“Abi bu deliyi başıma bela etme”

“Abi bu deliyi başıma bela etme”
29 Haziran 2013 19:25

Yazının başlığındaki sözler bana ait değil.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

”Anayasa Komisyonu” başkanı Profesör Dr.Burhan Kuzu’dan naklen Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisine söylediği sözler.

22.Dönem’de milletvekilliği seçilme süresi 5 yıldı ve TBMM organlarının ve tabii ki bu arada Meclis başkanının ikinci yarı dönem için yenilenmesi 2.yılın sonunda oluyordu.

Bugün olduğu gibi 2004 Kasım ayındayız ve Meclis organ seçimleri var.

Meclis başkanlığına yine o tarihlerde de Anayasa Komisyonu başkanı olan Burhan Kuzu’nun da aday olacağını biliyoruz milletvekilleri olarak.

Malum o dönem ben de milletvekiliyim ve henüz AKP’den ayrılmamıştım.

Şunu da çok iyi biliyoruz ki,Burhan Kuzu aday olduğu taktirde tekrar aday olan Bülent Arınç karşısında ezici bir üstünlükle Meclis başkanlığını kazanacağı çok net ve kesin.

Nedenini soracak olursanız hemen açıklayayım.

AKP milletvekillerinin de tamamına yakını olmak üzere muhalefet de Bülent Arınç’a çok öfkeli o tarihlerde.

Hem milletvekillerine tepeden bakan alçakgönüllülük maskesi altında ki tavırları hem de Meclis başkanı olur olmaz özlük hakları konusunda önemli derecede kısıntıya gitmiş olmasıydı ki karşısına çıkacak ciddi bir adayla devrileceği kesindi.

Nitekim o Meclis başkanlığı seçiminde karşısına yine o tarihlerde İzmir milletvekili olan Serpil Yıldız Tayyip’e rağmen çıktı ve hiç de azımsanmayacak olan 150 oy aldı ki, bu oyların en az yarısının AKP milletvekillerine ait olduğunu biliyorum.

Çünkü o tarihlerde tek muhalefet partisi olan CHP milletvekillerinin birçoğu da oylarını ciddi rakip aday olmadığı için yine Bülent Arınç’a vermişlerdi.

Ve nihayet o seçimlerde Burhan Kuzu’nun aday olmaktan çekildiğini duyduk.

Tıpkı bugünkü gibi.

Tıpkı aynı yöntemle.

Yani Başbakan’ın telefonuyla.

Bakın nasıl?

Yazdıklarımın hepsi doğru.

Tanığım o dönem Konya milletvekili olan Ahmet Işık’tır.

”Genel Kurul”
daydık biraz açlık hissettik,Ahmet Işık’la beraber aperatif birşeyler,ordür yemek üzere Meclis lokantasına gittik.

Lokantadan içeri girdiğimizde masanın birisinde Burhan Kuzu’nun tek başına oturup birşeyler atıştırdığını gördük.

Burhan Kuzu bizi görür görmez Ahmet Işık’la beni masasına davet etti ve bizde oraya yönelip oturduk.

Hal hatır sormalardan sonra o zaman yine siyasal gündemin en sıcak konusu olan Meclis Başkanlığı seçimlerine dönerek sanki sözbirliği etmişçesine Ahmet Işık’la ben aynı anda ”Hocam Meclis Başkanlığı adaylığından neden çekildiniz” diye sorduk.

Burhan Kuzu’nun her şeyi çok açık konuşan karakterinin olduğunu biliyorduk.

Doğrudan ”Başbakan beni aradı ve epeyce konuştuk;benden adaylıktan çekilmemi rica etti ve sözü Bülent Arınç’a getirerek,abi bu deliyi başıma bela etme dedi, ben de daha fazla ısrarcı olamadım; bu nedenle adaylıktan çekildim” diye sorumuzu yanıtladı.

Bakın,bu anlattıklarım birebir doğrudur ve yineliyorum, tanığım o dönem AKP Konya milletvekili olan Ahmet Işık’tır.

Hatta bir anekdot anlatmak istiyorum.

Tayyip Erdoğan Burhan Kuzu’dan yaşça küçük mü diye gelip çantamdaki milletvekilleri albümüne baktım.

Tayyip’in 1954 doğumlu olduğunu biliyordum,Burhan Kuzu ise anımsadığım kadarıyla 1957 doğumlu görünüyordu.

Peki, kendisinden yaşı küçük olan bir parlamentere Tayyip neden abi diye hitap edebilir diye o zaman düşündüm.

Vardığım sonuç, Tayyip’in yetişme şekli olarak kendisinden yaşça büyük olanlara hatta yaşı kendisinden büyük bakanlara abi dediğini biliyorum.

İşte bu nedenle Burhan Kuzu’nun belki yaşça kendisinden büyük olduğunu düşünmüş olabilir ve bu arada kafakola almak için abi diye hitap etmiş olabilir.

O zaman basınla duygularını paylaşmayan Burhan Kuzu,bırakın dargınlığını çok küskün olarak ne hissettiklerini ve kızgınlığını tüm Türkiye kamuoyu ile paylaşır duruma gelmiştir.

Bunun nedenini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

O tarihlerde Burhan Kuzu’nun şöyle bir umudu vardı.

Tayyip Bey beni Meclis başkanı yapmadıysa mutlaka Adalet bakanı yapacaktır diye düşünüyordu ve bu nedenle medyaya açıklamalarda bulunmuyordu.

Artık bugün gelinen nokta itibariyle tüm ümitlerini yitirmiş olarak ve AKP’nin tüzüğü icabı bir daha milletvekili adayı olamayacağı için çekinmeden medyaya demeç vermeye başlamıştır.

Hatta dün itibariyle öyle sert açıklamalarda bulundu ki, Başkanlığın kendisinin hakkı olduğunu ve AKP’nin kurucularından olduğunu, demokrasinin kaybettiğini belirterek hem Tayyip Erdoğan hem de Cemil Çiçek’e çok ağır göndermelerde bulundu.

Çünkü AKP’nin kuruluşunda Cemil Çiçek yoktur ve 2002 yılında aday oluncaya kadar Tayyip Erdoğan’ı, kankası İ.Melih Gökçek’le hep eleştirmiştir ve partiye on ikiye beş kala gelmişlerdir her ikiside.

İşte bu durum bir Tayyip Erdoğan klasiğidir ve partisinde bölünme hareketi başlatacak kişileri sürekli yanında tutmak için hep gerçek iyi niyetlilere ve iyiliği dokunmuş, kendisine zarar vermeyecek kişilere karşı kayırmıştır.

Şu anda adını anımsayamadığım Batılı bir düşünür “Dostlarını yakınında tut,düşmanlarını daha çok yakınında tut’’ der ki, Tayyip Erdoğan bu taktiği ödünsüz olarak uygulamaktadır.

2004 Kasım’ında Bülent Arınç’ı bu nedenle kayırmıştır; Burhan Kuzu’ya karşı.

Yıl 2013 Temmuz’unda da Cemil Çiçek’i yine bu nedenle kayırmıştır; siz kadere bakın ki karşısında yine Burhan Kuzu olarak.

Burada iki noktaya işaret ederek yazıma son vermek istiyorum.

Bunlardan birincisi Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılında Burhan Kuzuya, Bülent Arınç’la ilgili olarak “Abi bu deliyi başıma bela etme’’ sözü ile onu nasıl bildiği ve betimlediği olgusu ki, herkesin bunu bilmesinde bir yarar olacağı ve tefekküre sevk ederek siyasal biçimlenmemizde rol oynayacağı olgusu.

İkincisi ise bundan sonra AKP’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı,köşe taşlarının yerinden oynamasıyla AKP’nin alabora olacağı kesindir.

Şunu psikolojik bir olgu olarak ortaya koymamız gerekiyor ki, çakallar kalleşliklerini çok çabuk ortaya koyarlar ama dürüst mazlumlarda biriken öfke daha serttir; çünkü onda sabrın kuvveti vardır.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!