Akşener: Başkanlık sistemi çağdışı ve ucube

Akşener: Başkanlık sistemi çağdışı ve ucube
21 Mart 2017 16:01

MHP’de genel başkanlık için ismi geçen, aylarca seçimli kurultay toplamaya çalışan, Eylül 2016’da partiden ihraç edilen ve şimdi referandumdan “Hayır” sonucu çıkması için kampanya faaliyetleri yürüten Meral Akşener, BBC Türkçe’den Selin Girit’in sorularını yanıtladı.

 

 

 

Hükümet Hollanda aleyhine bazı yaptırım kararları aldı, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu çok sert açıklamalarda bulundu. Hükümetin bu kriz sürecinde attığı adımları doğru ya da yeterli buluyor musunuz?

 

 

Öncelikle benim Sayın Bakanlara, Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakan’a yapılanı doğru bulmam mümkün değil. Hollanda’nın tavrını, tarzını, yılların getirdiği Türk dostluğuna, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Hollanda devleti arasındaki dostluğa uygun görmem mümkün değil. Ama zannediyorum bu hale gelmesinde bizdeki referandum, Hollanda’daki de seçimler sebep olmuştur.

 

 

Bazıları hükümetin referandum kampanyasında hayır cephesine karşı Türkiye içinde eşitlikçi ya da demokrat bir tutum sergilemediğini, dolayısıyla Hollanda’ya tepkisinin çifte standartlı olduğunu söylüyor. Ne dersiniz?

 

 

Bu gerilimde tabii ki ülkemizi yönetenlerin arkasındayız. Fakat elleri çok zayıf. Çünkü sonra dönüp sorarlar, sizin kendi ülkenizde bir referandum var, bu referandumun tarafları var, kaldı ki hayır cephesi olması lazım ki meşru olsun. Artı OHAL şartlarında biz referanduma gidiyoruz.

 

 

Hollanda ile yaşanan krizin milliyetçi seçmenin tercihini, Türkiye’deki referandum oylamasında ‘Evet’ lehine kaydırdığı yönünde bir takım değerlendirmeler var.

 

 

Hayır kaydırmaz. Kaydırmaz. Her kabadayılığın sonucunda, her gerilimin sonucunda Türk devleti kepaze oluyor, Türk milleti rencide oluyor. Dış politika aklınıza gelen her bir sözün söylendiği alan değildir. Eğer dış politikayı bu manada iç politikanın malzemesi haline getirirseniz ülkemiz her manada kaybediyor. Vatandaş bunu gördü, Türk milleti bunu gördü. İddia ediyorum bu gerilimlerin evetlere bir puan kazandırdığını zannetmiyorum. Göreceksiniz tam tersine Hayır’a kaymalar olacaktır.

 

 

MHP başkanlık sistemine karşı bir çizgideydi. MHP lideri Devlet Bahçeli Ekim ayında yaptığı “Cumhurbaşkanı fiili başkanlık durumundan vazgeçmeli, olmazsa fiili durum hukuki boyut kazanmalı” açıklamasıyla referandumun kapısını açtı. Siz Bahçeli’nin tutumundaki bu değişikliği neye bağlıyorsunuz?

 

 

Birinci gerekçe Sayın Cumhurbaşkanı suç işlemesin. Peki. Fakat buna MHP tabanı ayağa kalktı. Çünkü bununla ilgili bir toplantı yapmadı Sayın Bahçeli. Ne diyorsunuz demedi. MHP tabanının tepkisi çok yükselince Sayın Bahçeli’nin ağzından bir beka sorunu çıktı. Yani Türkiye’nin yaşamıyla, devletin yaşamasıyla ilgili bir derin sorun var. Ben bunu kimselerle paylaşamam, dolayısıyla bu meseleyle bu iş çözülecek. Bu kendi içinde çok büyük bir çelişki. Benim kişisel kanaatim Sayın Bahçeli’nin şahsi bekasının, koltuğunun bekasının tehlikede olduğudur. Onun için de başkanlık sistemi tartışmasıyla zaman kazanmaya çalıştığını düşünüyorum.

 

 

MHP referandumda ‘Evet’ diyor. Siz niye ‘Hayır’ diyorsunuz?

 

 

Balgat “Evet” diyor. MHP tabanı ve bizler “Hayır” diyoruz. Bu çok emrivaki bir iş. Partisinin genel başkanı bir cumhurbaşkanı… Hep Sayın Erdoğan üzerinden konuşuluyor. Varsayalım ben seçildim. Ben seçildim. Sabah il başkanlarımızla toplantı yapacağım, öğleden sonra rektör tayin edeceğim, HSYK üyesi, bakan, genel müdür tayin edeceğim, Anayasa Mahkemesi üyelerini, yargıçları, savcıları tayin edeceğim. Böyle bir şey olabilir mi? 1947’de terk ettik biz bunu. Çağdışı! Ucube! Parlamenter sistemin bir kontrol denge sistemi mevcuttur. Burada öyle bir şey yok. Çıldırır o kişi. Ben olsam çıldırırım. Siz olsanız çıldırırsınız. İnsan üstü bir tanrısal varlık haline getirirler, siz de buna inanırsınız.

 

 

Muhalif tutumunuzda başka nedenler de yattığı, arkanızda Fethullah Gülen cemaatinin olduğu gibi iddialar dile getirildi. Fethullah Gülen cemaatiyle ne gibi bir ilişkiniz var?

 

 

Hiçbir ilişkim yok. Türkiye’deki dini gruplar, tarikatlar ve cemaatler açısından kimse bir şey bilmediği için asla bir kadınla el sıkışmazlar. Çünkü inançlarına göre kadından imam olmaz. Kadından imam olmadığı için devlet başkanı da olmaz. Ben 24 yıldır aktif siyaset yapıyorum. Biz 40 kişiyiz. Herkes birbirini bilir. Ben bu ülkede kim kimdir bilirim. Benim de kiminle nasıl bir iletişim içinde olduğumu Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere herkes bilir. Açıkta insanlarız biz. Ama şunu söyleyeyim. Benim ailemden beşinci kuşağa kadar baktım. Bunu söyleyebilen bir politikacı yok. Hiçbir grupla buna Fetoculuk başta olmak üzere dahil olmuş, irtibatta bulunan, görevden alınmış, hapse girmiş, işinden gitmiş, açığa alınmış bir kişi yok.

 

 

Peki İçişleri Bakanı olduğunuz dönemde de herhangi bir temasınız söz konusu olmadı mı?

 

 

Ben Fethullah Gülen’le, açık açık söylüyorum zaten bugün MHP Genel Başkan Yardımcısı, o zaman DYP İl Başkanı olan Sayın Celal Adan tarafından İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü’nün de bulunduğu bir tanıştırma faslıyla görüştüm. Onun dışında hiçbir iletişimim yoktur.

 

 

15 Temmuz darbe girişiminden bu yana 45 binin üzerinde kişi Gülen cemaatiyle ilişkisi olduğu iddiasıyla tutuklandı. Siz ben de tutuklanırım gibi bir endişe taşıdınız mı, taşıyor musunuz?

 

 

Hayır öyle bir endişe taşımadım. Çok iddialı bir şey söylemiştim o zaman. 15 Temmuz gecesi saat 23.30 dan itibaren bir el beni bu darbenin başbakanı ilan etti. Onun peşindeyim hala. O el kimi örtmek için benim ismimi kullandı? Onu henüz bulabilmiş değilim. Bu tamamen bir yıldırma korkutma politikasıydı. Herhangi bir bilgi belge olmadığını ben biliyorum. İnsanlar kendi kendini bilmez mi? Bunların neticesinde hiçbir şey olmayacağını ben biliyordum. Ama Sayın Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı’ndan hiç değilse 15 gün şu hanımı gözaltına alın dediğini, bizatihi Ak Parti yöneticileri üzerinden duyumunu aldım. O kendisi çok istedi bu işi. Ama iddialı bir şey söyleyeyim Selin hanım. Siyasette bu gruplarla hep merhabalaşılır. Ama minimum düzeydeki tek siyasetçi benim. Merhabası en minimum düzeyde olan kişi benim. Bir taraftan da cinsiyetimden kaynaklanan bir durum bu.

 

 

MHP tabanında ne oranda ‘Hayır’ oyu çıkmasını bekliyorsunuz?

 

 

 

Barzani bayrağından evvel yüzde 80’di. Ama bayraktan sonra henüz ölçüm yaptırmadım. Sahadan dönmedi kimse. Barzani bayrağından sonra artmıştır.

 

 

Sonuç ‘Hayır’ olursa, MHP genel başkanlığına aday olacak mısınız?

 

 

Ben o talebimi geri çekmiş değilim. Kongre yapıldı bizim, fakat tedbir kararı alındı. Kararı alan hakim üç ay boyunca o dosyaya bakmadı. İlk tayinde Adalet Komisyonu Başkanı oldu. Şimdi askıda bir durum var. 19 Haziran’da kurultay yaptık. O askıda. Yanlış da denilmedi doğru da denilmedi.

 

 

Seçimli kurultaya gidilemezse hukuken merkez sağda başka bir oluşum düşünür müsünüz?

 

 

Biz bu kurultay sürecinde pek çok insanla birlikte yola çıktık. Gencecik arkadaşlarımız geleceklerinden oldular. İl başkanları vardı, ilçe başkanları vardı. Bir insan birikti. Bu blok diğer arkadaşlarımızı da destekleyen, bu yüzde 80’lik blokun tamamının sözcüsü ben değilim, ayıp olur. Ama benle de yol yüyürenler var. Bu insanları kesinlikle yarı yolda bırakmayacağım. Şimdi hayır çıktı. Veya evet çıktı. Ama hayır çıkacak. Kurultay da olamıyor. Aniden seçim yapıldı. 2 ay içinde seçime gidilecek. Arkadaşlarımı toplayacağım, ne karar verirlerse ona uyacağım. Kişisel bir kararım yok. Seçim olduğu takdirde diyorum, sanmıyorum ama olduğu takdirde…

 

 

Peki 2 ay gibi kısa bir süre zarfında örgütleyebilecek misiniz?

 

 

Her şey çok kolay bizim ülkemizde. Hukuki yöntemleri var. Parti kuracağım veya kurmayacağım demiyorum. Birinci önceliğimiz MHP’nin genel başkanlığı adaylığıdır. Bunu geri çekmiş bir beyanatım yok. Ama aniden bir seçim söz konusu olduğunda ben şeffaf bir politikacıyım, arkadaşlarım ne diyorsa ona uyacağım. Benim bir tercihim yok.

 

 

Peki ya sonuç ‘Evet’ olursa? 2019 cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı aday olmayı düşünüyor musunuz?

 

 

Ben meselesi değil, herhangi bir kişinin bir siyasi partinin adına olmadığı takdirde yüz bin imza toplaması gerekiyor. Bu imza toplanabilir bir rakamdır. Bu imzanın toplanmaması için bugün meşruiyeti olan insanlar olmamıza rağmen bugün her türlü başbakanın deyimiyle abidik gubidik yapılır. Önemli olan hayırı çıkartmaktır. Ben bu masanın üzerine her şeyimi koydum. Ben hayırcıyım. Bana neye mal olursa olsun ben ‘Hayır’ için çalışıyorum. Benim için evet üzerinde yorum yapılabilir bir sonuç değil şu anda.

 

 

Düşünmek bile istemiyorsunuz…

 

 

Hayır. Ajandamda ne bir parti kurmak var ne de MHP genel başkanlığı için taş döşemek var. Benim ajandamın tümü ve her şeyim şurada, tamamı hayır için.

 

 

Ümit Özdağ muhaliflere yönelik suikastler olabilir diye bir açıklama yapmıştı. Siz böyle bir şey olabileceğini düşünüyor musunuz? Size yönelik bir suikast olur gibi bir endişeniz var mı?

 

 

Benimle ilgili hiçbir şey düşünmüyorum. Çok şeyin içinden geçmiş bir politikacıyım ben. 28 Şubat’ları yaşadım, pek çok şey yaşadım, sanmıyorum. Kendimle ilgili sanmıyorum.

 

 

Başka birilerine yönelik olabilir mi?

 

 

Zannetmiyorum. O tarz şeyler hiç kimseye bir koltuk sağlamaz.

 

 

17 Nisan sabahı nasıl bir Türkiye olacak? Sizin Türkiye vizyonunuz nedir?

 

 

İyi bir Türkiye bekliyorum. Rahat nefes almış bir Türkiye bekliyorum. Değerler üzerinden, inançlar üzerinden itişme ortadan kalkar ve AB hedefi yeniden gündeme gelir. Bireysel haklarda, amasız lakinsiz keşkesiz bir genişlik… Demokrasi standartlarının yükseltilmesi. Her şeyden evvel hukukun üstünlüğü. Bir hayalim daha var. Türkiye’yi bayram sofrasına oturtmak. Bayram sofralarında babaanne, anneanne evine gidilir. Evin kadınları ya kahvaltı ya öğle yemeği bir sofra hazırlarlar. Kulağı küpeli erkek kuzeniniz de, Diyarbakırlı yengeniz de, Rizeli enişteniz de, Rumeli göçmeni yengeniz de, başörtülü kızkardeşiniz de, dövmeli oğlunuz da oradadır. Yani herkesin bir arada olduğu… O sofranın en büyük özelliği, herkesin kolunun uzandığı yerde yemeğe eşit biçimde erişebilmesidir. Bunu sağlamak istiyorum.