AB Parlamento kararı anlık olarak bir şey ifade etmiyor

AB Parlamento kararı anlık olarak bir şey ifade etmiyor
7 Temmuz 2017 17:30

AB Parlamentosu dün büyük bir oy çokluğu ile Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin kesilmesinin tavsiye edildiği yönünde karar aldı.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Bu sadece bir tavsiye kararı zira Türkiye ile müzakerelerin kesilmesine karar vermede yetkili tek organ AB Konseyi.

 
AB Konseyi tüm üye devletlerin başbakan veya devlet başkanlarının oluşturduğu en yüksek siyasi organ ve ancak bu organın tüm üyeleri evet derse Türkiye ile müzakereler kesilebiliyor.

 
AB Parlamentosunun aldığı bu kararı bir nevi bizdeki MGK kararlarına benzetebiliriz.

 
MGK’nın aldığı kararlar tavsiye kararları ancak hükümet bu kararları uygulama kararı almadığı sürece de facto uygulanabilir değiller.

 
AB Parlamentosu’nun aldığı bu karar AB Konseyi tarafından uygulanmaz, uygulanmayacak.

 
Zira AB Konseyi çok çeşitli ve aynı zamanda bazı pragmatik sebeplerle Türkiye ile müzakereleri kesmeyi planlamıyor.

 
En azından önümüzde görülebilir dönemde böyle bir durum olmaz, yani müzakereler kesilmez.

 
Hatta son ay içinde bizdeki hükümet ile AB arasında bir yumuşama oluştu, ilişkilerdeki gerginlik azaldı.

 
Şimdi tabii, aslında Türkiye şu anda AB ile üyelik müzakeresi sürdürebilecek bir durumda değil.

 
Salt olarak bakıldığında Türkiye şu anki siyasi ve serbest piyasa ekonomisi şartlarında AB ile üyelik müzakereleri yürütebilecek bir ülke değil.

 
Çünkü Kopenhag kriterleri ihal edile edile delik deşik halde, serbest piyasa ekonomisi siyasi iktidarın sürekli ve yoğun müdahalesi altında.

 
Şiddet içermeyen muhalif hareketler ve sadece fikir ifade etme veya basın faaliyeti yürütme gibi şeyler dahi tıpkı batık Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi siyasi iktidarı yıkmaya çalışmak ve terör örgütü üyesi olmak kapsamında değerlendiriliyor.

 
Ülkedeki bilmen ne kupon arasanın satışı bile siyasi iktidarın kararına bağlı. (Maastrich kriteleri de delik deşik, Kopenhag kriterlerinin yanı sıra)

 
İşleyen parlamento yok.

 
Milletvekilinin siyasi dokunulmazlığı yok.

 
Kimi hapiste, kiminin de bu sabah olduğu gibi eline kelepçe takılmak isteniyor.

 
Ne yani Selahattin Demirtaş eli silahlı biri mi ki eline kelepçe takacaksın, adam seçilmiş seçmen tarafından ve siyasi bir partinin başkanı.

 
Bağımsız bir devlet kuvveti olarak yargı yok.

 
AB de bunu bilmiyor değil.

 
Ama işte bir şekilde Ecevit zamanında atılan çıpa devam ediyor.

 
Hülasanın hülasası her şeye rağmen Türkiye’nin şu anda AB ile müzakereleri kesilmez, AB Parlamentosu’nun dünkü kararı da reel ve fiili olarak birşey ifade etmiyor.

 
Şu anda durum bu.

 
İlerde Allah kerim, bakalım neler olacak.

 
ATATÜRK; HAKKINDA HERGÜN YENİ BİR ŞEY ÖĞREN

 
Bugün Yalçın Bayer’in yazısından öğrendim; Atatürk 1934’de orduda kullanılan, “paşam” hitabını da kaldırmış.

 
Ki, aslında İlker Başbuğ ilk Genelkurmay Başkanı olduğunda, “Bana paşam demeyin” demişti ve bunu beğenmiştim.

 
Demokrasilerde kişilere tapınma yaratan hitaplar olmamalı zira.

 
Tabii ki biz Genelkurmay Başkanı’nı sayarız, severiz, gözümüzden sakınırız.

 
Ama hitapların tarzı da önemli demokrasilerde.

 
Onu diyordum, Atatürk hakkında hergün bir şey öğren.

 
Nitelikleri, kaliteleri öğrenmekle bitmiyor.

 
Bugün de öğrendim ki, taa 1934’de kaldırmış bazı hitapları.

 
Bu arada İlker Başbuğ demişken, yeniden Yüce Divan’da yargılanacakmış.

 
Anlıyoruz, at hırsızı imiş gibi yargılama yapılmış olması telaffi ediliyor FETÖ ile işbirliği zamanından kalan.

 
Da…

 
Başbuğ’un neyi yargılanacak, anlamadım.

 
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı olması mı?

 
Yoksa dünyanın en Avrupai ordularından TSK’yı AB standartlarında yönetmiş olduğu için mi?

 
Çok medeni olduğu için mi?

 
Bu, kurulmuş Cumhuriyet devletinin ordusunun seçkin bir subayı ve vatansever olduğu için mi?

 

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan