BDP'li Ayna adeta meydan okudu: çocuklarımızı türkçe eğitim veren okullara göndermeyeceğiz

BDP'li Ayna adeta meydan okudu: çocuklarımızı türkçe eğitim veren okullara göndermeyeceğiz
5 Ağustos 2013 12:17

Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, okullarda ana dilde eğitimin anayasal güvence altına alınmaması halinde, Türkçe eğitim veren okullara çocuklarını göndermeyeceklerini söyledi.

Ayna, “Başbakan şu adımı
atmalıdır, silahları kullanan gerillayı geri göndermek değil,
onların gelip demokratik siyaset yapmanın önünü açmalıdır”

dedi.

Elazığ’ın Karakoçan İlçesi’nde partisinin iftar
programına katılan BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna,
devletin istinasız kötü olduğunu, bu durumun sadece Türkiye
ile sınırlı olmadığını söyledi. Devletin, sömürü ile
eşdeğer olduğunu savunan Ayna, şöyle dedi:

“Devlet;
istisnasız kötüdür, istisnasız. Bu Türkiye ile alakalı bir
durum değildir. Her yerde böyledir. Devlet demek; sömürü,
ihtilal, birinden var olana el koymak, hırs, hırsızlık
demektir. Bunun alternatifi yoktur. Bunun anlamı budur. Devlet ‘Güç’
demektir, kime karşı? Sözde devleti olduğu halkına karşı.
Çünkü gücünü, iktidarını ordan alır. O halka hükmederek,
sömürerek, ezerek iktidar olur, başka çaresi yoktur. Bu nedenle
‘Devlet bize şunu yapsın,
bunu yapsın’
gibi sözlere ihtiyacımız yoktur. Bir doğru
vardır. O da: devlet yanlıştır, haksızdır ve devlet kötüdür.
Bir tek doğru budur.”

“7 AYLIK SÜREÇTE
KARŞILIKLI YAŞADIĞIMIZ TEK ŞEY ATEŞKES OLDU”

Suriyeli
Kürtler’e yönelik saldırı ve katliamlar olduğunu anlatan Ayna,
orada yaşayan Kürtler’in iftar açacak su ve yiyecek bulamadığını
söyledi. KCK yöneticilerinin, “1 Eylül bizim için
belirleyici bir tarihtir” sözüne atıfta bulunan BDP’li Ayna,
şöyle devam etti:

“1 Eylül’e bir şey kalmadı. Bu
sürecin bizler tarafından algılandığı tarih 3 Ocak. Bugün
‘Barış sürecinin’ üzerinden
tam 7 ay geçti. Bu süreçte bir tek şeyi karşılıklı yaşadık
o da Ateşkes. En belirgin, bu güne kadar olan tek şey ateşkes.
Sonra Kürtler niye dağa çıktı? Hakları için. Peki şimdi hangi
hakları var? Yasal güvenceye alınmış hiçbir hakları yok. Evet
sokakta şarkı, türkü söyleyebiliyoruz, o da sadece Kürdistan’da.
Ama Ege’de İzmir’de sırf Kürtçe şarkılar dinledi diye, az
inşaat işçisi arkadaşımız linç edilmedi, katledilmedi. O
mahkemelerin başkanları şunu söylediler:
‘Efendim
milli duyguları kabarmış.’
Onları linç eden,
katledenler, bir tek gün bile ceza almadı. Bunlar bize, bu duruma,
diyorlar ki,
‘İşte tamam’,
‘Neyi tamam? Kimliğim nerde?’
Ben size sorayım; adınız Ahmet, Ayşe, bir nüfus
cüzdanınız var, sizi kanıtlayan. Ben nüfus cüzdanımda Türk’üm.
Hani Anayasa’da? Kürt değilim, belgesi yok? Ben Amedli
(Diyarbakırlı), Piranlı’yım (Dicle İlçesi), babam Aaza,
anam Kurmanc. Ama benim kimliğimin belgesi yok. Benim nüfus
cüzdanımın uyruğu bölümünde Türk yazılması değil, mesele
benim Kürt olduğum, kimliğimin Anayasa’da yer almasıdır. Çünkü
Kürt halkının tanındığını ispatlayan belge anayasadır. Hala
Anayasa’da buna ilişkin bir değişiklik yok.” 

“BAŞBAKAN,
BİZE BÖYLE BİR NİYETİ OLDUĞUNU BEYAN ETMELİ”

Bir
dilin, serbest ve özgür olmasının o dilin eğitim dili
olması ile ölçüldüğünü ifade eden Ayna, şunları
söyledi:

“Hani nerde Kürtçe eğitim? Ben burada
bütün Kürdistanlılar’a çağrı yapıyorum. Diyorum ki; Başbakan
Erdoğan çıkıp bize söyler, bir tek sözde bulunsun. Örneğin
çıkıp,
‘Evet, Kürtler’in
anadilde eğitim hakkıdır. Biz de bu konuda bir düzenleme
yapacağız’
desin. Böyle bir taahhütte bulunmazsa Ekim
ayına kadar bekleyelim, Bulunmazsa çocuklarımızı asimile
kurumlarına göndermeyelim. Ana dilde eğitim özgürleşinceye
kadar çocuklarımızı asimile ettikleri Türkçe eğitim veren
okullara göndermeyelim. Devlete, AKP’ye şu çağrıyı yapalım.
Diyelim ki; Bu eğer demokratikleşme, barış süreciyse,
bizim beklentimiz anadilde eğitimdir. Biz sizleri Ekim ayına
kadar bekleyeceğiz.
‘İlla
Ekim ayında hemen bu yasayı geçirin’
demiyorum.
Başbakan’dan bir söz bekliyorum, bir laf, 1 yıl mı sürer, 5 yıl
mı sürer? O başka bir şeydir. Ama Başbakan bize böyle bir
niyeti olduğunu beyan etmeli. Beyan etmezse biz de Ekim ayında
okullar açıldığında çocuklarımızı Türkçe eğitim veren
okullara göndermeyeceğiz. Kürt olan eğitimci arkadaşlarım da
oturup, kurumlarında tartışsınlar. Ben kimya, matematik öğretmeni
miyim derslerini
‘Kürtçe
anlatacağım’
desinler. Devlet ancak değişmesini
istediğimiz mekanizmanın tıkanmasıyla çözüme zorlayabiliriz.
Yoksa devlet bizim durup, onun keyfini beklememize razıdır.
Beklemeyeceğiz zorlayacağız.”

BDP Milletvekili
Emine Ayna, Abdullah Öcalan’ın 21 Mart’taki
Nevruz’da “Silahlar susun, demokratik siyaset konuşsun”
diye açıklama yaptığını ifade ederken, “O zaman
Başbakan şu adımı atmalıdır, silahları kullanan gerillayı
geri göndermek değil, onların gelip demokratik siyaset yapmasının
önünü açmalıdır. Mesele gerillanın sınır dışına çıkma
meselesi değildir. Silah kullananlar gelip siyaset yapabilmelidir.
Öcalan gelip siyasetteki yerini almalıdır”
dedi.