Bayramda kurban edilenler

Bayramda kurban edilenler
15 Ekim 2013 10:35

 

Bugün Kurban Bayramı’nın birinci günü, herkese kutlu olsun.

Hilmi SARAL H&H YORUM

Bu nedenle bu haftaki yazımızın konusu kurban edilenler üzerine olacak. Bayramın mantığı gereği inananlar tarafından gücü oranında kesilen davardan, sığırdan, deveden söz edecek değilim. O, işin dinî gerekliliğindendir; kurban kesecekleri ilgilendirir. Bu konuda benim söyleyebileceğim, bayramı hayvanlar ve çocuklar için işkenceye dönüştürmeden geçirebilmeyi başarmalıyız, dileğinde bulunmaktan ibarettir.

 

Her bayramda olduğu gibi artan trafik yoğunluğu nedeniyle kazalar da artmakta, trafiğe yüzlerle sayılan insan kurban verilmekte, yaralılar ise binlerle sayılmaktadır. Yapılan uyarılar sanki araç kullanan sürücülere değil de araçlara yapılıyormuş gibi sürücüler hiçbir uyarıya kulak asmamakta, her bayramda aynı sonucun ortaya çıkmasına onlar da herkesle beraber şaşırmaktadırlar.

 

Bayramla sınırlı kalmayıp yılın hemen her zamanında kurban edilen kadınlar ayrı bir konu. Kimi çok sevildiği için, kimi kıskanıldığı için, kimi babasının ya da ağabeyinin sattığı adama varmadığı için kurban edilirler. Bunlar gazetelerin üçüncü sayfa haberi olmaktan öte bir değer taşımazlar. Ülkemizde evlenen kızların %40’ı 16 yaşın altındadır, yani çocuktur. Bu çocukların %82’i okuryazar değildir. Bunlar toplumsal kurbanlardır. Gelenek ve göreneğe feda edilirler.

 

Teröre kurban edilen sivil, polis ve askerler de bayrama bağlı değiller. Ne zaman nerede kimin kurban edileceği bilinmez. Terörün ilahları ne zaman kan, ne zaman can ister onu biz kestiremeyiz.

 

 

Geçen hafta “Dünya Kız Çocukları Günü” diye bir hafta icat etti ilgili bakanlık. Başbakan Erdoğan orada bir nutuk irat eyledi. Hz. Muhammet’in kız çocuklarını ne kadar önemsediğini anlatan şeyler söyledi ve sonra asıl amacını vurgulamak için, herkesin kendisine itaat etmesini dinî gereklere bağlamak için bir hadisten söz etti. Dedi ki, “Sevgililer sevgilisi, ‘Başınızda bir zenci ve başı kuru üzüm tanesi gibi incik boncuk olan bir zenci dâhi olsa ona itaat edin.’ diyor.” Bu anlamda bir hadis var mı bilmem ama “bir zenci dâhi olsa” ifadesindeki aşağılama ve ırkçılık açık seçiktir. Bütün insanlığa hitap eden bir peygamberin kullanacağı bir ifade değildir. Başbakan’ın her hâl ve şartta kendisine itaat edilmesini vurgulamak için peygamberi kullanması gerekmiyordu. O peygamber ki başındakilere isyan ederek peygamberliğini kabul ettirmişti. Başındakilere itaat etseydi peygamber olabilir miydi? Böylece Hz. Muhammet de kurban edilmiş oluyor.

Burada yaptığı konuşmada başbakan Kanuni Sultan Süleyman’dan da bir alıntı yapıp devletin insan hak ve özgürlükleri karşısında bir hiç olduğunu vurgulamaya çalıştı. Tabi, burada andımızı kaldırıp cumhuriyetimizi yıktığı eleştirilerine gizli bir cevap var.

Başbakan ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ Ne demek bu? Bizde devlet anlayışı, bir sağlıklı nefese devleti feda eder.” diyor. Böyle diyor da böyle mi acaba? Önce bu beyiti söyleyen Kanuni “devletin bekası için” kendi oğlunu ve torunlarını öldürtmüştür, bu gerçeği görelim. Demek ki devletin feda edileceği “nefes” vatandaşın nefesi değil “hükümdarın” nefesidir. Yoksa insan devlet için kendi canından bir parça olan oğlunu ve torunlarını öldürtür mü? Kendi canından ve kanından olanları öldürten, vatandaşı hesaba katar mı? Onun için “Gezi Parkı” eylemleri nedeniyle polisin müdahaleleri sonucu öldürülen gençlerin nefeslerine neden devleti feda etmedi başbakanımız? Burada Allah için değil ama devlet için kurban edilenler söz konusudur. Devlet de zaten “devletlü”nün kendisidir.

Bir de devlet ve millet için kurban olanlar var ki onlar Silivri zindanlarındadır. Selam olsun onların hepsine!

 

[email protected]