Azgın bir deli diktatör koskoca bir milleti güdemez

Azgın bir deli diktatör koskoca bir milleti güdemez
15 Aralık 2014 11:52

Tarihin çeşitli evrelerinde birçok milletin içinden gaddar diktatörler çıkmıştır.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Deli krallar çıkmıştır.

 

Tebaasını toplu halde katleden paranoyak alçak krallar, padişahlar, devlet başkanları çıkmıştır.

 

Zevk için insanları diri diri arslanların önüne atan hayvandan aşağı krallar olmuştur.

 

Tarihimizde, kuşku duyduğu için vezirlerini ve oğullarını katleden çok padişah çıkmıştır.

 

Tarihin en azgın dönemlerinin gaddar şerefsiz katil diktatörleri Mısır’ın firavunları, Neron ve 20.Yüzyılın Stalin’i örnek gösterilebilir.

 

Ki, tarihin kaydettiği bu gaddar katiller bile insanların birçok özgürlüklerine müdahale etmiyorlardı.

 

Binlerce yıl önce meydana gelen insanlık dramı bu olaylarda ve 20.Yüzyıl Stalin’in Sovyetler yönetiminde tüm beşer çaresizdi ve demokratik özgürlükler kavramından bilinçsel olarak yoksundular.

 

21.Yüzyılda Cumhuriyetle yönetilen demokratik devletin başına azgın ve delilik belirtilerinin tümü mevcut bir deli gaddar devlet başkanı veya başbakan musallat olup yurttaşların her türlü özgürlüklerini koskoca bir millete rağmen ortadan kaldırabilir mi?

 

Böyle bir gaddar göz göregöre gayrimeşru yollardan ve bütün ispatlarına rağmen milletin malını hamutu ile götürüp istif edebilir mi?

 

Böyle bir gaddar aynı nedenlerle hırsızlık yapan yakınlarını yargı karşısında hesap vermeden menedebilir mi?

 

Böyle bir gaddar insanların haberleşme özgürlüğünü verdiği bir emirle önleyebilir mi?

 

Böyle bir paranoyak gaddar insanların her türlü özgürlüğüne ambargo koyabilir mi?

 

Böyle bir paranoyak gaddar katil, siyasi ikbalinin devamı için başka ülkelerin içişlerine karışıp gerek o ülkelerde gerekse kendi ülkesinde yüz binlerce insanın katledilmesine sebep olabilir mi?

 

Vs.vs.

 

Demokrasi ile yönetilen böyle bir ülkenin devlet başkanı veya başbakanı olan birisinin bunları yaptığı taktirde ona karşı ne tür muamele yapılır?

 

Savcıları, hakimleri, polisleri de şuraya buraya sürüp canlarından bezdirerek yargıyı da faşist baskı altına aldığı için böyle deli bir diktatöre karşı ne yapılır, çare nedir?

 

21.Yüzyılda millete rağmen demokratik bir ülkede bunlar nasıl yapılı?

 

Hüsnü Mübarek denilen hırsız kadar, Mısır’ın cumhurbaşkanı tivittiri yasakladı, bundan kısa bir süre sonra Tahrir Meydanı’nda toplanan halk onu devirdi ve sonunda ömür boyu hapse mahkum edilerek şu an sıçan deliğinde bir fare gibi yatmaktadır.

 

Öyle ki mahkemeye bile bir maymun gibi kafesin içinde getirdiler.

 

Aklını yitirmiş deli bir despot devlet yöneticisi tarafından bir toplumun en doğal özgürlükleri yok edilirse ve buna karşı devrin yargısı da aciz ve elikolu bağlı ise buna karşı yapılacak iş demokratik isyanla tıpkı Mısır’da olduğu gibi onu devirip hakettiği sıçan deliğine sokmaktan ibarettir.

 

Ki, Fransız ihtilali ‘‘Haklar Bildirgesi”n de halkın özgürlükleri ortadan kalktığı zaman yurttaşların buna isyan etmesi bir hak olarak kabul edilmiştir.

 

Koskoca millete rağmen herhangi bir ülkede tüm bunlar yapılıyorsa o ülkenin halkının önemli bir kısmı henüz yurttaşlık bilincine ermemiş sürüdür.

 

İşte böyle deli gaddar bir diktatörde bu sürüden cesaret alarak isterse asıyor, isterse kesiyor, isterse yurttaşların bütün özgürlüklerini ortadan kaldırabiliyor.

 

Şunu da bir ek olarak belirteyim ki böyle bir üst yöneticide akıl sağlığı ile ilgili çok derin belirtiler görüldüğü için o devletin bu konudaki ilgili kurumunun raporla belgelendirmek üzere hastaneye sevketmesi gerektiği çok açıktır.

 

Kısaca 21.Yüzyılda demokratik bir devlette astığım astık,kestiğim kestik bir devlet başkanı veya başbakanın varlığı çok trajikomik durumdur.

 

Böyle toplumsal-patalojik bir hastalığı ancak bir milletin demokratik isyanı iyileştirebilir.

 

YURTSEVERLER BEDELİ BAŞTAN ÖDER VATAN HAİNLERİ İSE EN SONUNDA

 

Tüm vatan hainleri kendilerine hain denmesinden hiç hoşlanmazlar ve bunu telaffuz edenlerden hesap soracaklarını söyler, bedelini ödeyecekler diye tehditler savurur ki artık bu durumdaki bir diktatör hükümranlığının sonuna gelmiştir.

 

Kısaca hemen vatan hainliğinin neler olduğunu anımsatalım.

 

Vatanını bölen veya uyguladığı icraatlarla bölme noktasına getiren herkes, her yönetici azılı bir haindir.

 

Terörü durdurma bahanesi ile terör örgütü ve onların liderleriyle devleti görüştüren her yönetici azgın haindir.

 

Devletin, milletin, fakir fukaranın malını hamutu ile götüren ve bu nedenle yani parasızlık yüzünden kötü yollara düşen mazlumların ahını alan her şerefsiz hırsız en kallavisinden hatta daha kestirme söylersek sıfır km. bir vatan millet hainidir.

 

Yurttaşların özgürlüklerini kendi çıkarları için ve cürümlerini örtmek için ortadan kaldıran her alçak diktatör yüzde yüz katıksız bir vatan hainidir.

 

Kişisel çıkarlarını emperyalistlerin çıkarlarıyla birleştiren her satılmış yönetici iğrenç bir vatan hainidir.

 

Vs.vs.

 

Böyle vatan hainleri işin başında kendilerine karşı çıkan yurtseverlere bedel ödetirler, kodeslere tıkarlar ama işin sonunda en ağır bedeli kendileri ödeyerek tıpkı Irak’ın diktatörü Saddam gibi bir sıçan deliğinde yakalanarak onun akıbetine uğrarlar.

 

İşte bu nedenle vatan hainleri kendilerinin hainliğini anımsatan herkesi tehdit ederek ‘’bedelini ödeyecek’’ der.

 

Hayır, tarih sosyolojisi şunu notları arasına kaydetmiştir ki en son bedeli muhakkak hainler öder.

 

Beyinsiz hain diktatörler en yakın tarihteki olaylardan da mı ibret almazlar?

 

 

Yukarıda yazdığım ”AZGIN DELİ BİR DİKTATÖR KOSKOCA BİR MİLLETİ GÜDEMEZ” adlı makaleyi yaklaşık olarak dokuz ay önce 22 Mart 2014 tarihinde yazmış, çok önemli gerçeklere değinmiştim.

 

Bugün geldiğimiz nokta itibari ile çok daha vahim durumların olduğu gerçeği bütün çıplaklığı ile ortada dururken, bu makaleyi eski ve yeni okurlarımla tekrar paylaşma ve kamuoyunu uyarma gereğini duydum.

 

Doğanın bir gereğidir ki, diktatörler insanlık alemine dahil her ırk ve milletten çıkmaktadır.

 

Ve, işin en acı gerçeği de diktatörlerinin istisnasız tümünün psikiyatrik vaka, yani amiyane tabirle birer deli oldukları kesindir.

 

Diktatörler hususunda diğer bir acı gerçek ise esaret altına aldıkları ülke halkının çoğu onları aklı başında normal insan saymalarıdır ki, işin en acı ve kahredici yönü de budur.

 

Diktatörlerle ilgili bir diğer acı gerçek ise yine aşırı baskıu ile yönettiği halk tarafından, onların son derece cesur ve yiğit oldukları konusundaki algılarıdır.

 

Halbuki diktatörler yine bir psikiyatrik vaka olarak hastalık derecesinde korkaktırlar.

 

Paranoyak rahatsızlıkları ve icraatları da bu korkaklık hastalıklarından kaynaklanmaktadır.

 

Diktatörler kudurmuş kuduz köpekler gibidir; beyinlerindeki aşırı kuduz virüsünden dolayı, delirmiş vaziyette sonları yaklaştığı için her tarafa sık sık saldırırlar.

 

Diktatörlerin emirlerindeki polis güçleri ile her saldırışlarının en temel nedeni paranoyak korkaklık hastalığıdır.

 

Diktarörlerin dayanılmaz baskısından toplum sindikçe, bu akıl ve ruh hastaları despotik icraatlarını her geçen gün katmerli olarak artırırlar.

 

Tarih bize şu altın gerçeği öğretmiştir ki, diktatörlerden kurtulmanın tek çaresi, onların yiğitçe görünen baskılarının altında birer korkaklık hastası olduğu gerçeğinden hareketle, demokratik hakları elde etmek üzere demokratik hukuksal çerçevede sokak eylemlerine dökülerek onları yönetimden alaşağı etmekten geçer.

 

Bunun dışında azgın deli psikiyatrik paranoyak korkak diktatörlerle başa çıkmanın bir yolunu insanlık henüz bulamadı.

 

 

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!