Başbakan’a yakın yazardan ilginç ABD tespiti!

Başbakan’a yakın yazardan ilginç ABD tespiti!
26 Eylül 2013 12:16

AKP’ye yakın Yenişafak Gazetesi’nin en önemli yazarlarından Abdulkadir Selvi, güne damgasını vuran
ilginç bir ABD izlemini yazdı.

 

 

Selvi adeta Başbakan Erdoğan’a da mesajlar taşıdı.

 

İşte o yazı:

 

Bir şehri dinliyorum. Kimi zaman gecenin bir yarısı kimi zaman şafak vaktinin sökme anlarında.

 

New York’ta 41. kattaki odamın penceresinden gökteki kızılın yeşille dansına tanıklık ediyorum.

 

Bu şehirde sadece gökteki kızılla yeşilin dansına tanıklık etmiyoruz.

 

Dünyanın en büyük dans pisti bu şehirde. Adına BM diyorlar.

 

Şu sıralarda İran’la ABD’nin dansı revaçta.

 

Obama ile Ruhani BM pistinde dans ediyorlar.

 

Amerika’nın haber kanallarında Ruhani vardı. CNN, Christian Amanpour’un yaptığı röportajı yayınladıktan sonra bir de tartışma programı koydu.

 

Ruhani, Hatemi üzerinden tartışılıyor. Hatemi ile Ruhani kıyaslamaları yapılıyor. Ruhani ile röportaj yapan Christian Amanpour İran kökenli bir gazeteci. Gezi sürecinde kesintisiz yayınlar yapmıştı. ABD’de sokaktaki vatandaşın zihninde Türkiye’de savaş var kanaatinin oluşmasında CNN’in payı büyük.

 

ABD’de Türkiye hakkında iki olumsuz imaj oluşturulmaya çalışıyor.

 

1-Erdoğan diktatör.

 

2-Türkiye’de iç savaş var.

 

Bu algıyı değiştirecek hamleler yapmamız gerekiyor.

 

Amerikan kamuoyu ise biraz merak ama çokça şaşkınlık içinde takip ediyor gelişmeleri.

 

ABD Başkanı Obama, Suriye konusundaki sözlerini tamamlamadan sosyal medyaya, ’15 gün önce bizi Suriye ile savaşa ikna etmeye çalışıyordu. 15 gün sonra savaşın gereksiz olduğuna ikna etmeye çalışıyor’ değerlendirmeleri yer aldı.

 

ABD’deki genel eğilim ülkeyi Joe Biden’in yönettiği şeklinde. Hani şu ‘Derin Amerika.’

 

Baştan yazayım istedim.

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, ABD seyahatine çıktığı gün merak ettim.

 

İçim içimi yedi ama kimseye soramadım.

 

Ancak Cumhurbaşkanı’ndan sonra geldiğim New York’ta gözlem yapma imkanı buldum.

 

Cumhurbaşkanı’nın sağlığı gayet yerinde.

 

Uçuş sırasında Cumhurbaşkanı çok neşeliymiş.

 

Kulağından rahatsız olmasını gerektiren bir şey yaşanmamış.

 

Gayet iyiydi.

 

Cumhurbaşkanı’nın ABD’de, yoğun bir görüşme trafiği vardı.

 

Türkevi’nden, BM’ye geçmek üzere çıktığımızda karşılaştık Cumhurbaşkanı Gül’le. Görüşme trafiğinde benzer tartışmalar yapıldı.

 

BM toplantısı nedeniyle trafikteki sıkışıklığı hissetti New York’lular. Başkan Obama’nın konvoyu geçti. Şöyle böyle değil. Tam 50 araçlık bir konvoy.

 

Cumhurbaşkanı Gül, BM nedeniyle en uzun süreli kalan liderlerden. Dünya liderlerinin olduğu bir ortamda bu fırsatı değerlendirip, önemli temaslarda buluyor.

 

Tabi her görüşmesinde Gezi olayları çıkarılıyor karşısına.

 

Bir de Koç Grubuna inceleme.

 

Koç Grubuna inceleme tam 3 kez sorulmuş. Tabii anlayana mesaj kabilinden. Cumhurbaşkanı, bunun Koç’lara yönelik özel bir uygulama olmadığını belirtmiş. Koç’lara karşı özel bir husumetle yapılmadığı anlamında.

 

Koçlar neden yerli üretime karşı çıkıyor, bizdeki TÜSİAD sermayesi neden bayilikler sistemi üzerine gelişmiş anladınız mı?

 

Sadece ticari bayilikler değil bunların yaptığı. Bir zihniyetin Türkiye bayisi olarak çalışıyorlar.

 

Gezi olayları sırasında CNN-International’ın kesintisiz yayın yapmasının ne anlama geldiğini buraya gelince daha iyi anlıyorsunuz.

 

ABD, ihmal edilecek bir ülke değil.

 

Uzun süredir ABD’de yaşayan ve sistemi çok iyi tanıyan birisinin tespitiyle, ’24 saat hangi ülkede ne yapsak, nereyi karıştırsak, nereyi nasıl yönetsek diye çalışan bir sistem ABD. Dünya uyurken onlar dünyayı nasıl yönetiriz diye çalışır.’

 

Bunu en iyi anlayacak olan ülke biziz.

 

27 Mayıs’tan bu yana her darbenin kapağını açtığımızda karşımıza Amerika çıktı.

 

Bu tespitim farklı yerlere çekilmesin. Ama kendimizi anlatmamız lazım.

 

Gezi’nin tahribatını silmek için yeni bir çıkış stratejisine ihtiyacımız var.