Allah Allah, Pazar günü ne oldu ki…

Allah Allah, Pazar günü ne oldu ki…
23 Nisan 2018 17:30

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, seçime girebilecek partilere dair dosyası 20 Nisan Cuma günü, saat 17.00’dan hemen önce, yani mesai bitiminden hemen önce Yüksek Seçim Kurulu’na ulaşıyor.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Gazeteciler tabii heyecanlı ve YSK’ya dosya geldiğine göre, kararın ne zaman çıkacağını soruyor.

 
Yani, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı şu şu partiler seçime girebilir diye bildiriyor, YSK da oturup, şu şu partiler girebilir, şunlar giremez vs. şeklinde hükmünü açıklayacak.

 
YSK yetkilileri gazetecilere mesainin bittiğini, kararın pazartesi açıklanacağını söylüyor.

 
Biz de Türk kamuoyu olarak kuzu kuzu pazartesiyi beklemeye başlıyoruz.

 
Zaten neleri beklememişiz ki, hatta hala bekliyoruz ki, bunu da bekleriz.

 
Fakat sonra ne oluyor, pazartesi açıklama yapacağını söylemiş olan YSK, pazar günü öğlen 13.00 sıralarında CHP’den 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye geçtiği bir basın toplantısı ile duyurulduktan hemen sonra YSK’da toplantıya geçiyor ve saat 16.30 sıralarında kararını açıklıyor.

 
İYİ Parti de seçime girebilir.

 
Mersi.

 
De…

 
Hani pazartesi açıklayacaktınız kararı, neden pazar günü alelacele toplanıp, karar aldınız CHP’nin basın toplantısından sonra?

 
Sizi o gün bir aradı mı, kim aradı ve ne dedi de toplandınız?

 
Tarihin sorduğu bir soru bu.

 
Ben sormuyorum.

 
Ve, tarih sorulara muhakkak cevap da verir, ama bugün ama yarın.

 
Birşey daha…

 
CHP o basın toplantısını yaparak İYİ Parti’nin seçime girme garantisini deklare etmemiş olsaydı pazar günü yine toplanacak mıydınız?

 
Toplanacakdıysanız neden pazartesiyi vermiştiniz tarih olarak?

 
Yoksa birileri pazar günü sizi, “Muhalefeti keleğe getirelim hem zaten İYİ Parti girecek bu şartlarda, bari bizi vermiş olalım izni” şeklinde düşünerek aradı ve alçak sesle birşeyler söyledi de, siz de YSK Merkezi’ne mi seğirttiniz?

 
Aferin size.

 
ADINI ANMA ZATEN

 
Benim annem 1938 doğumlu.

 
Birkaç yıl önce, Erdoğan’ın İsmet İnönü’ye yine saydırdığı günlerden birinde anneme dedim ki…

 
“Anne sen hiç işgal gördün mü?”

 
Sorumu anlamaz, mana veremez gibi yüzüme baktı.

 
“Anne” dedim, “yani sen doğduğundan beri hiç başka bir ülke ve onun askerleri, ordusu gelip senin çocukken yaşadığın Karadeniz veya daha sonra İstanbul’u işgal ettiler mi?”

 
Sorumu çok gereksiz ve aptalca bulduğunu ima eden bir yüz ifadesiyle, “Yok” dedi. “Ne işgali”

 
Annem sorumu aptalca buldu ama ben o sorunun manasını Avrupa’da yaşarken anlamıştım.

 
Avrupa ülkelerinde 1938’de doğan herkes işgal görmüştü.

 
Katıldığım uluslararası kongrelerde veya çalıştığım ortamlarda bir sürü doktor, hemşire vs. bana camdan işgal edildikleri yıllarda hangi sokakların işgal edilmiş olduğunu gösterirlerdi.

 
Benim de tarih bilgim iyi değildi, zeki çocuklardık ama tarihe ilgi duymazdık, bize saçma gelirdi, çekirdek yerdik derste ve bol bol alay ederdik hocalarla.

 
Ben de Avrupa’da çalıştığım yıllarda işte uygulamalı tarih öğrendim.

 
Şaşırıyordum, “ulan, vay be hepsi işgale uğramış” diye.

 
Sadece 1938 doğumlular değil, 1948 doğumlular ve daha gençleri de işgal görmüştü.

 
İşte ben uzuuun çalışma yılları içinde adım adım, tam olarak anladım Türkiye Cumhuriyeti’nin ne olduğunu.

 
İsmet İnönü’nün nasıl bir şey, nasıl bir çağsal azamet olduğunu da…

 
Şöyle ki…

 
En güçlü Avrupa ülkelerinin sokakları işgal edilirken…

 
İsmet İnönü Türkiye’yi işgal ettirmemişti.

 
İşte şimdi…

 
Erdoğan önceki gün İnönü Üniversitesi’nden söz ederken, “Adını anmayacağım üniversite” dedi.

 
Bence de adını anmasın zaten.

 
Hiçbir alakaları yok.

 
Ki, biri tüm dünya işgal edilirken Türkiye’yi işgal ettirmedi.

 
Öteki AB ile müzakerelere başlamış Türkiye’yi aldı, bodoslama Ortadoğu batağına soktu, Türkiye ayrıca dünyada en prestijsiz dönemini yaşadı, yaşamakta. Her yerde sıkıştırdı Türkiye’yi.

 
Anma zaten adını.

 
Da, ben bugün 23 Nisan’ı anayım.

 
Ama kutlama yapmıyorum.

 
Sadece bir CUMHURİYET HÜKÜMET’İ istiyorum.

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz