Atatürk’te birleştik. Siz nerelerdesiniz?

Atatürk’te birleştik. Siz nerelerdesiniz?
11 Kasım 2012 23:00

10 Kasım 2012’de T.C’nin Başbakanı Erdoğan, Altın Sultan’ın ülkesi Brunei’ye gitmiş. Brune’i bize 9000 km uzaklıkta. Güneydoğu Asya’da Okyanus’ta Borneo Adası’nda küçücük bir sultanlık. Petrol denizinin üzerinde yüzen bir gemi gibi. Sultanları Hasan El- Bulkiye Muiziddin Va’dullah, 5000 otomobili ile Guinness Rekorlar Kitabına girmiş.

Av.Cemil CAN H&H YORUM

Uçağı altından kaplama, bizim hava sahasında arızalanıp düşsün diye, duacıymış bütün ülkeler!.. Erdoğan, 10 Kasım’dan bir gün önce, Sultan’ın kulağına eğilip, kendini ülkesinde davet ettirmiş. Türkiye tarihinde bu bir ilkmiş!..  Gazetecinin biri Brunei’de Başbakan’a:”Sultan mı davet etti sizi?” diye sormuş. Başbakan boşta bulunup yanıt vermiş: ”Yok. Kendisini görünce ne zaman döneceğini sordum. Cuma deyince, aynı gün geleyim mi dedim. Bir gün kalıp dönüyoruz” demiş…
 
Bu sene, 10 Kasım için Erdoğan’ı Brunei Sultanı kurtarmış. Bakalım bundan sonra kim kurtaracak onu. Zira bundan böyle Türkiye’de her gün 10 Kasım’dır! İleride bir gün kaçacağı ülke zaten bir Sultanlık olacak. Oraya kadar hazır gitmişken,  geriye dönmese kendisi için daha iyi olacak!.. Erdoğan, Anıtkabir’e doğru koşan milyonlardan acaba neden kaçmış? Ne yazık ki, o milyonların arasında Kılıçdaroğlu ile Bahçeli de yoktu!.. Hadi diyelim ki, Erdoğan Atatürk’ü sevmiyordu, peki ötekilerin Atatürk’le derdi nedir?.. Resmi töreni zor bitirip, ikisi de bir yerlere sıvışmışlar!.. Bahçeli’ye son kurultayda rakip çıkartan ülkücülerin önemli bir kısmı oradaydı. Onlar için “fitneci” (1) diyen Bahçeli, sanırım tepkilerden çekinmiş olmalı!.. Halkın partisinin genel başkanı Kılıçdaroğlu ise, halkın arasına girmemekte son derece kararlıdır!..  Atatürk’ün koltuğunda oturan biri, onu anma toplantısına güya toplantı yasaklanırsa, gelecekmiş! Geçiniz efendim, geçiniz!..  Son devirdiğin çamdan sonra, Atatürkçülerin arasında dolaşmanız biraz cesaret ister!..
 
Hazır söz kendiliğinden buraya kadar gelmişken, o konuda da bir kaç söz söyleyelim. Kılıçdaroğlu, geçen Salı günü yapılan grup toplantısında söylediği sözlerden, bugün utanıyorsa çok iyi bir yoldadır. Ama öyle değil de, ulusalcıları “geri zekalı” ve “kafasız” bulan (2) Hüseyin Aygün ile aynı görüşteyse ve bu nedenle aramıza katılmadıysa o zaman başka!.. Hüseyin Aygün’ün, CHP çizgisiyle uyuşmayan bütün söylemlerinin arkasında durmakla, böyle bir kanının oluşmasına Kılıçdaroğlu sebebiyet vermiştir!.. “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?” diye sorduktan sonra, kendini “horoz” yerine koyarak, o sinkaflı (3) kelimenin yerine “söyler geçerim” demesi ile içine düşülen bu durum kurtarılamaz. Kaldırım seviyesinin bile altına düşüldüğünü herkes kabul ediyor!..   
 
Hey! Siz grup toplantılarının değişmez elemanları; siz kadrolu Kılıçdaroğlu alkışlayıcıları, genel başkanlık yalakaları!.. Size de yazıklar olsun! Çıkartıp atın, cebinizdeki o CHP kimlik kartlarını. Bu bayağı sözleri bile çılgınlar gibi alkışladınız, utanmaz herifler!..  
 
Beyler! CHP’nin Genel Başkanı, bütün CHP’lileri temsil ediyor. Dolayısıyla ağzından çıkan sözler,  bizler adına söylenmiştir.  Aynı şekilde siyasi rakiplerimizin Genel Başkan’ımıza söylediği sözleri de doğrudan üzerimize alırız. Bu çerçevede; Başbakan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu “Bahtsız Bedevi”ye benzetmesi, hepimize söylenmiş bir küfürdür. Dolayısıyla “Bahtsız Bedevi”  kıssasındaki sövmeden (3) herkes hissesine düşen kadar almıştır!.. Bu nedenle bize yakışan, Erdoğan ile aynı düzeye inip, küfür etmek olamaz. Genel Başkan’ımızın,  Başbakan’ı bu sözlerinden ötürü halka şikayet etmesi ve ona oy veren seçmenlere bir soru sorması çok daha etkili bir yanıttır. Örneğin; “Ey AKP’ye oy veren yurttaşlarım! Siz bu Recep’e bize küfür edip sövsün diye mi, yoksa ülkeyi iyi yönetip, refah düzeyimizi yükseltsin ve insanca yaşayabilmemiz için bize önderlik etsin diye mi oy verdiniz?” diyebilirdi!.. Böyle yapmak yerine, ondan bir farkı olmadığını ve dağarcığının boş olduğunu göstermesi, Erdoğan’a siyasi alternatif olmadığını da ortaya koymaktadır. Biz de doğal olarak genel başkanın, partimizin “tam bağımsızlıkçı” ve “antiemperyalist” ana çizgisini içselleştiremediği için CHP  genel başkanlığına yakışmadığını söylemek zorunda kalıyoruz. Kılıçdaroğlu, kendi sözleri ile Erdoğan’dan daha terbiyeli olamayacağını kanıtlamıştır… Dolayısıyla  bizi temsil etme niteliğini de kaybetmiştir… Ayrıca iktidar olmak için bir alternatif olmadığını da gösteriyor. Yakınındaki bir kaç yalakanın duygularını tatmin etmekten başka hiç bir işe yaramayan o sözleri, asla CHP’nin söylemi olamaz!.. Halka küfür ederek, iyice batağa saplanan siyasi rakibine, aynı perdeden cevap verip, onu kurtarmak fahiş ve affedilmez bir siyasi hatadır?..
 
Aşağıya dipnota koyduğum bağlantılardan, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin orijinal hallerini bulup okuyabilirsiniz. Onların seviyesizliği yüzünden çoluk çocuğumuzun yüzüne bakmaya ve CHP’liyim demeye utanır olduk!.. Kılıçdaroğlu’nun Ata’yı anma etkinliğine katılmama nedeni devirdiği bu son çam ise, o zaman gelmeyişini özür dileme olarak kabul edebiliriz. Zaten “özür dilemek” onun ilk defa yaptığı bir şey değildir! Bunun ötesinde, halkın arasına girmeyişini hiç bir sebeple mazur gösteremez!..  
 
Ey CHP’lilerin oylarını alarak Meclise gelen CHP milletvekilleri! Şimdi söyleyin bakalım “Bu Cennet, bu Cehennem vatanı” düşman işgalinden kurtaran, Cumhuriyeti kurarak, bizi padişahın kulu olmaktan çıkartan, her şeyimizi borçlu olduğumuz, her zaman minnet ve şükran duyduğumuz, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün formüle edip, Anayasamıza yerleştirdiği “Büyük Türk Milleti” sözünün neresi sizleri rahatsız ediyor?..
 
Anayasa’daki milletvekili yemininden bu sözlerin çıkartılması önerisini yapmak, Y-CHP’ye mi düşmüştür?..  Bu iş bölümünü kimlerle nerede yaptınız, bize de anlatın bakalım! Emperyalistlerin ulus devleti parçalama planına hizmet eden bu girişiminizi, önce size oy verip Meclis’e gönderen bizlere açıklamak zorundasınız. Bu sözlerin Anayasa’dan kalkması ile 74 milyon vatandaşa ne sağlayacaktır acaba? Yoksa siz de emperyalistlerin CHP içindeki adamları mısınız? Bu güzelim ülkenin parçalanmasında rol mü aldınız? Atatürk’ün koltuğunda oturup, onun CHP’sini, tek eserim dediği Cumhuriyet’in yıkılmasında bir silah olarak kullanabileceğinizi mi sandınız? Bu parti bizimdir, çünkü biz halkız ve yeniden doğarız ölümlerde!.. Bizi şimdilik kapının dışında tutabilirsiniz. Sizlerin, CHP ve Atatürk İlkeleri ile doku uyuşmazlığınız var. Parti içindeki “yabancı unsur” gibisiniz!.. Er ya da  geç bu partiden gideceksiniz!..  Zira, Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi “Bu başbakandan  ülkeye yarar gelmez…” Aynı şekilde kendisi de  hiç bir şekilde CHP’yi büyütüp iktidara getiremez!..
Av. Cemil Can
 
 
DİPNOTLAR:
(1)http://yenisafak.com.tr/politika-haber/bahceli-fitne-amacina-ulasamamistir-04.11.2012-420865
(2)Tunceli devşirme Milletvekili Hüseyin Aygün’ün parti içindeki “ulusalcı”lara yönelik, “Bunlar kafatasçı, partinin bunlardan kurtulması lazım” sözüne açıklık getirmesinin istenmesi üzerine, bu “sert çocuk (!) terbiye sınırlarını zorlayan bir üslupla “Siz geri zekalısınız, kafa yok ki bunları anlayamazsınız” şeklinde cevap vermesi, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’a kafa sallayıp dışarıda görüşürüz demesi, diğer bir sert çocuk Sezgin Tanrıkulu’nun Hüseyin Aygün’ün tutumunu eleştiren Şevki Kulkuloğlu’na “terbiyesiz” deyip arkasından tehdit etmesi, artık durumun çok vahim bir noktaya geldiğini göstermektedir.
(3)http://www.itusozluk.com/goster.php/yumurta+m%FD+tavuktan+tavuk+mu+yumurtadan+%E7%FDkar
(4)http://www.uludagsozluk.com/k/bahts%C4%B1z-bedevi/  ; http://www.itusozluk.com/goster.php/bahts%FDz+bedevi


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..