AKP, IŞİD ekonomisi yaratmış

AKP, IŞİD ekonomisi yaratmış
17 Eylül 2014 13:15

IŞİD’in kimliğini resmen ilan etmeden önce yıllarca İstanbul ve Konya’da örgütlendiği ve AKP’nin göz yumması sonucu milyonlarca dolarlık ekonominin oluşturulduğu ortaya çıktı.

 

 

Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele ilişkin tartışmalar sürerken, örgütün Türkiye içindeki faaliyetlerinin şimdiye kadar “buzdağının görünen yüzü” olarak kamuoyuna yansıdığı anlaşıldı. Örgütün kendi yapılanmasını resmi olarak açıklamadan önce de “cihatçı” adı altında Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığı, dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da o dönemde kendisini “bu bir terör yapılanmasına gidebilir” diye uyarmaya çalışan güvenlik bürokrasisine, “bölge politikamızı terör yaftasıyla damgalamaya çalışmayın” diye fırça attığı ortaya çıktı.

 
TEHLİKENİN BOYUTU SANILANDAN BÜYÜK

 
ABD ve Batılı müttefiklerinin IŞİD gerekçesiyle Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için harekete geçmesiyle, örgütün Türkiye’deki varlığına ve faaliyetlerine ilişkin tartışmalar da giderek dikkat çekmeye başladı. AKP’nin, Suriye’de rejimi devirmek için faaliyet gösteren gruplara verdiği destek ve bu çerçevede cihatçı militanların Türkiye’de giderek daha yoğun faaliyet göstermesine ilişkin ayrıntılar netleştikçe, tehlikenin boyutlarının da sanılandan büyük olduğu belirlendi.

 
Aydınlık, IŞİD’in Türkiye’de faaliyetlerine ilişkin kritik ayrıntılara ulaştı. Buna göre, Suriye’de Esad’a karşı oluşturulan cephenin içinde yer alan cihatçılar, IŞİD daha varlığını resmi olarak açıklamadan önce Türkiye’de faaliyet göstermeye başladılar.

 
VAKIF VE DERNEKLERLE ÖRGÜTLENDİLER

 
İstanbul ve Konya’da çeşitli camilerin çevresinde bulunan İslami dernekler, vakıflar ve yardım kuruluşlarının “insani yardım” organizasyonları çerçevesinde bir araya gelen cihatçılar bir yandan hem Türkiye’de hücre yapılanlarını sağladılar, diğer yandan da Suriye’ye geçerek, buradaki faaliyetlerini sürdürdüler.

 
Cihatçıların Türkiye’de militan ve sempatizan devşirmeleri, iki yıl içinde dev bir ekonomiye de dönüştü. Özellikle, Katar ve o dönem cihatçılara destek veren Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerinden gelen paralar, çok sayıda dernek, vakfı ve yardım kuruluşunu, bu faaliyetlerin içinde yer almasına neden oldu.

 
BAVULLARLA DOLAR TAŞINDI

 
Cihatçıların Libya, Sudan, Afganistan, Somali, Pakistan, Malezya ve Endonezya’nın yanı sıra Avrupa ülkelerinden de Türkiye’ye gelişleri, konaklamaları ve Suriye’ye geçirilmesini üstlenen grupların eline milyonlarca doları geçtiği hesaplanıyor. Silah dışında sadece lojistik destek için bile aracı olan kuruluşların büyük miktarlarda parayı ellerinde tuttukları anlaşıldı. Güvenlik ve istihbarat kaynakları bankacılık sisteminin hemen hiç kullanılmadığı bu ekonominin, bavul dolusu dolarlarla yürütüldüğünü saptarken, bu dönemde İstanbul, İzmir, Ankara ve Hatay’da hiç döviz kaçakçılığına rastlanmamış olması da AKP hükümetinin bu duruma göz yumduğunu gösterdi.

 

 

ERDOĞAN’DAN BÜROKRATLARA IŞİD FIRÇASI

 

 

Örgütün kendi yapılanmasını resmi olarak açıklamadan önce de “cihatçı” adı altında Türkiye’de faaliyet göstermeye başlamasından sonra, yapılan bir güvenlik zirvesinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın da o dönemde kendisini “bu bir terör yapılanmasına gidebilir” diye uyarmaya çalışan güvenlik bürokrasisine, “bölge politikamızı terör yaftasıyla damgalamaya çalışmayın” diye fırça attığı ortaya çıktı.

 

 

Güvenlik birimlerinin de bu aşamadan sonra, cihatçı gruplara ilişkin “terör örgütü” çalışması yapmadığını, konunun tamamen MİT’in inisiyatifine bırakıldığı öğrenildi.

 
SAYILARI BİLİNEMİYOR

 
AKP’nin politikaları nedeniyle cihatçı gruplara verilen destek, militan ve sempatizan sayılarının, hücre yapılanmalarının sayısı konusunda net bir çalışma yapılmasının da önüne geçti. Ancak güvenlik birimlerinin yürüttüğü tahminlere dayalı gayrı resmi çalışmalar, örgütün Türkiye’deki militanlarının ve sempatizanlarının bir yıl içinde IŞİD’in halen sahip olduğu militan sayısının yarısını bulabileceği düşünülüyor.