AYM risk aldı

AYM risk aldı
12 Ocak 2018 17:30

Anayasa Mahkemesi dün halen hapiste yatan gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay için hak ihlali kararı verdi.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Haberi okuyunca sevindim ve aklımdan şu geçti…

 
Hükümet, bu davalar AİHM’e gittiğinde Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında hak ihlali kararı vereceğini biliyor, hem de epey yattılar, bırakalım demiş olabilir…

 
Yani ben AYM’nin hükümetin arzusu hilafına bir karar vermiş olduğunu düşünmedim dün.

 
Ancak bu sabah Bekir Bozdağ’ın zehir zemberek açıklamasını okuyunca anlaşıldı ki, Anayasa Mahkemesi bu kararı hükümetten bağımsız olarak ve kendi kararı olarak vermiş.

 
Bekir Bozdağ, ki, kendisi evrensel kalitede yüksek prestijli bir hukukçudur, adalet adamıdır, hö hö, diyor ki bugün yaptığı açıklamada…

 
“Bireysel başvuruları karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların kurallarıyla bağlıdır; anayasa ve yasaların belirlediği sınırları aşamaz; ilk derece veya istinaf ya da temyiz mahkemesi gibi hareket edemez; hiçbir kurala bağlı değilmiş gibi karar veremez.Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir.Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez.”

 
Bekir Bozdağ diyor ki yani, Anayasa Mahkemesi davaların içeriğine, konusuna giremez, görüş bildiremez.

 
Bekir Bey siz hangi dünyada yaşıyorsunuz?

 
Anayasa mahkemesi noter mi, düdük mü yoksa alt mahkeme kadar beyni olmayan bir evkaf memurluğu mu?

 
Anayasa mahkemeleri demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde, tüm hukuk devletlerinde o ülkenin en üst düzeydeki hukuk kurumudur.

 
Ki, tüm AB ülkelerinde anayasa mahkemeleri hem bu tür bireysel hak ihlali davalarında hem de diğer tür davalarda tamamen içeriğie girer, dosyayı hukuki olarak inceler ve bir hüküm verir.

 
Bu hüküm bağlayıcıdır.

 
Bağlayıcı olmazsa zaten anarşi olur, hukuk düzeni sağlanamaz. Her mahkeme kendi kararında ısrar eder ve ortada bir karar ve buna bağlı uygulama olmaz.

 
Siz bu işten hiç anlamıyorsunuz belli, o halde hükümetiniz sizi staja yollasa.

 
Ben size bir iki renome üniversite yazayım…

 
Sorbonne, Berlin Humboldt, Viyana, Oxford, Atatürk’ün kurduğu Ankara Hukuk, İstanbul Hukuk vs.

 
Düşünsenize, davaların içeriğine girmeyen bir anayasa mahkemesi olur mu?

 
Davaların içeriğine girmeyen olsa olsa noter olur, düdük olur, size memur olur.

 
Hiç, davaların içeriğine giremeyen bir kurum bir ülkenin en üst hukuk mercii olur mu?

 
Havuz problemi kadar bile zor değil bu.

 
Düşünün.

 
Sadece bir düşünmeye çalışın.

 
Bu arada, AYM hükümetin arzusu hilafına bu kararı almakla risk aldı, bakalım şimdi AYM’nin bu kararı veren heyetinin başını yemek için hangi adımlar gelecek.

 
Peki, AYM böyle bir riski nasıl alabildi?

 
Muhtemelen şöyle olmuştur, dosyayı görünce ne kadar büyük bir haksızlık olduğunu alenen görmüşlerdir ve hak ihlali kararı vermezlerse hukuka nasıl aykırı olacaklarını düşünüp, dayanamayıp, hak ihlali demişlerdir.

 
Belki de AYM içinde göremediğimiz, dışardan belli olmayan bir hukuk devinimi vardır.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan