Bahçeli: Tüm alternatifler tüketilirse sorumluluktan kaçmayız

Bahçeli: Tüm alternatifler tüketilirse sorumluluktan kaçmayız
1 Temmuz 2015 11:55

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin konuşma metnindeki “Eğer ki tüm alternatifler tüketilir ve siyasi istikrarsızlık baş gösterirse, Türkiye’yi Allah’ın izniyle namerde muhtaç etmeyiz, sorumluluktan kaçmayız” ifadeleri, “Koalisyon sinyali” olarak yorumlandı.

 

 

İşte Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:

 

 

Seçim sonuçları 4 partili bir meclis yapısı ortaya çıkarmıştır. Seçim sonuçlarına herkesin saygı göstermesi gerekmektedir. Gerilimden beslenen odak ve çevreler 7 Haziran’da millet tarafından ikaz edilmiştir. Türk milleti tek adamlık zihniyetini kızağa çekmiştir. Yalan ve iftira ile temellenen siyasi üslup kesin bir darbe almıştır. 7 Haziran ile demokrasi nefes almıştır. Siyasetteki alternatifsizlik rafa kaldırılmıştır.

 

 

Türk milleti MHP’ye ana muhalefet görevi vermiştir. Bize verilen ana muhalefet görevi koalisyon arayışlarına karşı durmak demek değildir. 46 yılık mazimizi hiçe sayarak temel görüş ve eleştirilerimizi sırf koalisyon için görmezden geleceğimizi bekleyenler beyhude bir çaba içindedir. Mili duruşumuzdan taviz verirsek bunu bize gönül veren milyonlara anlatamayız. Kötümser olmaya karamsarlık aşılamaya kimse tevessül etmemelidir.

 

 

Karanlık kampanyaların arasından sıyrılarak verdiğimiz mücadele sonucu bugün MHP TBMM’de 80 vekil ile temsil edilmektedir. İç ve dış uzantılı siyasi tanzim ve planları görüyoruz. Partimizi hedef alan siyasi mühendisliği fedakarca görev yapan teşkilatımız elinin tersi ile itmiştir. Yandaş medyanın tezvirat ve tuzaklarını yararak iktidarın kullandığı devlet imkanlarına göğüs gererek TBMM’ye geldiniz.

 

 

Partimizin aldığı sonuçları eleştiren bazı mihraklar türemiştir ki bunların milliyetçi harekete ne katkı sağladığını sormak gerekir.
Bizler reel politik bir disiplin içinde her eleştiriyi dinlemeye ve sonuç çıkarmaya hazırız. Ama bunun siyasi vicdana uygun olmasını bekleriz. Partimiz üzerinde oynanan oyunları unutmayız. Koltuk hevesiyle inançlarımızı pazarlık konusu yapmayız.

 

 

Türkiye AKP’nin neden olduğu tahribatın sancılarını yaşamaktadır.

 
MHP’nin tutumunu gizli niyetleri için fırsat zannedenlerin bu eğilimlerini bir kez daha gözden geçirmelerini istiyorum.
MHP’nin uzlaşmacı tavrı üzerinden yıkıcı faaliyetlere meşruiyet kazandırılması durumunda en sert cevabı yine MHP verecektir.
Cumhuriyetin kuruluş ilke ve yapısını tartışmaya açmanın, etnik köken tartışmaları başlatmanın bize göre adı ihanettir.

 

 

Bu konuyu özellikle koalisyon tartışmalarına yol göstermesi bakımından çok önemli buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti adıyla, Türk milleti kimliğiyle beraberce yaşayabilmemizin asgari kuralları 29 Ekim 1923 tarihinde Atatürk ve kurucu kahramanlar tarafından konulmuştur. Başkentimizin Ankara, dilimizin Türkçe, bayrağımız ay yıldız, milli marşımız İstiklal Marşı’dır. Anayasamız tarafından güvence altına alınmıştır. Buradan ilan ediyorum ki, Türkiye milleti egemenlik unsurlarıyla tektir ve üniter bir devlettir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen bir bütündür.

 

 

Milli birlik ve bölünmez bütünlüğü, tek millet tek devlet tek vatan ve tek dil ülküsüdür. Bizim uzlaşma ancak bunlara saygı ve riayetle mümkündür. MHP’nin ayrılıkta bölünmede çözülmede mutabakat araması asla ve asla mümkün değildir. Mevcut anayasa ve parlamenter sistem içinde, bir partinin tek başına güvenoyu alamaması halinde, iktidar için iki yöntem mevcuttur. Bunlardan birisi azınlık hükümeti, diğeri ise koalisyon hükümeti kurulmasıdır.

 

 

Çok partili sistemlerde yaygın olarak koalisyon hükümetleri temsil edilmektedir. Koalisyon iki veya fazla partilerin, bir protokolle anlaşmayla yürütme yetkisini paylaşmayı ifade etmektedir. Üç temel bakış açısında yaklaşmakta büyük fayda vardır. Birincisi, dünyanın içinde bulunduğu şartlar, uluslararası sistemde meydana gelen değişiklikler, bölgesel ölçekte yaşanan sıcak gelişmelerdir. İkincisi, iç siyasi dinamiklerin seyri ve ana muhtevasıdır. Üçüncüsü ise, aziz milletimizin tercihiyle birlikte toplumsal taleplerin yön ve çerçevesidir.

 

 

Sosyal zeminden kopuk bir siyaset olamayacağına göre, kurulacak her hükümet bu üç faktöre dayalı olmak durumundadır. Siyasi hedefi müktesebatı ve ana fikri pek farklılık göstermeyen, koalisyona vücut vermeleri hem ülke menfaatleri hem istikrar açısından elzemdir. AKP tek başına iktidar olma vasfını kaybetmiştir. Türkiye’nin önüne koalisyon zorunluluğu çıkmıştır. Artık siyasette yeni bir durum vardır. Bundan sonra ülkemizin koalisyon hükümetlerine alışması lazımdır. Siyasi tarihimizdeki tecrübeler yeteri düzeyde vardır ve ortadadır.

 

 

Genel seçimin sonuçları belli olduğu andan itibaren görüş ve düşüncelerimizi açıklamıştık. MHP’nin tecelli eden milli iradeyi nasıl yorumladığını gözler önüne sermiştir. Uyum ve işbirliği temelinde bina edilmesini dikkate aldığımızda, ilk formül AKP ve HDP’nin bir araya gelmesi akla en yatkın seçenektir. Toplam 338 kişilik vekil sayısı, belirledikleri siyasi amaçları için.

 

 

Çözüm isimli ihanet sürecinde aynı kareye girmişlerdir. Oslo’dan İmralı’ya terörle müzakerelere birlikte omuz vermişlerdir. 28 Şubat 2015 günü İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metnini beraberce onaylamışlardır. Çözüm isimli ihanet sürecinin amaç kapsam ve uygulamasını aşama aşama görmek bizlerin ve aziz milletimizin en doğal hakkıdır.

 

 

Madem çözülme süreci her şeyin önündedir, madem Erdoğan çözüme başını koyacak kadar inanmıştır, o zaman AK P ile HDP’nin önüne geçen yoktur. Eğer samimiyseniz, yürekliyseniz işte size fırsat işte size imkan. Haydi durmayın beklemeyin çözüm koalisyonunu kurun da görelim. Bu 63’lükler niçin konuşmaz? 12 kötü adam Abant toplantılarında boy gösteren, sözde yazar ve gazeteciler nerelerdedir? Bunlardan niçin ses çıkmaz? Çözüm şakşakçıları, çözüm baronları, kiralık kalem ve zihniyetleri konuşmak için daha neyi beklemektedir? AKP ile HDP arasında çoktandır fiili koalisyon zaten vardır. O zaman beraberliklerini bir koalisyon protokolüyle tescillemeleri, makul ve yerinde olacaktır.

 

 

AKP ile HDP ayak sürmeyi tercih ederlerse, Türkiye seçeneksiz değildir. AKP-HDP olmazsa, toplam yüzde 65,82 oy oranı 382 milletvekiliyle, AKP-CHP koalisyonu kurulabilecektir. CHP genel başkanı, hükümete açık kapı bırakmıştır. AKP genel başkanı atılan pası almıştır. Zeytin dalları ile AKP ile CHP arasındaki buzlar eritilmeye başlanmıştır. Seçim beyannameleri birbirine benzeyen bu iki partinin koalisyonda buluşmaları da Türkiye’nin de hayrına olacaktır. Küresel sermaye göz kırpmaktadır. İş alemi koalisyon tembihinde bulunmuştur. ABD ve AB ise bu ortaklığa dünden razıdır. CHP genel başkanı, AKP dışındaki koalisyon seçeneklerini sıfırlayarak kendi önünü açmıştır. Koalisyonun kurulması da an meselesidir. Sayın Kılıçdaroğlu, şahsıma başbakanlık teklifinde bile bulunmuş, bizi HDP ile yanyana koymuştur. Merakımdan soruyorum Kılıçdaroğlu… Başbakanlık makamını şahsıma lütfetme yetkisini kimden ve nasıl almıştır? Milletin bize vermediği yetkiyi sayın Kılıçdaroğlu nasıl sunmaktadır? Tuzak kuracak başka parti bulamamıştır da gözünü bize mi dikmiştir?

 

 

TBMM Başkanlık seçimlerinin birinci ve ikinci turu dün yapılmıştır. Bugün başkan seçiminin üçüncü ve gerekirse dördüncü turu gerçekleştirecektir. Üçüncü oylamada, salt çoğunluğun aranacağı eğer bu temin edilemezse, en çok oyu alan iki aday için dördüncü oylamanın yapılacağı ve en fazla oyu alan adayın başkan seçileceği anayasa kuralıdır.

 

 

MHP hiçbir çıkar ve karanlık odak tarafından yönlendirilemeyecek ve güdülemeyecek kadar ilkeli iradeli ve kimlikli bir partidir. Partimizi istismar etmeye, ayar vermeye, TBMM’de başkanlık seçiminde kullanmaya çalışan, hiçbir bedbahta eyvallahımız yoktur. Başkalarını bilemem ama biz inanç ve ilkelerimiz neyi gerektiriyorsa onun yanında olacağız.

 

 

MHP, tüm oylamalarda mecliste bulunarak değerli adayımız sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu sonuna kadar destekleyecektir. CHP’nin, TBMM Başkanı seçiminde tutarlılık imtihanından geçeceği çok açıktır. İnanıyorum ki gazi meclis’in muhterem üyeleri tecrübeye oy verecek ve sayın İhsanoğlu’nu TBMM’nin 26’ncı başkanı olarak seçilecektir.

 

 

Başkanlık seçimini müteakiben, öncelikle çözülmesi gereken yeni hükümetin kurulması işidir. Eğer ki tüm alternatifler tüketilir, siyasi istikrarsızlık baş gösterirse, türkiye’yi namerde muhtaç etmeyiz, sorumluluktan kaçmayız. Ama bunun için ilkelerimizin kabulü şarttır. Bunlardan geri atmamız düşünülemeyecektir. İlk olarak süreç ihaneti tamamen askıya alınmalıdır. İkinci olarak 17-25 rüşvet ve yolsuzluk kararının üzerine tavizsiz şekilde gidilmelidir. Soruşturma tekrar açılmalı, ucu kime dayanırsa dayansın tam bir mıntıka temizliği yapılmalıdır.

 

 

Baksanıza cumhurbaşkanının huzurunda, TOBB’un genel kurulunda İranlı kaçakçıya mücevher sektöründe ödül hayasızca verilmiştir. Tepkiler sonucunda pişmanlık gösterse de, başbakan yardımcısının ekonomi bakanıyla ödül sunması utanç ve rezalettir. Sayın Kurtulmuş’un ‘bilmiyordum’ demesi özrün kabahatten büyüklüğünü hafifletmeye yetmemiştir. Varsayalım ki bilmiyor olsunlar, o zaman bu zevat Türkiye’yi nasıl yönetmektedir?

 

 

Ahlaksız eski bakana, dışişleri bakanlığı ödül vermeye karar verilirse buna da göz yumulacak mıdır?

 

 

Hiç kimse bizden hırsızları aklama tezgahına düşmemizi beklememelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan kesinlikle anayasa sınırlarına çekilmelidir. Kaçak ve korsan mitinglerle milli iradeyi körelten, şimdi de iftar sofralarını yalana bulayan Erdoğan, artık anayasaya eksiksiz uymalıdır. 1071 rakımlı tepeye yavaş yavaş dönüşün yollarını aramalıdır. Bir defa muhatap siyasi partilerdir. Haddi değilken muhalefetle söz düellosuna girmesi, edep noksanlığıdır.

 

 

MHP bu üç başlık altında bir mutabakat arayışını görürse, elbette koalisyonu konuşmaktan kaçınmayacaktır. İlkelerde uzlaşmadan, güven iklimi oluşmadan, koalisyona tamam demek MHP’nin kitabında yazmayan ilkelliktir. Hiçbir şart altında hükümet kurulamazsa, şüphesiz ki millet tek adrestir. MHP Türk milletinin tercihine gönülden bağlıdır.