oyları alamaz ama zaten AKP mevcut seçmenini kendine bağlı tutabildiğinde ve biraz da hile hurda ile bu seçim sisteminde seçimleri alıyor.

 

Yıldırım dünkü basın toplantısında mahkemelerle ilgili de vatandaşın hoşuna gidecek şeyler söyledi.

 

“Mahkeme bilir kişi tayin ediyor, gelen raporu vatandaş beğenmiyor, mahkeme bir bilirkişi daha tayin ediyor, vatandaş onu da kabul etmiyor, bir bilirkişi daha, bu sefer gelen sonucu mahkeme beğenmiyor, davalar uzuyor da uzuyor”

 

Binali Yıldırım’ın bu söylediği tam bir hikaye…

 

Zira bilirkişiliği kaldırsanız bile ortamdaki ihtilafın dinamiği yok olmaz, sadece başka uzatıcı şekillere bürünür.

 

Türkiye’de mesela şu ki, mahkeme yüküne sebep olan sosyal bir olgu var ve o olguyla meşgul olmadan mahkeme yükünü kimse azaltamaz.

 

Fakat Binali Yıldırım bunu öyle bir anlatıyor ki, vatandaşa şu mesaj ulaşıyor, “Hükümet beni hakimin elinden kurtaracak.”

 

Şunu da yeri gelmişken önemle belirteyim…

 

Halklar, gerek Türk halkı gerek başka halklar mahkeme, savcı, hakim sevmez.

 

Ve, siyatsetçilerin devamlı hukuktan, mahkemeden, yargı sisteminin güçlenmesinden söz etmesi halklarda ters etki yaratır.

 

Siyaset olayları siyaseten anlatmayı başaramadığı zaman halka ulaşamaz.

 

Bizdeki durum da bu.

 

Örneğin, “Yargı güçlenmeli” diyen bir sosyal demokrat oy alamaz.

 

Ama mesela, “Erdoğan çoluğu çocuğu hapse tıkıyor” dendiğinde olay farklılaşır ve halkta karşılık bulur.

 

Onu diyordum…

 

Binali Yıldırım mahkemeler konusunda söyledikleri ile de puan topladı seçmeninde.

 

Binali Yıldırım basın toplantısını halkla iletişim şeklinde düzenlemişti ve çok basit bir anlatım kullandı.

 

Hatta bir gazetecinin bir sorusuna, “Ben çok bilmiş ekonomistler için yapmadım basın toplantısını, çok bilenlere detayları bakanlar verecek” dedi.

 

Tabii, Moddy’s’den intikamını almış olamadı bununla ama içerde oy meselesi açısından fena değildi basın toplantısı.

 

Binali Yıldırım esprili olamaya çok özen gösteriyor, yumuşak, toplumun her kesimiyle barışık, babacan Başbakan profili için gayret ediyor.

 

Bunu Erdoğan da teşvik ediyor ama tabii çok ileri çıkmasına izin vermez.

 

Yani, olay, “Binali Yıldırım’ın fendi Erdoğan’ı yendi” ye asla dönüşmez, dönüştürülmez.

 

Ve, hülasası da, seçimle iktidar değişebilecek olsaydı bile Türkiye’de, nitelikli ve incelikli muhalif siyaset üretilmediği için, zaten de mesela CHP

 

Türkiye sathında örgütlü olmadığı için AKP çalıp, AKP oynamaya halen devam ediyor.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan