‘AUAP 2038′ bahane.. ‘Yönetmelik’ kirliliği vesile!

‘AUAP 2038′ bahane.. ‘Yönetmelik’ kirliliği vesile!
25 Temmuz 2015 08:31

Ankara Ulaşım Ana Planı 2038 projesi; Gazi üniversitesi Rektörünün bizzat atadığı ve görevlendirdiği bir ekiple çalışmalarını yürütüyor. “Mekansal plan yönetmeliği 2038” ise vesilesi….

 

 

H&H RÖPORTAJ

 

 

Bu hafta konuğumuz Şehir ve Bölge plancısı Akademisyen Tahir ÇALGÜNER ile Gökçek’in ulaşım öngörüleri ve “büyük (bütüncü) resim” hakkında konuştuk.

 

 

Gökce Barutcu- Tahir hocam, öncelikle bu “AUAP 2038” projesi ve yapan ekip hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

Tahir Çalgüner - Çoğu teknisyen, mühendis kökenli kişiler. Ekip içinde şehir plancısı yok denecek kadar az. Olanlarda fiziki planlama geleneğinden gelmiyor. Hatta bu ekipten birinin geçmişte yargıya intikal ettiği bir konu da, istenmesine rağmen adamcağız “şehir plancısı lisans diplomasını” gösterememişti ve bu kişi halen daha oda üyesi. Aslında bu açıdan bakıldığında ilgili çalışmaya, tam bir üniversite projesi yada akademik-mesleki bir proje olarak bakılması zor.

 

 

G.B -Siz bu projeyi yaklaşık 2.5 yıldır eleştiren bir kişisiniz. Size bu noktada bir baskı geldi mi?

T.Ç- Dolaylı olarak, üstten baskı yedim. Ancak baskıya da boyun eğmedim. Hakkımda cadı avı başlatıldı. İtibarsızlaştırma, algı operasyonları vs. vs.. Bazı kişiler boyun eğer. Bazı kişiler dik duruşludur. Bildiğini söyler. Mesele şu; Akademide bu ikinci grup kişilerin sayısı maalesef çok azaldı.

 

 

G.B - Bazı akademisyenlerin ikna yolu veya çeşitli olumlu-olumsuz yönlendirmelerle yada uyarıcılarla imzaları alınabilir mi?

T.Ç- Kesinlikle. Bu vesile ile ilginç ve yaşanmış bir örneği hatırladım. Bazen şöyle durumlarda olabiliyor. Birgün öğretim üyesi kızcağızın biriyle konuşuyoruz. Hakim bir imar davasında buna 4 soru sormuş bilirkişi olarak sadece bu 4 soruyu cevaplayacaksın demiş… bizimkisi de bunu yapmış.Öncelikli olarak “bilirkişiler” dava dosyasını tümden inceler ve raporunu yazar…ne hakim bilirkişiye bağlıdır ne de bilirkişi hakimin öngörüsüyle….zaten sonuçta kararı hakim verir. Neyse bu kişiye kızdım. Bir daha böyle birşey yapmayacağına dair bana söz verdi. Artık gerisini bilemiyorum.Türk akademyasında başı kumda gömülü “düz öğretim elemanlığından”, eli taşın altında olan toplumcu “tam akademisyenliğe” ruhsal-zihinsel düzlemde geçiş yapamamış kişilerin sayısı çok fazladır. Aslında bu kişiler sistem kurbanı…!! Özgür değiller. İçlerinde arkadaşlarım da var. Bu konu hassas bir konu. Kimseyi de kırmak ve bilinç altlarında travmatik bir olaya da neden olmak istemem.

 

 

G.B - Tahir hocam sizin bu tür öğretim elemanları ile aranız nasıl?

T.Ç- Açık konuşmam gerekirse; beni içten içe kıskanırlar. Aslında birbirleri ile de araları iyi değildir. Bir pundunu bulsalar birbirlerinin de gözünü oyarlar. Sıkıntılı kişiler…Öğrenci, tez danışmanı olmasını istemedi ve kendisini kibarca refuse ettiği için bunu onur meselesi yapıp rahatsız olandan tutunda , internet sitesindeki basit bir haberi bile okuyup anlayamayacak kadar bilge ve bunu anlatmaktan aciz köroğlu körlere kadar geniş bir yelpazede dağılım gösteriyorlar.Sonrada burunları mahkemeden kalkmıyor tabii.Benim için önemli olan öğrenciler… bir öğrencime örnek olabilirsem ve her sene bir kişiyi sadece bir kişiyi “şehir plancısı meslek savaşçısı” olarak yetiştirebilirsek her şeyin ötesinde bir mutluluk. Zaman zaman öğrenciler arıyor. Hocam sizle gurur duyuyoruz diyorlar. İnanın gözlerim yaşarıyor…

 

 

gökçek gazi

G.B - Gökçek’in üniversitelerle arası nasıl ?

T.Ç- Gökçek son derece kurnaz ve pragmatist bir kişidir. Üniversite camialarına nereden girilir nereden çıkılır iyi bilir. Örneğin ODTÜ Rektörü ile arasında anlaşmazlık var gibi görünse de aslında iki iyi ortaktır.

 

G.B - ODTÜ yol(ları) konusunda; ODTÜ akademik camiasının duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

T.Ç- Tam anlamıyla “F”lemiştir. Çok üzücü bir durum. Özellikle planlama konularında mangalda kül bırakmayan ODTÜ şehir planlama hocaları kendi okullarının ön bahçesine bile sahip çıkamadılar. Şimdi kalkarlarda , AUAP 2038 üst plan vesilesi ile Gazi üniversitesi hocalarını eleştirip topu Gazı’ye de atabilirler. Bu tam anlamıyla kendileri için çifte standartlı bir yaklaşım olur.O zaman ODTÜ camiasına da söyleyecek çok şeyimiz olur. Açtırırlar kutuyu söylettiriverir kötüyü.! Umarım ileride ODTÜ yolu mücadelesinde yapamadıkları şeylerin faturasını GAZİ’den fazlasıyla çıkarmaya kalkmazlar. ODTÜ yolları konusunda üstüne düşeni hakkıyla yapmayan bir tarafta Şehir plancıları odası mevcut yönetimidir.

 

uclu foto

http://www.kolektifler.net/2015/03/gokcekin-odtu-takintisi-suruyor-ucuncu-yol-projesi

 

G.B- Mekansal plan yönetmeliği de nereden çıktı?
T.Ç - Mekansal plan yönetmeliğinin ruhu “planlama” disiplininden uzaktır.Maalesef bu Gökçek yönetmeliğinin doğuşu AUAP 2038 projesi ile başlar.Ve maaalesef bu yönetmeliğin içine gömülem anti-teknik ve anti-hukuki yapılanmada akademisyenlerinde katkısı olmuştur.Thedor Wador’un deyişiyle “bilim itaatsiz olana ihtiyaç duyar” da denebilir tabi…gerisi bürokrasidir.

 

G.B: Nasıl yani? biraz açar mısınız?

T.Ç: “Ulaşım planlarının mevzuatı yoktur. Biz bir yeni yönetmelik çıkardık” demek zaten akla ziyan sektörel bir görüştür.Önce “ulaşım planı” sonra nazım kent planı diye bir yaklaşım olamaz.
Öncelikle Ulaşım planlaması diye tek bir plan türü yoktur. BİR PLAN VARSA O DA; “KENT PLANIDIR”. Ulaşım konusu zaten bunun içinde bir kompartımandır. Maalesef ulaşım ile arazi kullanım planını birbirinden bilinçli olarak ayırıp, imar mevzuaatını ulaşıma yani “asfalt yol imarı” düzlemine indirgemeye yönelik bir köylü kurnazlığı var. Bu köylü kurnazlığı, akademik pragmatizm ile birleşmesi sonucu “Mekansal Plan Yönetmeliği” ortaya çıktı. Bu yönetmeliğin ilham kaynağı ve babası aslında kod adı “AUAP 2038” olan proje “proje” dir. Çalışmanın sadece resmi adında “Plan” kelimesi geçiyor.Ama kendisinde “plan” yok. Yani hem var hem yok.

 

Bu konuda yönetmeliğin içine büyük bir ustalıkla gömülen kurnazlıkları daha önce açıklamıştım. Meraklısı bu linten takip edebilir. http://www.gazeteankara.net/auap-2038-calismasina-ismarlama-yonetmelik/

 

Örneğin Yönetmelikte geçen bir madde de aynen şu demektedir; Bir plan mahkeme yolu ile iptal edilirse yeni öneri plan için tekrardan “analiz çalışmaları” yapılmaz hükmü ; planlama çalışması ile analiz çalışmalarının bütünlüğü altın kuralına terstir.Örneğin AUAP 2038 strateji planının tamamının iptali istemiyle açılacak bir davada zaten çalışmanın analiz ve analitik etüd dökümanlarını da içerecektir.AUAP 2038 almanak çalışmasının analiz kitapcıkları ile yapısal üst ölçekli bir nazım plana gidilemeyeceği aşikarken; bu maddenin yönetmeliğe özellikle bu özel durumda düşünülerek geçirildiği konusuna vurgu yapmak isterim. Manidar.Hem de çok manidar.

 

Öte yandan yönetmelikte geçen “stratejiik” “tematik” ,”şematik” ve grafik gibi bazı tanımların gizil amacı; kentlerin üst ölçekle makro planlamasını; nazım imar planı ölçeğinden çıkartarak kentleri işlerine geldiği gibi ölçeği belirsiz parçacık krokilere indirgeyerek sonrasında içini “revizyon” ya da “ilave planlar” ile doldurmak amacını güttüğü gibi kendisini bilimden hukuktan azade saymaya çalışan sapkın bir dünya görüşünün mekansal izdüşümlerini de içinde barındıracak kadar tehlikeli bir “kelime oyunu” yaklaşımıdır.

 

Sonuç olarak büyük resim; Plansızlığı “sözde plana” ve uyduruk analizlere uydurma işidir. Bu durum bütüncü planlama ilkesi ve idari yargı içtihatları açısından kabül edilemez.İdari yargımız bu tuzağa düşmeyecektir.

 

G.B- Şehir plancıları odası mevcut yönetiminin bu konulardaki tutumunu ve söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

T.Ç-  ŞPO , çalışmada bir oda üyesini görevlendirmiş, bu projenin önemli bir paydaşıdır. Genel geçer konularda ve söylemlerinde bir sorun yok. Örneğin Mekansal plan yönetmeliğini mahkemeye götürdüler. Gerekçelerine aynen katılıyorum. Güzel bir dilekçe olmuş. Ancak “nokta” konularda tutumunda; özele ve özneye göre değişik ve ikircikli bir uygulama ve politika içine girebiliyorlar. Siz, örneğin AUAP 2038 Çalışmasının analizleri ellerinde olduğu halde kendilerinden bir eleştiri duydunuz mu? Beni de kendilerini eleştirdiğimden dolayı “onur kuruluna” vermişler. Eğer oda üyeliğinden atılırsam mahkemeye vereceğim. Mahkemesi sonuçlana kadar umarım; AUAP 2038 davasına müdahil olmamı engelleyecek hukuki ve fiiili bir durum oluşmaz. Avukatlarım durumu inceliyiyorlar. AUAP 2038 Davası’nın Türkiye’ de açılan imar davaları içinde özel bir önemi olacak. Bu davayı onun için önemsiyorum.Bu sadece Melih Gökçek işi değil. Çalışmanın bütünlüğü açısından plana temel teşkil edecek analiz çalışmlarını da Gökçek yapmadı ki. Akademinin de kendisiyle yüzleşmesi ve bir özeleştiri yapmasını gerektirecek “arınma” sonuçları doğurması açısından da önemli.Biz plancılar olarak herhangi bir planı eleştirirken klavuzumuz analizlerdir. Onun dışındaki herşey hikayedir. Bir Üniversitenin ontolojik duruşuna ve fıtratına da yakışmaz.

 

G.B -Son olarak Belediye meclisinde Gökçek’e bir konuşma yap deseler…O’na nasıl seslenir ve neler önerirdiniz.Son sözü size bırakıyoruz.Bir özet değerlendirme yapar mısınız?

T.Ç- Tabii neden olmasın. Deneyelim bakalım…

 

Gökçek’ e Ankara’nın “ulaşımı” ile ilgili ” ana” sorular.. Kente; “yap boz” – lego düzeneği olarak bakan Sayın Başkan, “proje” kavramı ile “planlama” arasındaki ilişkiyi ve farkı algılayamamaktadır.

 

Şöyleki; Gazi üniversitesine sipariş ettiği “AUAP 2038” adındaki çalışmadan şimdiye kadar hiç bahsetmemiştir. Hemen her konuda konuşan Gökçek bu konuda neden bir sessizlik hali içindedir. Çekindiği bir şey mi vardır? Uzman değerlendirmeleri bu çalışmayı; “ANKARA ULAŞTIRMA ANA PROJELERİ TOPLAMI” olarak görüyorlar. Yani , bu çalışma bir “üst ölçek mekansal planlama” faaliyeti değildir.. Gökçek’in legolarının toplamı olan bir yığından bir kule inşaa etmeye çalışmak gibi bir şeydir.

 

Dolayısıyla bu çalışmadan ve sipariş analiz kitaplarından 2038 yılı kent bütünü ve vizyonuna temelli, sözde “strateji planı” kisvesi altında bir “Çevre düzeni Nazım imar planı” çıkmayacağı gibi bir fiziki “ulaşım” ana planı da çıkmaz. Bunu neye dayanarak söylüyoruz. Üniversiteye yaptırdığın yetersiz çalışmanın analiz kitapçıklarına göre bu böyle. Mekansal plan yönetmeliğine göre; “bir plan iptal edilirse analiz çalışmaları tekrar yaptırılmaz” hükmü de bu endişemizi güçlendiriyor.

 

Ancak bir plana açılacak dava da analiz çalışmalarını da kapsadığını unutuyorsun. Her planın farklı bir “analiz” ve yöntem çalışması gerektirdiğini gözardı ettiğiniz gibi. 1/25.000 ölçekli nazım imar planları neden “çevre düzeni plan” kategorisinden çıkartıldı? Kenti bundan sonra yamalı (ilave) nazım planlar ile düzenlemek amacınız olabilir mi?

 

TRAFİK (ulaştırma) ile ULAŞIM (transportation) arasındaki farkı algılayamamış sayın başkan; Bir ulaştırma aracı olan Teleferiği de bir ULAŞIM aracı imiş gibi literatüre sokmuş…hatta projelerinin içine kadar girmiştir. ANKARA 2023 “Revizyon” nazım imar planının tekrardan “REVİZYONU”olmaktan öte gitmeyecek bu uğraş adeta mevcut plana yamalı ve badanalı bir versiyonundan başka bir şey değildir? Peki hedef yılı olan 2038 tarihi (neden 2035 neden 2040 değil?!)

 

Aradaki 15 senede ne olacak ??

 

Yaptırdığın AUAP 2038 Çalışmasının, üzerine oturacağı o yıla ait bir Kentsel yapısal plan öngürün var mı? Yoksa o da mı “revizyon”!!! Ortada olamayan bir kent planına göre mi ulaşım şeması yapılıyor? Öncelikli olarak Ankara Kent bütününün 25 senelik makraform planlaması demek dört başı mağmur ulaşım planı ile entegre, Yeni bir Kent nazım plan çalışması demektir.

 

Revizyon çalışması ile geçiştirilemez. Projeksiyon yılına endeksli gelecekteki arazi kullanım planından bağımsız geliştirilen bir ulaşım şeması; “ulaşımsız planlama” ve “plansız ulaşımı” da beraberinde getirir.

 

Gazi Üniversitesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi için hazırladığı ve Ankara’nın 2038 yılına kadar uzanan dönemdeki ulaşımını planlayan projeyle Ocak 2015’te Başbakanlık tarafından onaylanan Ankara Kalkınma Ajansı eşgüdümünde hazırlanan 2014-2023 Ankara İli Bölge Planlaması Üst Ölçekli Strateji Çalışması’nın eşgüdümü nasıl sağlandı? Ankara Ulaşım Ana Planı (AUAP), bu üst ölçekli strateji çalışmasıyla çelişecek unsurlar taşıyor mu? İki ayrı çalışma arasında eşgüdüm sağlanmamışsa AUAP gerek hukuki, gerekse teknik açıdan geçerli olabilir mi? Üst ölcek-alt ölcek plan kademelerinin birlikteliği ve uyumu ilkesi; hukukilik ve yerindelik açıdan yerine getirilmiş midir?

 

Başkan Gökçek’in bir sır gibi sakladığı konulardan biri de; Eymir Gölü ve ODTÜ 2. YOL konusu. Bu ikisi arasında bir ilişki bir bağ var mıdır? Tünel yol olacak dediğin ve kampüsü zaten kadastral anlamda da ikiye bölecek bu yolun maliyetini nereden karşılayacaksınız? D.O.P payı üzerinden ODTÜ’den tırtıkladığınız alandan mı? Yoksa o yolun yapımını da mı ulaştırma bakanlığına devredeceksiniz?Eymir Gölü, Anayasa mahkemesi kararına göre; Devlete yani hazineye aittir. Dolayısıyla bu genel kararda da görüleceği üzere bu alan mülkiyeti olmadığı için mülkiyetin devri de söz konusu değildir. Hiçbir kamu kuruluşuna Belediyeye de dahil “mülkiyet” devri yapılamaz. Anayasa Mahkemesi’nin, bunların mülkiyet konusu olamayacağını da hükme bağlamıştır …

 

Aslında “mülkiyet düzenine bağlı bulunmayan bir nesnede mülkiyetin devri de öncelikle söz konusu olamaz” şeklinde kararı var. 5. 01.2006 tarih E: 2005 /98 Eymir Gölü’nü, kanal ve sonrasında bir “boğaz” ile sonuçlanacak proje de Gölün Ekolojisini bozacak nitelikte ve bir su oyunundan başka bir şey de değildir.

 

Siz Eymir’ de ışıklı su oyunları ve havuzlar yapacağınıza, Eymir gölünden su çekilen istasyonları kapatın. Gölün su seviyesi düşmesin, kirlilikte yaşanmasın.”Adilyenin önünü “ulaştırma meydanı” yapacağım, Ahlatlıbel ile Keçiören’i birleştirecek tek parça 11 km’lik tünel yapacağım. Necatibey caddesinin altına otopark yapacağım…Ankara’nın dört bir tarafına otogar önerisi…bilimum parçaçı yaklaşımlar!

 

Sayın Başkan bu saydıklarınız yoksa AUAP 2038 sinsi projenizin bir parçası mı? Hadi bu planı açıklayın da görelim. Bekliyoruz. Takipteyiz.!!

 

Öyle tek tek olmaz hepsine birden bütünün içinde bakalım. Önce büyük resmi görelim. Projelerinizin “toplamı”... bakalım “BÜTÜNCÜ” planlama ilkeleri ve verileri ile teknik ve bilimsel açıdan uyuşuyor mu?

 

Avrupa ülkelerinde Hafif raylı ve yeraltı treni ile enetegre geliştirilen “monoray” yani hava ray sistemleri artık ülkemiz metropol kentlerininde gündemine gelmeli ve çağdaş ulaşım türü olarak yerini almalıdır.Metro ve hafif raylı sistemlerimizde çok vagonlu çok katlı bir sistem ile inşaa edilmeli ve yolcu kapasitesini karşılamalıdır.

 

Özellikle Çayyolu metrosu bu haliyle KAPASİTENİN % 7 ‘sini karşıladığı gibi, eskiden Gençlik Parkı çevresinde çalışan 1960’lı yılların “Mehmetçik” isimli minyatür gezinti trenini andırmaktadır.Umarım önümüzdeki aylarda gündeme getireceğiniz “AUAP 2038″ çalışmasının akibeti de; “Kent kapılarınızın” kaderi gibi, mahkeme kapılarında kent paspaslarına dönüşmez diyor hepinize saygılarımı sunuyorum.

 

G.B:Teşekkürler….İçten ve samimi bir söyleşi oldu.