‘Beka sorunu varsa TBMM’de tartışılır’

‘Beka sorunu varsa TBMM’de tartışılır’
21 Mart 2019 09:32

Uzmanlar, yerel seçimlere giderken iktidar kanadının muhalefeti savunma yapmak zorunda bırakmak için yapay gündemler oluşturduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değerlendiren Prof. Kalaycıoğlu, “Az gelişmiş bir siyasal sistem” derken, siyaset bilimci Dr. Peköz, seçim söylemleri için “Vahim bir yola girmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

 

 

Ece Piroğlu/ Cumhuriyet

 

 

Türkiye 31 Mart’ta daha öncekilerden çok farklı bir atmosferde yerel seçimlere gidiyor. İlk kez ittifakların yarıştığı yerel seçimlerde projeler yerine “beka” tartışması üzerinden hedef alınan muhalefet partisi ve adayları konuşuluyor. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, yerel seçimleri değerlendirirken “Adeta 2017 Referandumu’nu yaşıyoruz. Bekanın tartışılacağı yer TBMM. Bu söylemler yapay bir gündem oluşturmak için ifade ediliyor ve merkezileşmenin yaratmış olduğu çarpık bir siyasal ilişki ağının ortaya çıkarmış olduğu tuhaf bir sonuç karşımızda” ifadelerini kullandı. Siyaset bilimci yazar Dr. Mustafa Peköz de “İktidar bloğu, elindeki medya olanaklarını kullanarak toplumun dikkatini yapay sorunlara yönlendirmeyi hedefliyor. Bunun için muhalefete yönelik söylemlerinin sınırlarını en uç noktaya çıkartarak muhalefeti savunmaya zorluyor. Toplumun dikkati ekonomik, toplumsal kriz, işsizlik gibi faktörlerden muhalefet-iktidar arasındaki çatışmaya yönlendirmektir” dedi.

 

 

Prof. Dr. Kalaycıoğlu, 2017’deki anayasa değişikliğinin ardından Türkiye’nin yürütme içinde bir tek Cumhurbaşkanlığı’nda en fazla karar alma etkinliğini toplayan bir yeni bir siyasal uygulama içerisine girdiğini söyledi. Kalaycıoğlu “Gelişmiş bir siyasal sistem yapısına doğru yol almak yerine, bunu terk ederek az gelişmiş bir sistem yapısına doğru yol almaya başladık. Merkezde yürütmenin, yürütmenin içerisinde de Cumhurbaşkanlığı’nın bulunduğu bir yapı nedeniyle, maalesef yerinden yönetim ve mahalli yönetimlere fazla bir manevra alanı kalmıyor. Seçim kampanyası sırasında gördüğümüz gibi, büyük ölçüde yerel yönetimlerde görev almaya talip olan adaylar ve onların gündemi değil, merkezi hükümetin, aşırı merkeziyetçi yapının öncelikleri gündeme ağırlığını koydu, onlar tartışılmaya başlandı. Bir tür, yeniden 2017 Referandumu’nu yaşarmışız gibi havaya bürünüldü. Bekanın tartışılacağı yer öncelikle TBMM” dedi.

 

 

‘Vahim bir yola girdik’

 
Seçim meydanlarında kullanılan sert söylemlerin Türkiye’yi tehlikeli bir noktaya götürdüğüne dikkat çeken Kalaycıoğlu, özetle şunları kaydetti: “Kullanılan söylem ve yapılan isnatları, söyleyenlerin ispat etme hakkı veya sorumluluğu yok. Onun için bu dayandıkları isnatlar gerçek mi, değil mi hiçbir şekilde anlaşılamıyor. Burada inanan inanacak, inanmayan inanmayacak. Gerçekle bağlantısını bu kadar koparmış bir siyasetçi ve seçmen diyaloğu varsa ülkede, bunu istediğiniz yere çekip götürebilirsiniz. Vahim bir yola girmiş vaziyetteyiz.”

 

 

Dr. Mustafa Peköz de “İktidar bloğu” olarak nitelendirdiği Cumhur İttifakı’nın seçimlerde istediği sonuçları alamayacağı endişesiyle muhalefete yönelik psikolojik savaş başlattığını kaydetti. Peköz, şöyle konuştu: “Burada izlediği iki yöntem var. Birincisi, elinde bulundurduğu medyatik aygıtlarla, psikolojik savaşı üst boyuta çıkartarak etki alanını genişletmek. Bir bakıma tek yönde bir medya ordusuyla muhalefetin artma eğiliminde olan potansiyelini etkisizleştirmektir. Elindeki medya olanaklarını kullanarak toplumun dikkatini yapay sorunlara yönlendirmeyi hedefliyorlar. Bunun için muhalefete yönelik söylemlerinin sınırlarını en uç noktaya çıkartarak, muhalefeti savunmaya zorlayarak tek yönlü çatışmalı rekabeti istediği gibi yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Böylelikle seçimlere iki haftadan az bir zaman kalmışken, toplumun dikkatini ekonomik, toplumsal kriz, işsizlik, gibi faktörlerden muhalefet-iktidar arasındaki çatışmaya yönlendirmektir. ”

 

 

Sosyolojik-politik değerlerle ekonomik sorunlar arasında sıkışmış bir seçmen kitlesi bulunduğuna dikkat çeken Peköz, “Seçmen kitlesinin yüzde 15’ini halen ‘gri alan’ olarak tanımlanan ‘kararsızlar’ grubu oluşturuyor. Önümüzdeki on gün içerisinde eğer ‘Cumhur İttifakı’ bu kesimi yeniden ikna ederse bugünkü statüsünü veya gücünü korur. Tersine muhalefet, ortaya koyacağı ikna edici ve gerçekçi projelerle toplumun alt katmanlarını etkileyecek güvenilir politikalar oluşturursa ‘gri alanı’ oluşturan kitleyi etkileyebilir. Muhalefet bunu başarırsa 1 Nisan 2019 sabahı Türkiye’nin sistem içi politik denkleminin yeniden dizayn edilmesinin önü açılmış olur” diye konuştu.