Ankara Barosu’nda ‘sessizlik’ çatlağı

Ankara Barosu’nda ‘sessizlik’ çatlağı
14 Şubat 2018 18:41

Açıklamada Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran’ın imzası bulunmazken, açıklamayı yapan yönetim kurulu üyeleri baro başkanını suskun kalmakla suçladı.

 

 

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başta Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere, meslek kuruluşlarının isminin başlarındaki “Türkiye” ile “Türk” ifadelerinin ve kuruluşlara üye olma zorunluluğunun kaldırılacağını açıklaması tepki çekmişti.

 

 

Erdağan’ın açıklamaların meslek kuruluşları yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdiler. Ankara Barosu da konuyla ilgili bir açıklama yayımladı. Ama diğer açıklamalardan farklı noktası vardı.

 

Açıklamada Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran’ın imzası bulunmazken, açıklamayı yapan yönetim kurulu üyeleri baro başkanını suskun kalmakla suçladı. Açıklamaya Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Av. R. Erinç Sağkan, Ankara Barosu Genel Sekreteri Av. Aşkın Demir, Ankara Barosu Saymanı Av. Evrim Dost, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kemal Koranel, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Çağrı Ayhan Şenel, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Özgür Ökmen, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Şırahbil Emre Acer, Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Birgül Tavşan Kayıran imza attı.

 

“DEHŞET DUYGUSU İÇERİSİNDE İZLİYORUZ”

 

Açıklamada “Öncelikle son günlerde Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipleri Birliği’nin isimlerinden ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ ibarelerinin çıkartılacağı, bu ibarelerin, takdiri hangi muktedire ait olduğu halen bilinmemekle birlikte ‘layık’ olan kurumlara verileceği ve meslek örgütlerine kayıt zorunluluğunun ortadan kalkacağına ilişkin siyasal erk kullanılarak yapılan tehdidi büyük bir şaşkınlık ve hukuksuzluk tarihinde özne ve potansiyel mağdur olmanın verdiği dehşet duygusu içerisinde izliyoruz” denildi.

 

“BU HUKUKSUZLUĞA SESSİZ KALMAK TARİHİN UNUTMAYACAĞI BİR TERCİHTİR”

 

Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından yapılan açıklamada, Baro Başkanı Canduran şöyle eleştirildi:

 

“Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Av. Metin Feyzioğlu, anılan açıklamalara istinaden ivedilikle baro başkanlarını toplantıya çağırarak kararlı duruşunu ve eylem planını açıklamış ve 24 Şubat’ta tüm baro başkanlarını, seçilmiş organ ve kurullarını ve tüm avukatları Ankara’ya davet etmiştir. Ne yazık ki Ankara Barosu Başkanı Sayın Av. Hakan Canduran tarihi nitelikteki bu baro başkanları toplantısına katılmadığı gibi bir haftadır herhangi bir eylem planı açıklamamış, yönetim kurulunu olağanüstü toplantıya davet etmediği gibi konuyu olağan yönetim kurulu gündemine dahi getirmemiştir.

 

Tüm bunlar olurken; bir başka deyişle ülkenin hukuk kaleleri zapt edilmiş ve sistematik bir şekilde işlevsiz hale getirilmiş, kemikleşmiş bir OHAL yönetimi kural haline getirilmiş, adliyeleri dağıtılmış ve masumiyet karinesinin kutsallığı yok edilmeye çalışılmışken, bu hukuksuzluğa sessiz kalmak tarihin unutmayacağı hem tercih hem de bir vazgeçiştir. Şahsi ve mesleki varlığımızın demokratik bir hukuk devletinde devamı için hem vatandaş hem avukat sıfatımızla varlık savaşı vermemiz gereken bugünlerde Ankara Barosu Başkanı Sayın Hakan Canduran’ın tercihli bir sessizliğe büründüğünü görüyor ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu’nun sekiz üyesi olarak başkanımızın girdiği bu suskunluk sarmalını reddediyoruz.

 

Zira üst birliğimizin, baroların ve mesleklerimizi icra ettiğimiz sistemin Cumhuriyet tarihi boyunca hiç olmadığı kadar tehdit altında olduğu bugünlerde her türlü suskunluğun saldırgan bir suskunluk; var olmamızda ve mesleklerimizin devamında hukuksuzluğa pasif nitelikte bir destek olduğuna inanıyoruz. Tesis edilmeye çalışılan bu totaliter düzende kulakları sağır eden sessizliklerin, adaletsizliğin kural ve var olmanın muktedirin lütfuna bırakıldığı bir sisteme hizmet ettiğinin farkındayız.”

 

“HALKTAN BAŞKA KİMSEMİZ OLMADIĞI GİBİ HALKIN DA BİZDEN BAŞKA KİMSESİ YOKTUR”

 

“Gittikçe tek adam iktidarına çevrilmeye çalışılan düzende, baskı grubu niteliğini haiz baroların dernekleştirilmeye çalışılması, adaletin tenzil-i rütbesinden başka bir şey değildir” denilen açıklama şöyle devam etti:

 

“Adaletin tenzili rütbesi ise adalet arayan ve adalete sığınan her bireyin bir araya gelerek oluşturduğu halkı “yığınlar”a dönüştürme amacına hizmet eder. Zira her birey adalet arama potansiyelini bizzat kendi varlığında, yaşadığı her dakika yeniden ve yeniden inşa etmektedir. Zira biz dahil hepimiz, belki de beş dakika sonrasının şüphelisi, tutuklusu ya da savunma yapmak için savcılıklarda avukatını bekleyen sıradan vatandaşlarıyız.

 

Bugün 15000 üyesine kapatılma gözdağı verilmiş Ankara Barosu, sadece son 5 yılda 3500 kadın ve çocuk cinsel istismar ve şiddet mağduruna ulaşmış; 190.000 sanığa ve 60.000 mağdura ücretsiz avukatlık hizmeti vermiştir ve var olduğu müddetçe, kanının son damlasına kadar, cübbelerimiz cebren ve hile ile çıkartılana kadar vermeye de devam edecektir.

 

Ve tam da bugün, devletin hakimi ve savcısı karşısında halkın yanında var olan avukatların yanında bu sefer halkın durma günüdür. Halk için karakollara, savcılıklara ve adliyelere koşan avukatların yanına bu sefer hak aramanın kutsallığına inanan vatandaşların koşma günüdür. Zira adaletsizliğin ve güçlünün iktidarı karşısında bizim halktan başka kimsemiz olmadığı gibi halkın da bizden başka kimsesi yoktur.”

 

“BÜYÜK BİR ONUR VE TARİFSİZ BİR GURURLA BİLDİRİRİZ”

 

Açıklamada “Varlığımız tehdit altındadır” denildi ve “Varlığımızı devam ettirmek ve bu varlığı adaletten şüphe duyulmayan bir hukuk devletinde yeniden tesis etmek için küllerinden doğan bir Anka Kuşu gibi, bu sefer mücadele ederek ve hiç yılmadan; tercihli suskunluğunu bağıran yetki sahiplerine rağmen sadece kendimiz, meslektaşlarımız için değil adaletin ana damarı savunma hakkı ve çocuklarımızın geleceği için devam ettireceğimizi ve bu mücadelede bir saniye dahi sesimiz kısılmadan ve boynumuz bükülmeden var olacağımızı, öncelikle Türkiye’ye ve sonrasında tüm meslektaşlarımıza adaletsizliğin kural olmasından başka hiçbir şeyden korkmadan büyük bir onur ve tarifsiz bir gururla bildiririz” ifadeleri kullanıldı.

 

“FEDAKARLIK YAPILMASI GEREKİYORSA BİZ KENDİMİZİ FEDA ETMEYE HAZIRIZ”

 

Açıklamanın devamında şu sayıtlara yer verildi:

 

“Dönem sıradan bir gündemin idarei maslahatçı çözümlerinin yeterli olmayacağı kadar elzem ve acildir.

 

Kimileri bu tartışmayı sarı öküzü feda ederek bitirme niyetinde olsa ve hatta bu fedadan kendisi için bir istikbal hayal etse de biz baroların bırakın başkanını tek bir görevlisini dahi feda etmeye razı değiliz.

 

Ve bu nedenle Ankara Baro Yönetim Kurulu Üyesi olmanın bizlere yüklediği göreve istinaden sorumluluğu üstlenmek ve gereğini yapmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

 

Bu kapsamda;

 

– Türkiye Barolar Birliğinden “Türkiye” isminin kaldırılmasını ve baroların parçalanarak yok edilmesini kesinlikle kabul etmediğimizi,

 

– Bugünden itibaren seferberlik ilan ederek tüm avukatları 24 Şubat’taki direniş için örgütleyeceğimizi,

 

– Ve bundan sonra Ankara Barosu avukatları olarak bu mücadele ve eylemleri, bugün yapılacak Ankara Barosu yönetim kurulu toplantısında karara bağlayacağımızı, bildiririz.

 

Baroların özgürlüğü ve bağımsızlığı için bir fedakarlık yapılması gerekiyorsa biz kendimizi feda etmeye hazırız.”

 

BARO YÖNETİMİ TOPLANTIYA ÇAĞRILDI

 

Açıklamanın ardından Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan yönetim kurulunu toplantıya çağırdı. Ankara Barosu’nun seçilmiş tüm organları ve tüm avukatların cuma günü saat 14’de toplantıya çağrılmasına ve buradan çıkacak kararlar doğrultusunda gerekli eylemleri organize etmek üzere aynı gün akşam Ankara Barosu Yönetim Kurulu’nun olağanüstü toplanmasına karar verildi.

 

Aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği’nin 24 Şubat’ta yapacağı eyleme, Ankara Barosu’nun tüm gücüyle katılma ve eylemi her türlü iletişim araçları kullanılarak avukatlara duyurulması kararı alındı.

 

WhatsApp Image 2018-02-14 at 16_33_53

 

 

Kaynak: Odatv