Can Baba’yı hatırlatan hikaye

Can Baba’yı hatırlatan hikaye
5 Mart 2019 22:54

Sizinle bu kez, duygu yüklü, ilginç mi ilginç, bir o kadar da hoşunuza gidecek, yaşanmış, sıradışı bir hikayeyi paylaşacağım.

 

 

 

 

Soğuk bir Ankara ayazında, (26 Ekim 2018) Dikmen’de öğlen vakti tek başına bir parkta yürüyordu. Bir anda durdu; etrafına bakarak, otların arasından gelen, canhıraş çığlıkları duydu. İrice bir saksağan, acımazısca, öldüresiyece gagalıyordu, savunmasız yavruyu. O anda kumru olduğundan habersizce müdahale etti kadın…

 

Avucuna aldığı yavru, heyecan ve soğuktan titriyordu; üstelik çok korkmuştu. Ne yapacağından şaşkın vaziyette, aklına ilk olarak, yakında petshopa gitmak geldi. Petshoptaki adam, ilgisiz tavrı yetmiyormuş gibi, bir de akıl verir gibi ”ölür bu yaşamaz, annesi yok beslemez” diye de ekledi…

 

İşbaşa düşmüştü, Nagehan eve gider gitmez internette gezinerek, o anda yavru kuşlarla ilgili ne bulursa, okumaya koyuldu. İşte böyle başladı, Cancan ve Nagehan’ın sevgi dolu hikayeleri…

 

İyi ki sosyal medya var; yoksa bu güzel süreci canlı canlı, gün ve gün takip edemezdim. Yumurta sarısı, süt ve bisküvi kırıntılarını şırınga ile vererek besliyordu Cancan’ı. Çıkardığı çoşkulu ”cikcik” seslerinden işlerinden yolunda gittiğini farketmmiştim…

 

Heyecanla ekranı her açışımda, Nagehan’ın sayfasına giriyordum. O da ne? Artık Cancan’ın derme çatma da olsa, karton bir kutudan, ,içinde yumuşak eski elbise parçalarından oluşan konforlu bir yuvası vardı; üstelik kışa da hazırdı Ufakça bir ampulle ısıtma düzeneğine sahipti… O kadar kendine gelmişti ki, artık apulü gagalayarak ayağa kalkıyordu…

 

Hayvanlarla ilgili çeşitli dernekleri aradığında ”Artık annesi sizsiniz, sizi kabullenmiş, kimse bakamaz ölür” yanıtını aldı. Daha sonra öğrendi ki, 40lük olana kadar, yani en az 25 gün olunca uçabilmeyi öğrenecekti Cancan…

 

a45fdaec-b44c-41b8-9946-1a48a9e20cb1

 

Her şey iyi gidiyordu ki; Cancan’ın hastalandığını okuduk:( Meğer kuşların bünyeleri sütü sindiremezmiş, laktoz zararlıymış kuşlara. Üstelik kumrular tohumlarla beslenirmiş. ayrıc kuş sütü denen şey gerçekmiş; anne ve baba kuşların kursaklarında yavruyu koruyan besleyen bir sıvı varmış ve kuşlar yavrularının gagalarına besinleri kusarken, kusrak sütüyle birlikte beslerlermiş…

 

Nagehan, Alcatraz Kuşçusu’ndaki adam misali, neredeyse kuş proföseri olma yolunda gün ve gün bilgi sahibi oluyordu…

 

Çaresiz vaziyette, kızı ile Cancan’ın gün ve gün kıvranmasını, gözleri yaşlı şekilde izlerlerken, bir yandan da her yerden bilgi edinmeye çabalıyorlardı. Veterinerlere açılan telefonlar, sosyal medyadan yapılan destek çağrıları vs, nafile…

 

En sonunda google yaparken, Volkan Yaprakçı hocanın telefonuna ulaşıyorlar. Sağolsun, böylelikle, hoca antibiyotik, vitamin yazmış ve bulabilirlerse, kursak sütü bulmasını önermiş (internette satılıyormuş) . Bu arada kefir de, bir nevi bu görevi görüyormuş…

 

Antibiyotik acil, enjeksiyon yapılmalı, aynı gün hemen ardından Ankara Üniversitesi Veterinerlikteyiz, enjeksiyon yapılamıyor, antibiyotik damla veriliyor… İki gece neredeyse uyuyamıyoruz kaygıdan… Ben dua ettim o gecelerde dedim ki “Yaşarsa eğer kalıcı bir sakatlığı da olsa ben ömür boyu bakacağım ona, ama sağlığı yerinde olursa gökyüzüne kavuşturacağım Cancan’ı…” Söz verdim, Tanrıya, Cancan’a ve kendime…

 

80066dd2-d45f-4e59-a753-f23dea155b59

 

Günbegün Cancan düzeldi, iştahı olmasa da bol sıvıyla, vitaminle, ağzından şırıngayla besledik. (Yavru kuşlar sıklıkla beslenmeli, iki saatte bir) Sonra birgün…

 

8 Kasım’da İnstagram hesabıma şöyle not düşmüşüm:

 

Cancan’dan haberler: Şimdi şükür çok iyi, kimse üzülmesin diye yazmadım ama çok hastaydı. Antibiyotik, vitaminler, probiyotikler vs. Bebekten narinmiş kuş yavruları, oysa annesi doğada nasıl güzel koruyor değil mi? Bu arada sanırım beni annesi sanıyor, ellimle bastırıp göğsüme yatırınca sakinleşip uyuyor, bir de ağzımın hareketlerine çok dikkat ediyor, kafasını soktu ağzıma oysa ben sadece öpecektim onu. Çok hoşumuza gitti bu yaptığı hemen kayıt aldık, paylaşıyorum. Annesi ağzıyla besliyor ya… (Ev hali için kusura bakmayın) İnsanın hayatında kaç kere başına böyle bir şey gelir ki? Allahım teşekkür ederim bu güzellik için ama sen bana ayrılırken ne olur güç ver, metanet ver. Daha uçmaya epeyce var ama şimdiden içime dert oldu.

 

Artık Cancan’ın annesiyim, o öyle kabul etti, yavrular annelerine kanat çırpıştırarak heyecanlanarak tepki verirmiş aynen öyle yapıyor veee en ilginci ağzımdan yem aranıyor. Bir canlı tüm güveniyle minicik kafasını ağzımın içine sokmaya çalışıyor.

 

13 Kasım Cancan ufak ufak uçuyor, yerden duvardaki bir resim çerçevesine kadar uçtu. Kızımın ilk “anne” deyişi ya da ilk adımını attığı gün geldi aklıma, bu nasıl güzel bir duygudur.Kendisi yemeye yelteniyor ıslatılmış bulgur veriyoruz ufaktan.Ağzından sıvı mamaya ek olarak tohumlar yedirmeye çalışıyoruz. Tepemizde geziyor, eşim gazete okurken göbeğinde, omzunda, sakalıyla oyunda, çekirdek çitlerken nerede olursa olsun kucağımda bitiyor.

 

94ae5a3d-7db2-43a9-b044-1662d8235422

 

26 Kasım … Sanırım o benim kalbimi şarj ediyor. Öyle masum ki… Hepimize iyi geldiği kesin… Koynumda uyuyor, kendini sevdirip sevdirip öyle kutusuna giriyor. Yoksa mümkün değil çırpınıyor kutuda… Yine bir hata kumrular dalda uyurmuş, kutuyu reddediyor artık yavru değil ki… ( Bu arada kış boyu kutusu kalorifere yapışık kutunun altında sıcak su torbası, ayrıca havlular vs ile destekli yaşadı bu güne kadar…)

 

Çok eğleniyoruz, mutluyuz yine her şey çok güzel… Bu arada ben kızım diyorum eşim oğlum diyor (Çok sonra anladık eşim haklı çıktı). Camda yem verdiğimiz güvercinlere öykünüp uçuyor, kanat çırpınıyor, ama tavan alçak… Yetmiyor farkındayız, olsun daha zaman var içime bir ateş düştü, uçmalı bu çocuk… Kış geldi, hava soğuyor, Cancan ne kedi bilir ne Atmaca, ne soğuk gördü ne yem arandı… Ona kılavuzluk edecek kumru bir annesi bir babası veya sürüsü olmadı. Nasıl bırakırım, oysa onun ait olduğu yere gitmesi gerek. Sonunda Cancan tüylerini yolmaya başladı. Kuyruğunda iki kırık telek kaldı, kanatlarından da kayıp var. Tam ben çaresizce yardım aranırken en yakınımdaki veteriner hekim bana Alaz Uslu’nun telefonunu verdi. Tüm hikayeyi en ufak ayrıntısına kadar sabırla dinledi, gönderdiğim tüm videoları en ince ayrıntısına kadar inceledi. Kim Alaz Uslu?

 

Simurg Kuş Yuvası adında bir oluşumun kurucusu, bu kuş yuvası gerçek bir yuva… Burası pek çok kuşun doğaya kazandırıldığı bir ara basamak. Hayatı kuşlar olan bir genç adam ve en yakınında destek veren arkadaşları… 50 ye yakın kuşa bakıyor… Burada ikinci bir şans bulan bu kuşlar, iyileşiyorlar, doğaya hazırlanıyorlar ve dönüyorlar. İyileşemeyecek olanlar ise ömürleri yettiği kadar buradalar, sevgiyle ve özenle bakılıyorlar.

 

6ab53ad9-c028-4fbb-8e03-49b2501bb02a

 

9 Aralık… Cancan yeni yuvasında artık… Kışı güvende ve türdeşleriyle, bir kumru olmayı öğrenerek geçirecek. Baharda “Ey Özgürlük! ” deyip gökyüzüne açacak kanatlarını. @simurgkusyuvasi @alazuslu Engelli, bakıma ihtiyacı olan onlarca kuş; tek ayaklı karga, çok yaşlı bilge güvercin, kanadı kırılmış ve yanlış kaynamış uçması imkansız bir güvercin daha… Doğaya dönmeye hazır özgürlük için baharı bekleyen kumrular… Travmalar yaşamış tüylerini dökmüş papağanlar, muhteşem renkleriyle gözalıcı ama olan tek ayağını da kullanamadığı için hep yerde olan bir tanesi daha… İçlerinde çöpte bulunmuşlar bile var… Hepsi güven içinde yaşıyor çünkü sevgiyle bakılıyorlar. Doğaya dönecek kadar iyileştiklerinde özgürlüklerine kavuşuyorlar. Böylesi kirliliğin, acımasızlığın yaşandığı bu dünyada iyi şeyler de oluyor. Yaşama, insana, yarına gülümsemeye nedensiniz siz güzel insanlar.İyi ki varsınız…

 

Zor oldu ayrılmak çok zor oldu, biz Alaz Uslu’ya çok güveniyorduk ama Cancan’ı da çok özlüyorduk. Defalarca evinin kapısını açtı bize, Simurg’a uygun oldukça gidip ziyaret ettik Cancan’ı bu bizim için de büyük ayrılığa alışma süreci oldu. Sürekli haberdar etti bizi, hassasiyetimizi saygıyla sabırla yanıtladı. Fotoğraflar videolar gönderdi Cancan’dan.

 

Bu arada bir de cennet papağanıyla tanıştık Simurg’ta. İstedik ki tüm sevgimizi verelim ona çünkü garip bir sevgiymiş bir cana bu kadar yakın olmak aşk gibi bir şey derlerdi öyleymiş. Onun insanı olmaya karar verdik, adını da Şaka koyduk. Şaka bir başka güzellik bitirim, akıllı, fırlama, yaramaz ve dünya tatlısı… Hemen alıştı bize, hemen kalbini kazandık muhteşem bir şey bu… Onunla ömrümüzün yettiği yere kadar dostuz artık.

 

Bugün 03.03.2019 Dünya Yaban Hayatı Koruma Günü dolayısıyla Simurg Kuş Yuvasının Bahara Merhaba Etkinliği gerçekleştirildi. 30 civarı katılımcıyla gerçekleştirildi. Yuvadaki doğaya dönmeye hazır 7 güvercin ve 3 kumru salıverildi. Bunlardan biri de bizim Cancan’ımız, çok karışık duygular içindeyiz, “yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe” diyor ya şair işte öyle bir şey. Harika bir gün geçirdik ve yine günlük gibi kullandığım instagram sayfasına düştüğüm notlarda şöyle diyorum.

 

51839495-1015-4ff1-8ec5-3003fff606db

 

Veeee Özgürlük! Hoşçakal Cancan’ım, artık gözlerimiz hep gökyüzünde olacak. “Bu dünya yoruldu mu kuşlar konsun diyedir” demiş Can Yücel… Gökyüzü sizin olsun, kanatlarınız yorulduğunda aşağıda size yardıma hazır çok güzel insanlar var(mış) öğrendim, bugün onlarla uğurladık seni ve arkadaşlarını, iyi ki var onlar…

 

Engin Balım

Odatv.com