ADD Başkanı Çölaşan: Başkanlık, laik-demokratik cumhuriyetin yıkımı olur

ADD Başkanı Çölaşan: Başkanlık, laik-demokratik cumhuriyetin yıkımı olur
2 Aralık 2016 09:44

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin “Başkanlığa Hayır” yürüyüşü bu pazar Ankara Tandoğan’da başlayacak Anıtkabir’de sona erecek. Tansel Çölaşan yürüyüş öncesi çarpıcı sözler söyledi.

 

 

 

– Başkanlığa neden karşısınız?

 

 

Pek çok nedeni var. Öncelikle iktidar ülkeye deli gömleği giydirmek istiyor. Dayatılan başkanlık sistemiyle Cumhurbaşkanı anayasaya aykırı olarak fiilen yürüttüğü başkanlığı yasallaştırmak istiyor. Zaten “Yönetim şekli fiilen değişmiştir. Yapılması gereken anayasal zemine taşınması, meşrulaştırılmasıdır” demedi mi? Aksi halde anayasa suçu işlemeye devam etmiş olacaktır.

 

 

– ‘Başkanlığın yönetim değişikliği, rejim değişikliği gibi algılanması yanlıştır’ diyorlar, ne dersiniz?

 

 

Bakmayın iktidar odaklarının ‘rejim değişmiyor’ sözlerine… Bu sözler aldatmacadır. Anayasa ve bu yolla getirilmek istenen başkanlık sistemi halka kurulan bir tuzaktır. Çünkü aslında hedef Atatürk Cumhuriyeti’dir.

 

 

04afis20cm

 

 

Hedef rejim değişikliğidir. Hedef Cumhuriyet’in başta Meclis sistemi olmak üzere tüm kurucu ilkelerini, çağdaş, laik-demokratik, ulusal-üniter yapısını ortadan kaldırıp yerine hilafet özlemli bir tek adam yönetiminde Orta Çağ yaratmak ve Osmanlı eyalet sistemine benzer bir yapıyı kurmak, yani bölmektir.

 

 

TEK KİŞİ İÇİN PROGRAMLANMIŞ

 

 

– Tek adam yönetimi demekle neyi kastediyorsunuz?

 

 

Türkiye Cumhuriyeti çağdaş, laik, demokratik hukuk devletidir. “Kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistemle” yani Meclis sistemiyle yönetilmektedir. Bu sistemde devlet gücü; yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında paylaştırılmış, devlet gücünü elinde tutan yöneticilerin bu gücü keyfi ve kötüye kullanmalarının önünü kesmek ve bir kişi veya grubun diktasını önlemek amaçlanmıştır. Batı tipi klasik demokrasi olarak tanımlanır. Bu sistemde var olan “kuvvetler” arası denge mekanizmaları, demokrasinin işlemesini kolaylaştıran unsurlardır. Oysa getirilmek istenen sistemle yasama, yürütme ve yargı gücünün tek kişide toplanması amaçlanıyor. Tek kişi için programlanmış özel bir model. Fiilen uygulanmakta olan tek adam modelinin meşrulaştırılması diyebiliriz. Ne ABD tipi başkanlık, ne Fransa tipi yarı-başkanlık sistemlerine benzerliği var.

 

 

MECLİS GÖSTERMELİK KALACAK

 

 

Getirilmek istenen başkanlık sisteminde yasama organının, bugün uygulanmakta olan nisbi temsil sistemi yerine (dar, daraltılmış bölge/çoğunluk) sistemi ile tek parti çoğunluğunda oluşmasının planlandığı anlaşılıyor. Seçim modeli Meclis’te en çok iki partili bir yapıya imkân veriyor. Ufak partiler eleniyor. Muhalefet önleniyor. MHP kabul ederse başkan ‘partili’ olacak ama Amerika’daki gibi değil partinin başkanlığını da yapacak. Anayasa’da yer almasa bile bugünkü gibi fiilen başkanlık yapacağı için milletvekillerini, bugün olduğu gibi yine parti başkanı seçecek. Yasama (Meclis) yasa yapacak, başkan veto ederse nitelikli çoğunlukla direnebilecek. Başkanın siyasi sorumluluğu yok. Belli durumlarda cezai sorumluluğu var. Bakanlar üzerinde de parlamenter sistemde olduğu gibi denetim mekanizmaları yok. Onları da denetleyemeyecek. Hem Meclis hem de milletvekilleri göstermelik, işlevsiz kalacaklar. 96 yıllık Meclis sistemi hukuken var gözükse de, fiilen son bulacaktır. Oysa bu Meclis “Gazi” Meclis’tir. Kurtuluş Savaşı’nı yöneten, Mustafa Kemal’le büyük zaferi kazanan, “egemenliğin kaynağını ilahi olmaktan çıkartıp kayıtsız şartsız millete devreden”, 1921 Anayasası’nı yapan, saltanatı ve hilafeti kaldıran, Sevr’i yırtıp Lozan’ı imzalayan, cumhuriyeti ilan eden, sonrasında 1924, 1960, 1982 anayasalarını yapan Meclis’tir. Cumhuriyet tarihimiz yok edilmektedir.

 

 

TÜRKİYE’Yİ BÖLÜNMEYE GÖTÜRÜR

 

 

– Yürütme yetkisi başkanda olacak. Kapsamı nedir?

 

 

Hem devletin hem hükümetin başı. Bakanlarını kendisi atayıp alma, kararnameler çıkarma, bütçe yapma, kanunları veto etme, Meclis’i feshetme, yüksek bürokrattan vali ve kaymakamlara kadar kamu görevlilerini atama yetkilerine sahip. Meclis’in ne başkanı, ne de bakanlarını siyaseten denetleme imkanı var. Belli koşullarda başkanın cezai sorumluluğu var. Ayrıca başkan yargıyı da elinde tutuyor; AYM ile HSYK üyelerinin yarısını bizzat, diğer yarısını ise (seçtiği) Meclis eliyle atamaya yetkili. Danıştay üyelerinin dörtte birini atıyor. Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tek adam elinde toplandığı ve kendi taslak metinlerinde monarşi benzeri bir yönetim biçimi olarak tanımladıkları başkanlık sistemi, 93 yıllık laik-demokratik cumhuriyetin kurucu ilkeleriyle son bulması demektir. İnsan haklarına dayalı demokratik, laik cumhuriyetimiz tehlikededir. Osmanlı’nın 200 yıl süren çöküşüne çare bulamayan tek adam yönetim şekli, cumhuriyete seçenek olamaz. Başkanlık sistemi, yaratacağı travmayla Türkiye’yi bölünmeye götürür. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak başkanlık sistemi adı altında önümüze konulan tuzağa karşı halkımızı uyarmayı görev biliyoruz. 4 Aralık saat 12.00’de demokratik kitle örgütleriyle Tandoğan’da halkımızla buluşup Atatürk’e yürüyoruz. SÖZCÜ/ANKARA