Bencillik ve ruh

Bencillik ve ruh
17 Eylül 2013 12:31

Ey Yüce Türk İslam alemi! Yazımızın konusu, bencillik ve ruh hakkında olacaktır:

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Sökülüp atılamayan iki şey vardır: İnançsızlık ve bencilliktir.

 

Hindistan’nın Feridabad şehrinde ikamet eden Asadullah Safrani’nin,  baba tarafı Hindistan Müslümanlarındandır, annesi de Afganistan Türklerindendir. Asadullah’ın mesleği öğretmenlik. Bencillik ve ruh hakkındaki yazı Asadullah Hoca’nın hatırasıdır.

 

Başarının bir seyahat olduğunu, hedef değil; Mutluluk gidilen yolun üzerindedir yolun sonunda değil. Eğer yolun sonunda olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve zaman da geçmiş olurdu. Mutlu olabilmenin zamanı ise, bugündür yarın değil. Akıllı insan odur ki, sahip olmadığı şeyler için üzülmez. İşin en önemli tarafı, sahip olduğumuz milli ve manevi değerlerin kıymetini bilip, daima irademizi kuvvetli tutmalıyız.

 

Büyük Türk Milleti olarak! Unutmamalıyız ki, mübarek bal arısının ağzında bal vardır, kuyruğunda ise iğnesi vardır. Isırdığı zaman balon gibi şişirdiğini hepimiz biliyoruz. Eğer idari ve tıbbi konularda ki önderlerimizin, vicdan muhasebesi yapanlarını seçemezsek, arının iğnesi gibi bizi şişirip, Allah korusun felakete sürüklerler.

 

Ruhun yüksekliği; Ne zeka, ne zafer, ne de aşk ile ölçülemez. O ancak vicdan muhasebesini yaparak ve iyilikle mukayese edilebilir. Bedenimizi hasta eden, ruhumuzun baskıları olduğunun bilincindemiyiz? Dünyada ki  hekimlerin (Doktorların) yapamadığı bir şey var; O da insanların tabiatını teşhis etmeden, aynı hastalığı olan her hastaya aynı ilacı yazıp ve düşünmeden yalnız bedeni tedaviye teşebbüs etmeleridir. Ruhunda sevgi olan bir insan, hayırlı işlerle sevinç içinde yaşar, kötülük düşünen bir ruh da, bencillik olduğunu unutmamalıyız. Bencillik zihniyetine haiz bir insan, meyvesiz ve sulanmamış kurumuş bir ağaca benzer. Bir insanda, sevgi varsa birlik ve beraberliğe, bencillik varsa yalnızlığa sürüklenmiş demektir. Bencil düşünen insanlar toplumu biribirinden ayırıp, beraberliği güçleştirir. Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen insan ırkının en büyük lanetidir.

 

Yaşam sürecinde fiziksel beden çocukluk, gençlik, erişkinlik, yaşlılık gibi aşamalardan geçer. Benzer şekilde, ruh da özgün gelişimsel evrelerden (Değişikliklerden) geçer. Arapça’da bu ruhsal gelişim evrelerine (Değişikliklerine) makam denir. Ruhun makamlarına doğum anında girilir ve tüm yaşam periodu birinden diğerine geçmek ihtimal dahilinde olmak üzere bu makamlardan birinde geçer.

 

Bu makamlar aşağıdan yukarıya şöyle sıralanır:

 

1- Bencillik ve anlık düşünce makamı

2- Kalp makamı

3- Saf ruh makamı

4- İlahi Sırlar makamı

5- Allah’a Yakınlık makamı

6- Birlik- Beraberlik makamı (Sevgi ile ilahi birlik makamı)

 

Doğum anından itibaren, ruhumuzu geliştirmek için devamlı olarak gayret ederiz. Bu çabadaki gelişme, sözü edilen makamlar bazında tanımlanır ve ölçülebilir. Şüphesiz tüm makamlara herkes geçemez. Bu yolculuğu bedenin değil, ruhun yaptığını vurgulamak önemlidir.

 

Ruh kelimesi aynı zamanda tanrının nefesi, Cebrail, Kur’an, vahiy (Dini inanışlar) veya Peygamberlik anlamına da gelir. Din adamlarımız için ruh, hayatın özüdür O, fiziksel beden veya beyin, düşünceler, hatıralar olmadığı gibi yaşam sürecinin kendisi de değildir. Ruhun Allah’tan gelen ve tamamen o’na ait olan farklı bir varlığı vardır.

 

Avokado tadı nasıl diye sorulduğunda ”Kendi tadı gibi” deriz. Doyurucu bir cevap gibi görünmese de; Avokadonun kendisi benzersiz olduğundan tadı da başka şeye benzemez. Ruh da böyledir. Zihnimizde dansı tasavvur edebiliriz; Ancak dans edenlerin ritim ve hareketleri onu ortaya koymadıkça dans gerçek olmaz. Fakat dans, öz’dür. Öz’den kastedilen şey budur ve ruh da bunun en mükemmel örneğidir.

 

Herkesin bir ruhu olmakla birlikte, bir kimsenin ruhu bir diğeri ile aynı değildir. Bir günahkarın ruhu, bir velininki ile aynı değildir. Bazı ruhlar diğerlerine göre daha olgunlaşmıştır. Herkes, bencillik makamında doğar. Bu, kaçınılmaz ilk basamaktır. Yeni doğmuş bir bebek tamamen fiziksel tatmine yönelik ihtiyaçlarla doludur. Yiyecek ve kucaklanmak ister. İhtiyaçlarını bildirmek için ağlar, bağırır. Kendi eylemlerinin etkilerinden endişe duymaz. Bir erişkin için değerli bir hazine olarak kabul edilen bir nesneyi kırıp buna da gülebilir.

 

Koku ile tedavi ilmi, koku duyusunun üstünlüğü temeline dayanır. Her meyve ağacının ve bitkisel çiçeklerin kendi doğal ruh veya aroması vardır. Her bitkinin birleşimindeki aromanın tedavi ettiği hastalıklar vardır.

 

Hindistan’da, bazı psikologlar, hastalarını tedavi etmek için yegane ve en üstün amacı, Allah’a doğru olan yolculuğa katılmaktır. Sırat-ı Müstakim’e uygun faaliyet göstermek, bu amaca ulaştıran ve hafızalardan silinmeyecek en doğru bir yoldur.

 

Kalp makamında bulunanlar, Allah’tan korkup daima vicdan muhasebesi düşüncesiyle iyilik halindedirler. Bencillik makamı zihniyetine haiz hastalıkları ciddi ve sıklıkla tedavi edilemeyen türde iken, kalp makamındakiler beden tarafından kendi-kendine tedavi edilebilenlerdendir.

 

Vatan Şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Rahmetle, Gazileri minnetle anar, hastalara acil şifalar dileriz.

 

ÖZDEYİŞLER:

 

Bencillik kişisel olsun ulusal olsun daima kötü sayılmalıdır. (Mustafa Kemal ATATÜRK)

Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü;

Düşünceleriniz sözleriniz olur.

Sözleriniz pozitif olsun, çünkü;

Sözleriniz davranışlarınız olur.

Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü;

Davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.

Alışkanlıklarınız pozitif olsun, çünkü;

Alışkanlıklarınız değerleriniz olur. (Mahatma GANDHİ)

 

Bir insanı, oturduğu evi ve sorumluluğuna verilen makamı tanımadan, o insana güvenemezsin. (Numan ALADAĞ)

 

İnek hiç süt vermez. İnek sahibinin ondan sütü alması gerekir. (Numan ALADAĞ)

 

Kaynak: Numan Aladağ’ın, Hindistan-Feridabat notları.

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun