Bekledim, Yazmak İstedim…

Bekledim, Yazmak İstedim…
21 Ekim 2011 12:04

Bekledim !

  Hemen yazamadı elim .Acımız taze ve büyüktü !

  Acı haberin ardından Ankara'da psikolojik bakımdan adeta kan gövdeyi götürmüş durumdaydı.

Acı haberin ardından Ankara'da psikolojik bakımdan adeta kan gövdeyi götürmüş durumdaydı.Halkımız üzgün,ayaklanmaya hazır ve kavga halindeydi.Yürüyüşler,konvoylar,protestolar ;başka bir şey  gelmiyordu elden halkımız adına.Bende belki kalemimle bir nebze su serpebilirdim ateşe ve takati kalmamış yüreklere lakin taze acımla, öfke ve kutuplaşma kokan bir yazı yazabileceğim için korktum, daha sağlıklı düşünüp kalemime daha geç davrandım ve Başbakanın:''Suçlamak,hamaset,istismar ve tahrik tohumları ekmek yerine,dayanışma içinde olmak zorundayız''açıklamasını yeniden okuyup,özümsedim.Çünkü  yazarlık yaptığım günden beri barışa ve demokrasiye yatırım yapmıştım elimden geldiğince.Dolayısıyla öfkesi kontrolden çıkmış bir yazı yazıp bugüne kadar içini doldurduğum barış ve demokrasi söylemlerini tek satırla silmek istemedim.

  Hatırlarsanız acı olay yaşanmadan kısa bir süre önce Yeni Anayasa için müzakerelerin alt yapısı hazırlanmıştı .Parlamentodaki partilerin bazı  temsilcileri demokrasi ve özgürlükler adına bir araya gelecek,sorunlarımıza çözüm bulmak için çaba harcayacaklardı.Fakat katil örgüt taşeronluğunu bir kez daha gösterdi ve ''birilerinin!'' düğmeye basmasıyla sivilleşme sürecini yeniden baltaladı ve barışı öldürüldü ! Başbakanın bütünlükçü açıklamalarının hemen ardından ana muhalefet partisi tuzağa düştü ve ''Sorumlu iktidardır.'' dedi…

 

Böylece ne yazık ki göremedik birlik ve bütünlük siyasi partilerde,üstelik de böyle bir günde! Ve şunu da belirtmek isterim ki  siyasetçilerden göremediğim birlik bütünlük demeçlerini, takip ettiğim bazı yazarlardan görünce biraz rahatlamış oldum.Özellikle Radikal yazarı Özgür Mumcu'nun köşe yazısındaki akl-ı selim şu cümlesi beni gelecek adına umutlandırdı: ''İnsanlar öldürülürken hisleri dizginlemek çok zor.Ana amaç silahların susması ve Kürt meselesinin bir çözüme ulaşması olmalı'' diyordu Mumcu. Bu şu anlama geliyordu bana göre:

  İnadına barış,

  İnadına Sivil Anayasa

  İnadına yönetim zafiyetlerimize çözüm !

  Çünkü artık hepimiz biliyoruz ki Kandil yerle bir edilse de terörü bitirmek mümkün değil.Daha önceki köşe yazılarımda da belirttiğim gibi Kürt sorunuyla terör sorunu birbirine kaynadığı için ayrıştırmak nereyse imkansız.Mücadelemiz bu süreci mantıklı,etnisiteye prim vermeden,kutuplaşmadan yönetebilecek  siyasetçilerle olmalıdır bundan sonra.550 Parlamenterin her birinden de duyarlı ,sorumluluk sahibi olmalarını istiyorum.Unutmayın bunu istemek en büyük hakkımız çünkü onlar bizim vekillerimiz.Tabi eğer ''ileri demokrasi'' ülkesiysek !


Yazarın Son Yazıları:
Koalisyon öcü müdür yoksa uygarlık mıdır?
Çok seçenekli seçim
Ankara Sohbetleri 2- “Başka Kent Ankara” (Feridun Büyükyıldız)