Ali Babacan ve ekibi Türkiye için yeni bir felaket kapısı olur

Ali Babacan ve ekibi Türkiye için yeni bir felaket kapısı olur
26 Eylül 2019 19:05

Yıllardır Ali Babacan Türkiye’nin yeni lideri olması konusunda şişiriliyor.

 

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 
Bunun en önemli nedeni bir gün Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye açtığı ve yıkım derecesine getirdiği büyük felaketlerin Türk ulusu tarafından anlaşılması sonucunda onun yolundan giden birinin yönetimin başına getirilmesi beyin yıkamasından başka bir şey değildir.

 
Bu beyin yıkama işini iş dünyası yapmakla birlikte aracı elbette basın olmuştur.

 
Arkasındaki güç ise Batı dünyası be ABD’dir elbette.

 
Batı dünyası etki etki ajanlarını kullanarak bunu sağlamıştır.

 
Şimdi geldiğimiz nokta itibariyle Ali Babacan ve önde giden kurmay kadrosu olarak niteleyeceğimiz adamlar AKP’den istifa ederek harekete geçmişler ve parti kuracaklarını topluma deklare etmişlerdir.

 
Hiç kuşku yok ki, bir insan ve ekibin geçmişi ne ise geleceği de aynı minval üzere olacaktır.

 
Çünkü başta Ali Babacan olmak üzere yanında koşan kurmay heyeti AKP’de bakan olarak en etkili görevlerde bulunmuşlar ve Türkiye’yi yıkım müteahhitleri olarak bugünkü felaketin kapısına dayamışlardır.

 
Bu adamlar şimdi de Türkiye’yi bulunduğu cendereden çıkaracakları iddiasıyla masum konuşmaları ve ayakları ile utanmadan ortada boy göstermektedirler.

 
Ali Babacan’ı öncelikle ele alalım.

 
Ali Babacan 15 yıllık süreç içerisinde AKP hükümetlerinde ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı olmak üzere, daha sonra dışişleri bakanlığı ve Başbakan yardımcılığı yapmış bir kişi olarak neden bu felaketlerin kapısını açtığının hesabını vermelidir öncelikle.

 
Ekonomik olarak iflas etmiş bir Türkiye, morituryum ilan etmeğe hazırlanan bir ülke olarak insanlar çöplerden meyve ve sebze topluyor, dış borç nerede ise 500 milyar dolara yaklaşmış, milli gelir büyük oranda düşmüş, izlenen yanlış dış politikalarla Türk halkını geliri Suriyeli ve Ortadoğulu göçmenlerle-sosyal ve kültürel ortam ile halkın güvenliğini bozması vs.de ayrı ayrı problemler-bölüşülmüş, komşularımızla aramız açılmış,18 Türk adası Yunanistan’a peşkeş çekilmiş, Doğu Akdeniz’de petrol arama hakkımız elimizden alınmış, Müslüman kardeşlerimiz olarak niteledikleri Arap ülkeleri-Arap sevici Türkler bunu öyle sanıyor, tarih boyunca Araplar hep düşmanımızdı-tümden düşmanımız olmuş ve PKK terörü dolayısı ile kara toprağa düşen aslanlar!

 

 
Bugün gelinen nokta itibariyle felaketlerin nevi elbette çoğaltılabilir ama yazıyı uzatmamak bakımından birkaç prototip örnek verdim.

 
Şimdi şu soruyu sormak bir politikacı ve yazar olarak hakkımdır.

 
Ey Ali Babacan! Tayip Erdoğan sana yukarıda anımsattığım bir yığın bakanlıklar ve görevleri verdiği zaman sen bu AKP hükümetlerinde sadece bostan korkuluğu mu yoksa Tayyip Erdoğan’ın bilgi dışı emirlerini yerine getiren bir kukla mıydın?

 
Her iki durumda Ali Babacan’ın edilgen vasıfsız kişiliğini ortaya koymaktadır.

 
Edilgen bir karakterden de bırakın bir ülkenin başında olması, herhangi devlet kurumunda şef bile olamaz.

 
Şimdi Ali Babacan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ABD veya Batı’nın güdümünde ve emrinde nasıl bir ülke yapacağına dair çok önemli siyasal bir anekdot anlatacağım.

 
Böylece bir insanın, hele bir siyaset ve devlet adamının geçmişi ne ise geleceğinin de aynı olacağı kanaatine varalım.

 
Önce bir hususu açıkça belirtelim.

 
3 Kasım 2002 seçimlerinde ben de AKP’den milletvekili seçilmiştim.

 
Tabi Ali Babacan o zaman 35 yaş gibi çok genç yaşında aynı zamanda tahsili olmayan Tayyip Erdoğan tarafından cafcaflı tahsil geçmişine bakılarak 58.AKP hükümeti döneminde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı yapılmıştı.
Yıl 2003 Mart’ın 1’i.

 
Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olarak tekrar siyasete dönüp milletvekili seçilmesi için ki o gün kişisel çıkarlarından başka hiçbir kaygısı olmayan Abdullah Gül Başbakan.

 
1 Mart 2003 günü ABD askerlerinin kara, deniz, hava güçleri ile Türk topraklarına girip yerleşmesi için kapalı oturum yapılacak.

 
Deniz, hava limanlarımız ABD askerlerince işgal edilecek.

 
Tüm bunlar bir hiç uğruna yapılacak, Türkiye’yi tarihin kaydettiği en büyük felaket kapısına dayayan bilgi yoksunu Tayyip Erdoğan uğruna!

 
Ama öncelikle AKP milletvekillerinin ABD işgali için kabul oyu vermeleri için beyinlerinin yıkanması gerekiyor.

 
Şimdi sıkı durun Ali Babacan’ın emperyalizmin emrinde nasıl bir kukla olacağına ait bir anekdot anlatacağım.

 
Bu toplantıda ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak ABD’nin Türk topraklarını işgali için vaat ettiği elmalı şekerleri bizzat kendisi anlattı ki işte bu kendisinin küreselcilerin emrinde olacağına dair en önemli kanıttır.

 
Hangi vaat masallarını anlattı sorumlu bir bakan olarak Ali Babacan?

 
ABD’nin Türk topraklarını işgaline ilişkin 1Mart 2003 Teskeresi geçtiği taktirde ağaları 2 seçenek sunmuşlar kendisine.

 
Ya 1 milyar Dolar hibe veya 6 milyar Dolar borç vermeği.

 
Yani Ali Babacan Türk topraklarını, askeri tesislerini 62 bin Amerikan askerine işgal ettirecek, hava ve deniz limanlarımızı emirlerine verecek derecede ulusal duygulardan yoksun birisi.

 
Böyle birinin Türkiye’nin başına lider olması durumunda çok daha geniş yetkilerle hangi felaketlere düçar olacağımızı siz düşünün!

 
22. Dönemde milletvekili yapmış birisi olarak Ali Babacan’ın liderlik vasıflarından çok uzakta bir kişi olduğunu belirtebilirim.

 
Çok tanık olduğum bir olayı anlatayım.

 
Ali Babacan Genel Kurul’a girdikten sonra belli ki tembih edilmiş olarak birkaç koruması Genel Kurul’un kapısında beklerdi ve lavabo veya tuvalet gereksinimi için çıktığında etrafını sarar ve oraya kadar götürüp yine orada bekleyerek yine etrafını sarmış olarak getirip Genel Kurul’a sokarlardı.

 
Maalesef ki bu süreç içerisinde Ali Babacan kuliste oturan hiçbir milletvekiline başı ile bile olsa selam vermezdi.

 
Ayrıca o dönemde şu yaygındı ki, bir bakan olarak kendisi ile görüşmek isteyen milletvekillerinin randevu talebi için dilekçe verme uygulamasını getirmiş.

 
Türk siyasal tarihinde görülmemiş böyle uygulama.

 
Tüm bunlar Ali Babacan’ın halktan ve kendi ekibinden ne kadar uzakta olabileceğini, Türkiye’nin çıkarlarının kendisini hiçbir zaman ilgilendirmeyeceğini çok açıkça göstermektedir.

 
Tüm bunlara rağmen etrafında kümelenen kurmay heyetinin ve peşinden gidecek olan milletvekillerinin durumlarına şaşmamak olası değil.

 
Yukarıda prototip olarak anlattığım nedenlerden dolayı Ali Babacan’ın siyasal sicilinin nasıl bozuk olduğunu anlatmakla beraber etrafındaki kurmay heyetinin de siyasal sicillerinin kabarık olduğunu belirtmemiz gerekir.

 
Esasen şunu belirtmemiz gerekir ki yönetimde Tayyip Erdoğan ile birlikte her bakanın siyasal sicili bozuktur.

 
Bugüne kadar Tayyip Erdoğan’ın tüm kendi çıkarlarına göre verilmiş küreselci cahilce kararlarına onay verin ve şimdi ortaya çıkıp Türkiye’yi biz kurtaracağız deyin.

 

 
Bir ülkeyi batıran onu kurtarabilir mi?

 
Nerede görülmüş böyle bir cingözlük?

 
Abdullatif Şener gibi neden Tayyip Erdoğan’ı zamanında terk etmediniz.

 
Bana gelince sade bir milletvekili olarak Türkiye’nin Tayyip Erdoğan ile sonsuz bir uçuruma gittiğini görmüş ve 30 Mart 2005’te AKP’den ayrılmıştım. Ayrıca 1Mart 2003 Tezkeresi’ne de o günün AKP milletvekili olarak ret oyu vermiş alnında kara lekesi olmayan şanslı yurttaşlardan biriyim.

 
Şimdi gelelim Ali Babacan’ı yanındaki kurmay heyetine.

 
Beşir Atalay denilen adam başta geliyor ki, Kürtçülüğü ile tanınıyor. Bu bir suç değil ama aslen Kürt olduğunu biliyoruz.

 
Beşir Atalay bu ülkede devlet bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Başbakan yardımcılığı yapmış ve başta PKKK terörü olmak üzere Türkiye’yi felaketlere götürmüş çok olumsuz siyasal figürlerden biridir.

 
Sadece bir örnekle yetineceğim.

 
Bakın Başbakan yardımcısı iken ‘’Beğenseniz de beğenmeseniz de Kürtlerin lideri Öcalan, Öcalan süreçte önemli rol oynuyor ve onunla müzakere etmek gerekiyor. Sürecin durmadığını ve HDP üzerinden Kandil ile görüşmeler devam ediyor. Kürtler ile görüşmeler önündeki en büyük anayasal engel CHP ve MHP’dir’’’ diyebilecek karakterde bir kişidir ve gelecekte ellerine daha büyük fırsatlar verildiğinde Türkiye’yi nasıl böleceğinin koordinatlarını vermektedir.

 
Diğer bir figür ise Sadullah Ergin ise Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakan’ı olmuş ve onun zamanında kendisinin yol verdiği fetöcü savcı ve yargıçlarla Türk ordusu darma duman edilerek Atatürkçü yurtsever generaller, subaylar, astsubaylar, aydın yurtseverler hapishanelere tıkılmıştır.

 
Her sabah namazı hangi yurtseverin kapısının çalınarak evinin didik didik aranıp sonra da kendisinin ellerine kelepçe vurularak emniyete götürüleceğini anımsayın o günleri ki heyecanla bekliyorduk.

 
Şunu çok açıkça söyleyebiliriz ki, Adalet Bakanlığı’nı fetöcülerle dolduran, Türk ordusunu darmaduman ettiren, yurtseverleri ve aydınları tukaka yaptıran Sadullah Ergin’dir.

 
Ayrıca Sadullah Ergin ihale dağıtıcısı olarak Hatay’da yerel bir tanımlama olan ‘’Alidibo’’ tabiri ile anılmıştır çünkü gerçekten o bölgeye yapılan yatırımların dağıtımını kendisi yapıyormuş.

 
Bunu o zaman çok dürüst AKP Hatay milletvekillerinden olan Fuat Geçen olmuştu ve Meclis kürsüsünde dile getirmişti.

 
Zaten bu nedenle kendisini disiplin kurulu yoluyla AKP’den atmışlardı.

 
Böyle bir siyasal figürün geleceğin Türkiye’sinde yol açacağı felaketleri siz düşünün.

 
Ali Babacan’ın yanındaki diğer bir siyasal figür Nihat Ergün.

 
Bu Nihat Ergün’ün söyle bir siyaset öyküsü var.

 
Tayyip Erdoğan kendisini AKP’nin muhafazakar demokrat bir parti olduğuna dair teşkilat mensuplarına yapacağı konferanslarla görevlendirmiş ve o da bu görevi 81 ilde hakkıyla yerine getirmiştir.

 

 
Diyeceksiniz ki bundan ne çıkar?

 
Bu konferanslarda kendisine bizzat Erdoğan tarafından tembih edilmiş olarak lidere sadakati öne çıkarmış ve bunu vurgulayarak anlatmıştır.

 
Daha sonra bunun karşılığı olarak kendisine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilmiştir.

 
Ama gelin görün ki, lidere sadakat açısından lideri ilk terk edenlerden biri olarak geleceğin Türkiye’sinde yol açacağı felaketleri siz düşünün!

 
Kişisel menfaatlerinin bittiği yerde her şeyi bitirecek bir karakter.

 
Hüseyin Çelik’in henüz tam olarak Ali Babacan’ın ekibinde yer alacağına dair tam bir teyit alamadık ama-çünkü bu ekibin içinde epeyce adı geçti-AKP hükümetlerinde Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış bir kişi olarak Türklüğü ve Türk kültürünü baltalamış bir kişi olarak anımsıyoruz.

 
Hüseyin Çelik’e ait sadece bir anekdot anlatayım nasıl bir siyasal karakter veya Kürtçü olup olmadığına siz karar verin.

 

 
PKK terörünün azdığı günler ve Meclis tatilde.

 
Yine 10 kişiye yakın aslan parçası kara toprağa düşmüş.

 
Muhalefet Meclis’in bu durumda tatilde de olsa toplanmasını istiyor.

 
Bu isteğe karşın iyi niyetten son derece uzak olan Hüseyin Çelik ‘’3, 5 Mehmet öldü diye Meclis’i toplayacak değiliz!’’ diyen bir siyasal figür bu adamın geleceğin Türkiye’sinde olabileceğini varın siz hesap edin.

 
Ali Babacan’ın kurmay heyetindeki son prototip örnek olarak Haşim Kılıç’ı kısaca anlatmak istiyorum.

 
Bu Haşim Kılıç çok önemli!

 
O kadar önemli ki Türkiye’yi bugünkü tüm felaketlerin kapısına getirmiş tek adam desem inanın.

 
Haşim Kılıç Turgut Özal’ın Türkiye’ye dayattığı yağlı kazık cinsinden bir hediyedir.

 
Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamıştır ve bekleme süresine göre yükselerek Başkanlığa kadar yükselmiştir.

 
Maalesef kendisi hukukçu olmayıp bir zamanların özel yüksek okulu olan Eskişehir İktisadi ve Ticari Yüksek Okulu’ndan mezun bir muhasebecidir.

 
Adamın hem hukuk nosyonu yok hem de ufku olmayan, geleceği göremeyen bir kişi.

 
Bir zamanlar oğlu fetöcülükten soruşturulunca Erdoğan’a küsen adam.

 
Peki Haşim Kılıç ne yaptı?

 
2007-2008 yılında AKP’nin kapatılması talebiyle devrin yiğit Yargıtay Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne açılan davada bizzat kendi tarafından korumaya alınmış ve tüm hukuksal kanıtlara rağmen parti kapatılmamış, bunun yerine siyasal partilere yapılan Haine yardımının bir kısmından mahrum edilmiştir.

 
Temmuz ayının bir sıcak günü, yıl 2008.

 
Heyecanla televizyonların başında kararın açıklanmasını bekliyoruz.

 
Türkiye büyük bir felaketten kurtulacak mı yoksa son sürat bu felaketlere yol alacak mı?

 
Ve nihayet Haşim Kılıç ekranda gözüktü.

 
Anayasa Mahkemesi Başkanı’na yakışmayan ifadelerle ilk tümcesi Türk ulusuna müjde verir gibi ‘’Ak Parti kapatılmadı’’ olmuştur.

 
Halbuki biz biliyoruz ki açıklamada öncelikle hukuksal saptamalar ile nedenleri ortaya konulur ve karar açıklanır.

 
Üstelik saklayamadıkları için kullandığı o tümceden sonra AKP’nin suçluluğu anlatılmış ve tabir yerinde ise torpilli bir ceza verilmiştir.

 
O ceza Erdoğan için bugün geldiğimiz nokta itibariyle anlıyoruz ki elinde örtülü ödenek ve devlet hazinesi olan bir siyasal figür olarak ceza bile değilmiş.

 
Eğer o dönemde AKP kapatılsaydı, Türkiye’yi bugünkü felaketlere getiren Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşlarına siyaset yasağı getirilseydi ulusça bugünkü cehennem hayatını yaşamayacaktık.

 
İşte bunun baş mimarı dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’tır.

 
Ufku dar, siyasal siyasal sicili böyle dolu birinin geleceğin Türkiye’sinde olursa yol açacağı felaketler katmerli olur.

 
Şimdi Haşim Kılıç diyecektir ki evet bende kapatılmaması doğrultusunda oy vermiş biri olarak 11 üyeden 6’sı kapatılmaması yönünde oy verdi.

 
Türk ulusuna maval anlatma ve ayarlanmış bir tezgah olduğunu bize yutturma.

 
Bunun vebalinin altından kalkamazsın ve kendini yeniden ulusumuza yutturamazsın Haşim Kılıç!

 
İşte Ali Babacan ve prototip örnekler olarak seçtiğim kurmay heyeti ve tüm bunlara rağmen peşlerinden gidecek milletvekilleri ile siyasal figürleri siz düşünün.

 
Tayyip Erdoğan’ın yanında kümelenerek Türkiye’yi ulusal duygulardan yoksun olarak tamamen kendi çıkarlarına göre yönetmek isteyen bu siyasal figürler bir daha asla tepemizde olmamalıdırlar.

 
Çünkü Tayyip Erdoğan’ın tüm siyasal virüs ve bakterileri bunlara yoğun olarak bulaşmıştır.

 
Geleceğin Türkiye’sinde sicili yukarıda anlattığım şekilde bozuk olmayan politikacılar olmalıdır.

 
Eğer Tayyip Erdoğan’ın siyaset şürekası(ortağı) böyle ilelebet ülkenin başında sürüp giderse ulusça ölümümüzün resmidir diyebiliriz.

 
Ne Ali Babacan, ne Abdullah Gül, ne de Ahmet Davutoğlu, hepsi Tayyip Erdoğan’ın felaket virüsleri ile virüslenmiştir.

 
Bu makalemi yakın zamanda yazdığım ve linkinden okuyacağınız gibi ‘’Ahmet Davutoğlu Türkiye’yi Ortadoğu’nun İnsan Çöplüğü Yaptı, Şimdi Yüzü Kızarmadan Parti Kuracakmış’’ yazımla birlikte okumanızda yarar var.
Bize lekesiz siyasal figürler ve yepyeni bir Türkiye gerek, gerisi felakettir.

 

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!