Asiye ve Türkiye Cumhuriyeti 2013’te nasıl kurtulur?

Asiye ve Türkiye Cumhuriyeti 2013’te nasıl kurtulur?
29 Aralık 2012 11:00

YENİ YILIMIZ DESTAN OLSUN!


Mustafa MERSİNOĞLU H&H YORUM

Yoksulları kader deyin uyutun
Uyanana para verin, susturun
Susmayanı zora koyun, çektirin
Böyle gelmiş böyle gitsin, sürdürün
Davrananı yok edin
Direneni gebertin
Ezin, vurun öldürün
Devam etsin bu hayat

Yukarıda ki  alıntı ‘Asiye Nasıl Kurtulur’ adlı Vasıf Özgören tarafından 1969 yılında destansılık tarzında  yazılmış oyunundan alınan bir şarkıdır.

Destansılık ya da epik tiyatroyu, Bertolt Brecht halkı düşündürmek ve toplumsal aktif eleştiri yapması için geliştirmiştir. Seyirciye yaşamda başka alternatifler olduğunu, görünenin ardındaki doğruları göstermek, yanılsamayı kırmak için çeşitli araçlar kullanır. Brecht oyunu bölümlere ayırır ve her bölümün başına açıklayıcı şarkılar koyar ve ayrıca tarihselleştirme kullanır.

Cesaret Ana ve Çocukları, Kafkas Tebeşir Dairesi, Galileo’nun Yaşamı    ve     Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti gibi bir çok ünlü oyunları vardır. Bu oyunların bir kısmı kıymetli tiyatro insanımız Yılmaz Onay tarafından çevrilmiş ve sahnelenmiştir. Vasıf Özgüren de bir çok oyununu sahnelemiştir.      

‘Vasıf Öngören, Türk tiyatrosunun 1960’lı yıllarda gerçekleştirdiği atılım içinde, oyuncu-yönetmen-oyun yazarı olarak yetişmiş çok yönlü bir tiyatro adamımız; Brecht’çi tiyatronun biçimsel özelliklerini, ülkemizin toplumsal-ekonomik-politik sorunları ile buluşturmayı başarmış, epik tiyatro yöntemini tiyatro yaşamımıza ilk kez kazandırmış bir tiyatro ustamızdır.’

‘Asiye Nasıl Kurtulur, çağdaş tiyatromuzun bir başyapıtıdır. Türk tiyatrosunda içerik ve biçim açısından yeni bir seçenek sunan bu başyapıt, tiyatro tarihimizin en ön sırasında yer alıyor. Yazar, “yadırgatmalar” yolu ve tartışmalı yeni bir oyun düzeni ile herkese tanıdık gelen canlı ve sıcak yaşantılardan yola çıkarak, izleyiciyi yeni bir “bilinç” düzeyine ulaştırmayı başarır. Oyun, gecekonduda yaşama savaşı veren Asiye ile annesinin bu ortamdan kurtulmak için verdikleri mücadeleyi, oyunsu niteliği, içerdiği ironi ve gülmece öğeleri ile anlatır. Yazar, Brecht tiyatrosunun da inceleme olanağı bulduğu epik tiyatro anlayışını bu oyununda çok başarılı bir biçimde kullanarak, bu akımın tiyatro edebiyatımızda kullanma yolunu açmıştır. 1970 Yılı Sanat sevenler Derneği’ nin En iyi Yazar ödülünü almıştır.’  KAYNAK

Asiye çok sevildi ve iki kere de filme çekildi. 

1973 yılında Nejat Saydam ve 1986 yılında Atıf Yılmaz tarafından. Asiye ise ilkinde Türkan Şoray ikincisinde Müjde Ar idi. Ancak ikisinde de Asiye ne yaparsa yapsın düzenden  kurtulamadı ve mutlu olamadı. 


   
Kocaeli’nde 2010 yılında sahneye koyan yönetmen Veysel Berikan, oyuna yaklaşımını şöyle açıklıyor: “Bilgini, ahlakını, zekanı, arkadaşını, kızını, etini satmak, tek var oluş ilkesi olarak kafalara sokulmuş. İnsanlar için değil, kendi varlığını sürdürebilmek için, yani ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun sat!”

Türkiye emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin sahnelediklerdeki oyunlardan,  nasıl kurtulacak. Önce ülkeyi yönetenlerin dedikleri gibi milli iradeyi yansıtmadıkları anlayarak. Her ne derse desinler aldıkları oy sadece kayıtlı seçmenlerin oyları olduğu, geçersiz oylar ve oy vermeyenleri göz önüne alınca, aldıkları oy % 40’a düşüyor.  Buna hiç kayıt olmamış ya da bir takım hatalar yüzünden ya da kasıtlı olarak Kılıçdaroğlu’nun bile oy verememesi gibileri de göz önüne alınca aldıkları oy oranı daha da düşer.

Buraya baskı, oy satın almaları ve sahtekarlıkları eklemiyorum. Ayrıca seçim sisteminin haksızlığını da incelemiyorum. Bunları bile katmadan %60’ı temsil etmiyorlar. Basını ellerine geçirdikleri için halkın yaptıkları bir çok zülüm ve haksızlıktan haberi yok. Ayrıca açıkça olayları çarpıtıp yalan haber üretiyorlar, halkımızın iyi niyetli saf ve temiz duygularını sömürüyorlar. Bir de tüm ciddi araştırmalar ve bir çoğumuz tanıdıklarından da biliyor AKP’ye oy verse bile, halkımızın % 85’i Cumhuriyeti ve devrimlerini benimsemiş ve insanlarımız aynı istekler içerisinde. İş, aş ve barış istiyorlar bir de en başta adalet!

Başımızda ki hükümet ve Cumhurbaşkanı yasama, yargı ve yürütmeyi çeşitli yollarla  ele geçirdiler, cumhuriyeti yıkmak üzereler hatta yıktılar ancak halkın yukarıdaki benimsemesi yüzünden adını henüz değiştiremiyorlar zaten sureti haktan görünme ve yaptıkları rezillikleri saklama ustaları. Ülkenin tüm temel varlıklarını yabancılara sattılar ve komşu ülkelere saldıran teröristlere kucak açtılar, tüm komşularımızla düşman oldular.


 
Türkiye Cumhuriyeti nasıl kurtulur?

Eğer Asiye gibi düzenin dışına çıkmazsak ancak Asiye kadar kurtuluruz. Düzenin dışına çıkmakla kastım; yalnız oy verip beklememek, mahkeme, okul, üniversite kapılarında sürünmemek, işten atılmayı ya da işe gireceğim  diye  beklememek, hapse atılmayı, her yerde ayrı ayrı biber gazı yemeyi beklememek ve  artık halk olarak hep beraber şarkı, türkü söyleyerek ellerimizde bayraklarımız birlik olarak sahneye ve sahaya inmektir. Tüm barikatları elimizin tersiyle yıkmalıyız. 


 
Haklar verilmez alınır. Sokaklara, meydanlara barış içinde hakim olmaktır. Tekel işçileri, HES,  19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım ve 13 Aralık Silivri gibi, OTDÜ öğrencileri gibi. 

2013 halkımızın destan yazacağı yıl olmalı tüm meydanları ve çevre yıkımı olan ülke topraklarını her gün korumalıyız. Bu belki çok hırslı ancak Türkiye Cumhuriyeti Baharı böyle oluşur.  Bizim Arap Baharı ve Soros finanslı renkli devrimlerden farkımız, halkımızın ne istediğini çok iyi biliyor olması ve kimseden beklentisi olmaması.
 
 

Halkımız emperyalistlere karşı Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda destan yarattı, baskıcı çürümüş imparatorluktan pırıl pırıl bir cumhuriyet kurdu.

Biz, yalnız bizim olanı istiyoruz! Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti. Misaki Milli sınırları içinde komşuları ile barış içinde tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. Kırmızı beyaza tekrar kavuşmamız böyle olur. Evet bunu artık evimizde oturarak, oy vererek yapamayacağız.

Her gün her ilde, ilçede, kasaba ve köyde Atatürk anıtının önünde bir nevi nöbet tutarcasına devamlı bulunarak yeniden kurabiliriz cumhuriyetimizi. Yurtdışında da Türkiye Cumhuriyeti temsilcilikleri önlerinde, Lozan’da Brüksel’de dünyanın her yerinde varlığımızı göstererek.  Örneğin Atatürk anıtlarına her gün düzenli çiçek bırakarak, etrafında çeşitli etkinlikler düzenleyerek, konuşmalar, konserler, halay çekerek, küçük oyunlar koyarak, fener alayları ve aklımıza ne gelirse genç, yaşlı, emekli, işçi, köylü, gaziler, şehit yakınları ellerinde bayraklar ve şehitlerimizin fotoları altlarında adları hep nöbette olalım.

Olsun, çok kişi olmasın fark etmez meydanlarda olalım yeter! Görenler gün geçtikçe katılacaktır. 


 
 
Tüm milli ve ülkemiz tarihinde anlamlı günleri ve dini bayramlarımızı da bu meydanlarda kutlayalım.

Burada emekli büyüklerimize önemli görev düşüyor. Onlar gençlere burada tecrübelerini anlatsın, sohbet etsin bilgilendirsin, onlar da gençlerden öğrensinler. Atatürk anıtı çevresinde büyük bir aile olalım, yardımlaşalım, birbirimize sahip çıkalım. Kitap dergi ve gazete değiş tokuş edelim. Büyükler torunlarını, yeğenlerini, komşu çocuklarını okullara ellerinde bayrak hep beraber götürsünler getirsinler. Hepimiz balkonlara, iş yerlerine şehitlerimizin fotolarını asalım, Atatürk’ten ve diğer güzel insanlarımızdan sözler koyalım. Her haksızlık olan mahkeme kapılarına yığılalım, her işten çıkarılana destek olalım, her doğa katliamına karşı çıkalım, her şehitimizi ebedi yolculuğuna beraber yollayalım.  Her yerde her an birlik olur haksızlıklara karşı çıkarsak Türkiye Cumhuriyeti kurtulur ve Asiyelere de bir umut doğar!


Yazarın Son Yazıları:
İngiltere’deki yeni korona variyantının yayılmasına neoliberalizm dogmasının etkisi oldu mu?
Başımız sağ olsun! Halkın Habercisi’nin vicdanlı, vatansever yazarını kaybettik
Yabancı basında Karadeniz gazı