Bana ne oldu?

Bana ne oldu?
8 Ekim 2013 09:29

Bana ne oldu?

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

Bir haftadır içim içime sığmıyor. Öyle mutluyum, öyle mutluyum ki ne yapacağımı şaşırdım. Kendimi kelebekler gibi hissediyorum. Hani şair mutluluğunu anlatmak için: “Bu gün hava güzel/ Bu gün içim içime sığmıyor/ Annemden mektup aldım/Memlekette gibiyim.” (Cahit Sıtkı Tarancı) diyor ya öyle. Ne var ki Tarancı mutluluğunun nedeninin farkında. Ben ise çok ama çookkk mutluyum da neden mutlu olduğumu bir türlü keşfedemedim. Şaşkın ördek gibiyim!

 

Neden mutlu olduğumu düşünüp duruyorum. Geçenlerde başbakanımız IMF ye olan borcumuzun bittiğini açıklamıştı. Acaba buna mı çok sevindim? Yok yok, mutluluğumun nedeni bu değildir. IMF’ye olan borcumuz bitmiş ama başka yerlere olan borçlarımız kat be kat artmış. Mutluluk nedenim bu olamaz.

 

Televizyonlar terör bitti, PKK çekildi diye yayın yapıyorlar. Yıllardır ülkemizin gündemini işgal eden terör belasından kurtulduk diye mi mutluyum acep? Sanmıyorum. Bitti, gitti denen terör hala şantiye basıp adam kaçırıyor. Eskiden dağda oldukları söylenen teröristler, şimdi ellerinde kaleşnikoflarla şehirlerde poz veriyorlar. Benim sevincim bundan da değildir!

 

Doların hızla yükselip iki lira sınırına dayanmış olasına sevinmiş olmayayım? Yok canım, daha neler? Benim dolarım yok ki, doların yükselmesine sevineyim!..

 

Komşumuz Suriye’ye uluslar arası bir müdahalenin şartları ortadan kalktığı için kendimi mutlu hissetmiş olmayayım? Yok… Bu da değildir. Uluslararası müdahalenin koşulları ortadan kalktı ama bizim başbakanımızın hırsı hala geçmedi. Onun hırslı olduğu bir yerde benim mutlu olmam olası değildir! Hem yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle kasaplık öğrenmek için “Müslümanlar” orada birbirlerini boğazlamaya devam ediyorlar! Böyle bir durumda benim mutlu olmam olası değildir ama ne oldu bana da bir haftadır kendimi aşırı mutlu hissediyorum?

 

Şans oyunları oynamam, piyango bileti almam. Anlayacağınız büyük paralar kazanmam da söz konusu değil. Vergi taksitlerini yatırdıysam, kirayı verdiysem, kredi kartının asgarisini ödeyebildiysem kendimi mutlu sayarım ama bu her ay yaşadığım bir durumdur. Bu haftaki mutluluğumla ilgisi olamaz.

 

Yoksa, yoksa ülkeye demokrasi getireceğini herkese ilan eden partim; tüzük gereği kendi içine demokrasi getirmek için bütün seçim bölgelerinde ön seçim ya da eğilim yoklaması yapacağını açıkladı da ondan mı bu kadar mutlu oldum. Yo… Bir toplantıda Genel Başkan Kılıçdaroğlu konuşurken bir kadın üye “Ön seçim istiyoruz” diye bağırdı da bir dövülmediği kaldı kadının Genel Başkan tarafından! Bu da değil mutluluğumun nedeni….

 

Hay Allah çatlayacağım! Ben bu hafta neden bu kadar mutluyum yahu?…. Diye düşünüp mutluluktan ruh sağlığımı bozmak üzereydim ki her derdimize derman olan başbakanımız yetişti imdadıma! Taaa Adanalardan benim neden mutlu olduğumu açıkladı da ben de rahatladım. Vallahi mutluluktan delirmek üzereydim!

 

Başbakan Adana’da konuşurken, “Sizin istemediğinizi biz de istemeyiz. Bu paket 76 milyonu memnun edecek bir pakettir. Milletin %60-70’i bu paketten memnun.” Dedi. Ben de böylece bu haftaki müthiş mutluluğumun nedeninin başbakan tarafından açıklanan “Demokrasi paketi” olduğunu anlamış oldum. Bu paket gerçekten büyük çoğunluğumuzu “mesut ve bahtiyar” etti.

 

Düşünsenize bir kere ABC’mize yeni harfler eklendi, zenginleştik! Zenginlik mutluluk nedenlerindendir. Ermeni, Rum, Yahudi yurttaşlarımıza vakıflarının mallarını iade ettik. Bu başlı başına bir mutluluk nedenidir. Birçok devlet malında yapıldığı gibi belli yandaşlara verseydiler onları daha mı iyi olacaktı? Hacı Bektaş-i Velinin adını bir üniversiteye verdi başbakanımız. Alevi yurttaşlarımızın daha başka ne isteği olabilir ki?…

 

Hele okullardan “Andımızın” kaldırılması en büyük mutluluk nedeni oldu benim için! Oldum olası başbakanımız “Sap gibi dikilmeyi” sevmez. Ne o öyle her sabah çocukları sap gibi dikip “Türküm” diye bağırtmak da ne oluyor? Siz bugüne kadar başbakanımızın ağzından hiç “Türküm” dediğini duydunuz mu? “Doğruyum” diye çocukları şartlandırıyorsunuz. Bu doğru değil! Doğru olmak gerekmiyor ki! Büyükleri gibi çocuklar da, doğruymuş numarası yapsınlar yeter. “Çalışkanım” diye bağırmak da neyin nesi? Bu memlekette çalışarak kim ne kazanabilmiş ki halkın çocuklarını yanlış yönlendiriyorsunuz. Başbakanın, bakanların çocuklarına baksanıza. O yaşta çalışarak o kadar servet sahibi olmak mümkün mü? Hele hele küçükleri koruyup büyükleri saymak enayiliğini yoksul halk çocuklarının beynine sokmak çok yanlış, çok… Bilmiyor musunuz bu devirde gemisini kurtarana kaptan diyorlar.

 

Başbakanımız sayesinde bütün bunları öğrenince ben de bana ne olduğunu anlamış oldum. Meğer beni mutluluktan delirme noktasına getiren şey başbakanımızın “sihirli paketiymiş”

 

Oh be rahatladım!