Bakan’dan ‘Kobani’ye kara harekatı’ açıklaması

Bakan’dan ‘Kobani’ye kara harekatı’ açıklaması
16 Ekim 2014 16:50

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin katılımıyla Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) 23’üncü Akdemik Yılı’nı açtı.

 

ADÜ’de öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Çelik’in Dünya’nın 15 yıl içinde efendi ve kölelerden ibaret olacağı; bu nedenle efendiler sınıfında yer almak isteniyorsa geleceğin bilimde olduğu sözleri dikkati çekti. IŞİD saldırısı altındaki Kobani hakkında konuşan Bakan Nihat Zeybekci, Türkiye’nin Kobani’ye olası bir kara harekatı düzenlemesine karşı olumsuz görüşünü açıkladı.

 

Adnan Menderes Üniversitesi 23’üncü Akademik Yılı Atatürk Kongre Merkezi Milatos Salonu’nda düzenlenen törenle açıldı. Açılışa Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Aydın Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınç, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Özlem Çerçioğlu, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Nakiddin Buğday, ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Birincioğlu, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Birincioğlu, “Adnan Menderes Üniversitesi kurulduğu 1992 yılından bu yana çok mesafe kat etmiş ve ülkemizin sayılı üniversiteleri arasına girmeyi başarmıştır. Aydın yaşamak, yaşlanmak ve okumak için ideal bir şehirdir. Türkiye’deki üniversiteler arasında tercih listesinde 13’üncü sıradayız. 12 fakültemiz var. İslam Bilimleri, Kuşadası Denizcilik, Söke Mimarlık, Nazilli Güzel Sanatlar fakültelerimiz için YÖK’ten onay bekliyoruz. Onay alırsak fakülte sayımız 16 olacak. Biz, 40 bin öğrencimiz, idari ve akademik personelimizle birlikte yaklaşık 45 bin kişilik geniş bir aileyiz” dedi.

 

PROFESÖRDEN DİKKAT ÇEKEN YORUM

 

Gelecek 15 yıl içinde dünyanın tek hakiminin bilgi olacağını belirten Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Çelik, “Dünya, 15 yıl içinde efendi ve kölelerden ibaret olacak. Efendiler sınıfında yer almak istiyorsak, geleceğimizi bilimle yoğurmak zorundayız. Zeytin, İncir ve domates tarlasında bilim üretilmiyor. Bilim Üniversitelerde öğretiliyor. Ne ailenizin yönlendirmesiyle, ne de siyasetçilerin vaatleriyle sizler bir yerlere gelemezsiniz. Sizler ancak bilimde ileri bir noktaya gelmiş ülkenizle bir yerlere gelebilirsiniz. Bu ülkenin üniversitelerindeki laboratuvarlar 20 yıl hiç çalışmadı. Türk Bilim Adamları laboratuvar kapılarında yarım metre bez için kapıştı. O günleri unutmayalım” dedi.

 

ÇELİK, “NE CAMİYE İMAM ARIYORUM NE DERNEĞE BAŞKAN ARIYORUM”

 

Üniversitelere öğretim görevlisi alırken liyakat kurallarının işlemediğini belirten Prof. Dr. Çelik, siyasilere de uyarılarda bulundu. Çelik, “28 Şubat döneminde bir üniversiteye bir Fizik Profesörü alınacak 100 kişi başvuruyor, 99’u Nobel Kimya Ödüllü profesör bir kenara itilir, bir sünepe, Atatürkçülük numarası yapan yakasına birkaç rozet takan tercih edilirdi. Geçtik o günden bugüne geldik. Bir üniversiteye bir Fizik Profesörü alınacak 100 kişi başvuruyor, 99’u Nobel Kimya Ödüllü profesör bir kenara itiliyor, cemaatçi, şu grupçu, bu partili bu sefer o tercih ediliyor. Yazıktır bu ülkeye bunu yapmayın. Ben aklı hür, vicdanı hür, liyakat sahibi ister İngiliz olsun, ister Fransız olsun, ister Türk olsun, ister ateist olsun, ister Hristiyan, ister Müslüman, üniversite kürsülerinde ilim haysiyet sahibi insanlar görmek istiyorum. Ne camiye imam arıyorum ne derneğe başkan arıyorum” diye konuştu.

 

BAKAN ZEYBEKCİ, “SÖZLERİNİN ALTINA İMZAMI ATARIM”

 

Prof. Dr. Mehmet Çelik’in sözlerini tamamlamasının ardından kürsüye gelen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Prof. Dr. Çelik’in sözlerine tümüyle katıldığını belirterek, “Kürsüye geldiğinde normal bir ilk ders beklemiyordum zaten. Söylediklerinin tümüne katılıyorum. Her kelimesine, her cümlesinin altına bütün samimiyetimle imzamı atarım. Üniversitelerimiz böyle olmalı. Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği muasır medeniyetler seviyesi olarak gösterip de bu güne kadar hamasetle gerçek anlamda sahip çıkacaksak, üniversitelerimiz böyle olacak. Tabi üniversitelerimiz aynı zamanda, üniversitelerinde dışına çıkacak. Bu binaların da dışına çıkacak. Kampüslerin de dışına çıkacak. Öyle olursa işte o zaman bilim ve gerçek hayat, teorik ve pratik birleşmiş olur” dedi.

 

“KOBANİ’DE BİR TEK BİLE SİVİL VATANDAŞ KALMADI”

 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin Kobani için kara harekatı düzenlemediği yönünde eleştiriler yapıldığına işaret eden Bakan Zeybekci, “Dün Alman Ekonomi Bakanına da söyledim. Kobani’de bir tek bile sivil vatandaş kalmadı. Orada bir savaş sürüyor. Birileriniz kavgası sürüyor. Kuzey Irak ve Suriye’de yaşanan ateş çemberiniz bu şekilde ortaya çıkmasında Türkiye bu coğrafyada tek masum ülkedir. Bizim Irak’ın bu hale gelmesinde zerre katkımız yoktur. Olumsuz anlamda yol ama olumlu anlamda çok katkımız var. IŞİD’ın bu hale gelmesini sağlayanlar arasında hiçbir zaman Türkiye olmamıştır. Bunu ortaya çıkaranlar da bellidir. Danimarka, ‘Türkiye, etrafındaki ülkelerle Kobani’ye girsin’ diyor. Senin evladın kıymetli karadan girmiyorsun da, benim Mehmet’im kıymetli değil mi? Orada bir tane şehit verdiğim zaman benim şehidimin anası ‘Benim evladım niçin oraya gitti’ diye sormayacak mı? Orada ülke ve milletimin kadim menfaatlerini görmeden, bilmeden yok öyle bir şey” diye konuştu.

 

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ CUMHURBAŞKANLIĞI BÜTÇESİNİ SORDU

 

Konuşmasını tamamladığı sırada söz alan bir öğrencinin “Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 97 oranından artırılırken, memur maaşlarına niçin yüzde dört zam yapılıyor” sorusuna Bakan Zeybekci, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 1985 yılında GAP uçağını aldığı zaman ortaya atılan iddialardan örnek verdi. Zeybekci, “Rahmetli Özal, o uçağı aldığı zaman söylenen sözleri sen duymadın. Söylenmedik laf kalmadı. Türkiye’de bir kamu işçisinin millete maliyeti 2 bin Euro civarında. Daha çok verelim, daha çok olsun. Bizdeki bir kamu işçisinin maliyeti 2 bin Euro iken ekonomisi bizden 6 kat daha iyi olan Almanya’daki kamu işçisinin maliyeti de 13 – 15 bin Euro civarında olmalı. Öylemi, değil. 3 bin Euro civarında. O zaman bu ülkelerden birisi yanlış yapıyor. Bir Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 100 artması, toplamda gelmiş olduğu rakamın 500 -600 milyon lira haline gelmiş olmasının bu ülkede hiç kimseyi rahatsız etmemesi lazım. Neden, hesabını verebildiği sürece. Onu milletin menfaatlerine harcayabildiği sürece. Türkiye’nin geldiği noktada Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bakanlarımız geride oturan insanlar mı olacak? Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı yanına yüzlerce işadamını, bilim insanını, siyasetçi ve bürokratını alarak dünyanın her yerine gidebilmeli. Dünyanın her yerinde bu ülkeyi hakkıyla temsil edebilir hale gelmeli. Maalesef bizim için manevi değeri çok yüksek olan Çankaya Köşkü’nün sadece kabul bölümü manevi anlamlar taşır ama onun dışındaki bölümleri son derece kullanışsız durumda. Bu devasa ülke Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığının olması gereken yerler farklıdır güzel kardeşim. Onun için kafanızda ‘Aktarılan kaynaklar farklı yerlerde kullanılıyor’ gibi bir düşünce olmasın. Hiç kimse karşısındaki milliyetçilik, dürüstlük ve milletin menfaatlerine sahip çıkma konusunda sorgulamasın. Hele hele bu ülkenin Cumhurbaşkanına bunu hiç kimse sorgulamasın” diye konuştu.

 

“SİYASETTEN ÜMİDİMİZİ KESMEYECEĞİZ”

 

Türkiye’de birilerinin siyaset ve siyasetçinin güvenirliği sürekli tartışma konusu yapmak istediğini savunan Zeybekci, “Bu ülkede siyaset ve siyasetçinin güvenilirliği propaganda malzemesi yapıldı. Bunu bilerek yapanlar; bu ülkenin sorunlarının demokrasi içerisinde siyaset vasıtasıyla çözülmesini istemedi. Vesayet, atama, muhtıra ve darbelerle, 28 Şubat, 27 Nisan, 17 Aralık ve 25 Aralık ile çözülmesini istediler. İstediler ki hep siyasetten umut gitsin. Siyasetin hep sorgulanmasını istediler. İstediler ki bu ülkede siyaset ahlaki anlamda sorgulanır halde olsun. Siyasetten ümidimizi kesmeyeceğiz. Partimiz ne olursa olsun. Siyasi partimiz ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun” diye konuştu.