30 Ağustos Zafer Bayramı ve hicri yılbaşı kutlu olsun

30 Ağustos Zafer Bayramı ve hicri yılbaşı kutlu olsun
29 Ağustos 2019 08:21

Halkın Habercisi ailesi olarak, Zafer Bayramınız (Kahraman Türk Silahlı kuvvetler gününüz) ve Hicri yılbaşınız kutlu olsun. Nice zaferlere…

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

Değerli okuyucularımız, 31 Ağustos Cumartesi günü Hicri Yılın başlangıcı’dır. sağlığı yerinde olan Müslüman din kardeşlerimiz, 31 Ağustos Cumartesi günü oruç tutsunlar.

Muharrem ayının İslamiyetten öncesine uzanan bir şöhreti ve değeri bulunmaktadır. Denilebilir ki Muharrem, bütün beşeriyetin tarihinde yeri bulunan bir gündür. Muharrem ayının onuna tesadüf eden Aşura günü, birçok zarf olmuş bulunmaktadır.

 

Hadis-i şerifler:

 
Hadis 1- Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde, “Ramazandan sonra Oruçların en faziletlisi, Muharrem ayında tutulan dır. Farzlardan sonra namaz’ların en faziletlisi gece namazlarıdır.” buyuruyor.
Hadis 2- “Kim aile efradına Aşura gününün nafakasını geniş tutarsa Cenab-ı Allah da ona senenin tamamında genişlik verir.” buyuruyor.

Hadis 3- “Aşura gününün Orucu, Cenab-ı Allah’a karşı hüsnü zanım odur ki, bir önceki sene (de işlenen hata) yı örter” Buyuruyor.

Türk İslam şuuruna malik bulunan mü’minler, bu mübarek günlere gerekli itinayı göstermeli ve Sünnet müessesesini ayakta tutmalıdırlar.

Cenab-ı Allah, Türk İslam dünyasını başarmaya muvaffak ve rıza-i ilahisine muvafık kılsın. Tevfik ve inayet ancak O’ndandır.

Hicri yılbaşı münasebetiyle hapacağınız tüm ibadet sadaka ve hayırları, Cenab-ı Allah kabul etsin. Allah tekrarını nasip etsin. Amin.

 

 

ZAFER BAYRAMI

 
Büyük Türk Milletinin, dini Bayramlar kadar önem verdiği ”30 Ağustos Zafer Bayramını” dini Bayramlar gibi, sevinç ve heyecanla kutlamaktadır. Zafer Bayramı, kahraman Türk silahlı kuvvetler günü olarak da kutlanmaktadır.

Türk ulusu, her zaman ve her vesile ile toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumada emsalsiz görev aşkıyla dolu olan ordusuna, güvenerek Zaferlere varmıştır.

Tarihi zaferlerle dolu Müslüman Türk Milleti, 30 Ağustos zaferinin 97’ci, yıldönümünü kutlamanın heyecan ve coşkunluğunu yeniden yaşıyor. Bilindiği gibi Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğrayan milletlerin safında yer alan düşmanların karşısında kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, ihtiyarıyla, ruh ve iman kuvvetiyle el-ele, gönül gönüle ve omuz omuza vererek , Cenab-ı Hakkk’ın “Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın” emrine uyarak Baş komutan Gazi Mustafa Kemal’in ve Mareşal Fevzi Çakmak’ın önderliğinde zorlu ve çetin bir mücadeleye girişti.

26 Ağustos 1922 sabahı Sakarya kıyılarında şaşkına çevrilen gafil düşman kuvvetleri, 30 Ağustos ‘ta bozguna uğratıldı. Böylece Başkomutanın “Düşman ordusu behemahal imha olunacaktır.” şeklindeki kesin emri yerine getirilmiş oldu. Eskişehir, Afyon hattına, oradan da İzmir’e kaçan düşman vatanımızı terkketmek zorunda kaldı.

 

 

30 Ağustos Türk tarihinde bir dönüm noktası olmuş, var veya yok olma mücadelesinde, milletimiz var olduğunudünyaya bir kere daha ispatlamıştır.

Türk ordusu bir kahramanlar yuvasıdır. 30 Ağustos’ta ki Zafer; Kahraman Türk ordusunun milletiyle bütünleşerek kazandığı eşsiz bir Zaferdir. Şahadet şerbetini içebilmek, o mertebeye erişebilmek, şereflerin en büyüğüdür. Şerefli bir hayat, gerektiğinde Vatan, millet ve mukaddesat uğrunda canını feda etmeyi de gerektirir.

Din görevlisi merhum Feyzullah Değerli hoca diyor ki: ” Vatanımızın her köşesi, şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulmuştur. Türk İslam alemi sadece namazda Allah’a inanarak eğilmiştir.

Dünyadaki hizmeti ahirete taşıma şuur ve iman içinde bulunan atalarımız, Ay-Yıldızlı Şanlı Türk Bayrağının dalgalandığı cennet vatanımızı düşmana çiğnetmemek için yaşamaktan duygulanarak, insanların zevkiyle ölüm şerbetini tatmışlar ve kahramanca şehit olmuşlardır.”

 

 

Mü’minler onlardır ki, Allah’a ve Resulüne inandılar, sonra şüphe etmediler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaştılar.

30 Ağustos zaferi, emir ve itaatta abideleşen, cesarette destanlaşan, birlik-beraberlikte çelikleşen Türk Milleti düşmanın güllesine, kurşununa, her türlü saldırısına iman dolu göğsünü siper ettiği bir zaferdir.

Anaları tarafından ya şehit ol-ya gazi, diye uğurlanan ve savaş meydanlarında ya İstiklal ya ölüm, fermanıyla coşan bu serdengeçtiler şu gerçerçeklere inanıyorlardı. Allah kendi dinine-vatanına yardım edene elbette yardım eder. Allah’ın sözü ve dini üstün olsun diye savaşan kimse Allah yolunda savaşmış olur.

İslam dinine göre Vatan savunması ve kahramanlık ruhu; İmandaki heyecan, sadakat ve samimiyetin bir neticesidir. Milli davalardaki sebat ve samimiyetin en içten olanı, meydanlarda düşman ile savaşırken belli olur. Büyük Türk Milleti, dahili ve harici “İhanet şebekeleri” ne, 15 Temuz da bir kere daha düşmana karşı zaferini tekrarlamış ve ispat etmiştir.

Türk ordusu, milleti için yalnız bir savaş kudreti değil, aynı zamanda bir okul, şaşmaz ve değişmez bir ilerlilik ocağı, Türklük ruh ve karekterinin en sağlam temsilcisidir. Her yönüyle Türklüğün ta kendisidir.

Kurtuluş savaşında en çok Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu halkı şehit vermiştir. Yurtiçi ve yurtdışındaki ihanet şebekeleri, bu bölgelerin kadirşinas halkının, ruhunda taşıdığı Milli duyguyu hazmedemeyerek değiştirmek için, güncel tavizler vererek, atalarının mirasını unutturup hor görmelerini aşılıyorlar. Tabiat kanunu veraseti hor görmeyi kabul etmez.

Kurtuluş savaşında, Arapların ve Suriye de yerleşik Ermeni’lerin Türk’lere karşı zulümlerini Türk Milleti unutmadı. Bu zulümlerine karşı, tarihin de onaylamadığı soykırım iftirasına destek veren başta Fransa olmak üzere, halen zulmetmeye devam etmektedirler. Onun içindir ki, vatansever Türk Milleti olarak, Ermeni Diasporasına destek veren ülkelerin, Türkiye de faaliyet gösteren ticari kuruluşlarına karşı ekonomik yaptırım uygulayıp, satın almamalıyız ki, o zulümkar ülkelere haddini bildirmiş olalım.

 

 

Bu zafer, kalbi imanla dolu, canından çok sevdiği mübarek vatan topraklarını, aziz milleti ve mukaddes dini uğruna her türlü tehlikeyi göze alarak kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışmayı şiar edinen Kahraman Türk Ordusunun milletiyle bütünleşerek meydana getirdiği eşsiz bir zaferdir.

Şehadet şerbetini içebilmek, o mertebeye erişebilmek, mukaddes değerler uğruna can verip, kendisinden sonraki nesillere rahat bir vatan bırakabilmek, Türk İslam ahlakında yer alan, geleneklerin ve şereflerin en büyüğüdür.

Türk İslam dünyası için şehitlik ve Gazilik vazgeçilmez bir tutkudur. En zor şartlarda; kendilerini tahrik edip saldıranlara karşı, tarihte benzeri görülmemiş destanlar yazan Müslüman Türk milletinin savaş meydanlarındaki kahramanlığını Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK şöyle anlatıyor:

 
”Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre idi. Yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmadan kamilen şehit düşüyor, ikinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Şehit olanı görüyor, üç dakikaya kadar şehit olacağını biliyor, en ufak bir fütur bile getirmiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki imanı ve ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve şayan-ı tebrik bir misaldir.”

 

Türk tarihinin, en büyük Zafer’lerinden birisi de, Australia-Silver şehri-Brokin Hill savaşı: Ne yazık ki, unutulmuş ve tarih derslerinde yerini almamıştır.

Türk Milleti’nin, ulusuyla, milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak isteyen; iç-dış vatan haini riyakar “İhanet şebekeleri” iyi bilmelidirler ki, yakın tarihimizden İman, Cesaret ve kahramanlık abidesi iki Kahraman Türk’ün, Avusturalya-Silver şehri, Brokin Hill savaşında, gerçekleştirdiği büyük Zafer’i, sizlerle paylaşmak istiyorum:

“ 1914 Yılında Avusturaliya’nın Silver şehrinde, iki isimsiz Kahraman Türk; Genel Vali’nin (Cumhurbaşkanı) karşısına çıkıp efendim halifemiz size karşı savaş ilan etti, izin verin gidelim Vatanımızda sizinle savaşalım; burada sizin ekmeğinizi yiyoruz. Genel Vali (Cumhurbaşkanı), “ Adabınızla oturun yerinizde işinize bakın, bizi tehdit mi ediyorsunuz?” diye iki Türk’e çekişir. Bu cevaba, Kahraman Türk’ler, ”eh bizden günah gitti.” diyerek vali’nin (Cumhurbaşkanı) yanından ayrılmışlar. Her şeylerini satıp cephanelik edinmişler, Türkiye’ye gemi ile sevk edilmek üzere Anzak’ları limana taşıyan trenin geçeceği bir vadiye barikat kurduktan sonra, elleriyla yaptıkları Osmanlı bayrağını ağaca bağlayıp göklere çekmişler, daha sonra namazlarını kılmışlar, helalleştikten sonra trenin barikatta durmasını beklemişler, tren barikatta durur durmaz hemen ateş etmeye başlamışlar. Bilanço : yüzlerce ölü ve yüzlerce yaralı olmuş. Bu iki isimsiz Kahraman Türk, daha sonra orada şehit oluyor ve aynı yerde defnediliyor.

 

Avusturalya ordusu da, o bölgede Osmanlı ordusunu aramaya başlamış ve bakmışlar ki bu zafer, iki kişi tarafından gerçekleştirilmiş.

Genel Vali (Cumhurbaşkanı) üzüntülü bir vaziyette, başını eğerek şehitlerin naaşını hayretle selamlayıp ayrılmış. Daha sonra şehitlerin naaşı, şehit oldukları yerde defnedilmiş.

İç ve dış da ki vatan hainleri ve anarşik-ekonomik terör oluşturanların adresi olan raf bedeli şartını uygulayanlara, hodri meydan! Bu bir hikaye ve yorum değil. Tarih hiç bir zaman yalan söylemez. İtirazı olan varsa buyursun…

Değerli okuyucular, raf bedeli şartı nedir? İnsanların günah ve suç işleme adresidir. Türk sanayicisinin ve çiftçisinin, ürettiği ürünleri, raf bedeli şartı ile alıyorlar. Ayrıca aldıkları ürünlerin bedelini üç ay sonra veriyorlar, buna bir itirazımız yok. Raf bedeli şartı, her türlü ahlaksızlıkların oluşmasının ana deposudur.

Sanayici-çiftçi, raf bedeli çıksın diye işçilerin işine son vermek zorunda kalıyor. İşten çıkarılanlar da, günah, suç işlemeye ve Fetö gibi “İhanet şebekeleri” ne sığınıyorlar. İşsiz kalan insanlarla ve Türk sanayicisinin zor duruma düşürmekle zafer kazanabilir misiniz?

 

İç ve dış da ki, düşmanların işini kolaylaştıran adres, Raf bedeli şartıdır. Raf bedeli şartının uygulandığı bir ülkede, zafer kazanmaya en büyük engellerden biridir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, çalışmalarına en büyük engel olduğunun bilincindeler mi?

Recep Tayyip Erdoğan, vatan hainlerini ve Fetö’cuları kastederek diyor ki: “İhanet şebekeleriyle mücadele etmekten vaz mı geçelim?” Bu “İhanet şebekeleri”nden birileri de Fetö gibi riyakarlardır.

Hem standart kilo ile Kurban kesimi yapacaksın, hem de domuz eti ürünlerini aynı rafta satacaksın? Bu riyakarlılığın ve zaferleri kazanmaya en büyük engel çıkaran adresin ta kendisi değil midir?

Lafla ne Türküm, ne Müslümanım, ne de vatanseverim demek olmaz. “Gün dostunu, düşmanını ve raf bedeli şartı ile anarşik-ekonomik terör oluşturanları, yakinen tanıma günüdür.” Raf bedeli şartı, kara para demektir. Kara para hareketliliğinin olduğu bir ülkede zafer kazanmak çok zor olur.

Değerli okuyucularımız,
Bu kutsal toprakları vatanlaştırıp, bizlere miras bırakanlar atalarımızdır.

Bu Zafer ; yurdumuzu yakan, yıkan, kundaktaki çocuklarımızı, secdede dedelerimizi ve ninelerimizi ibadetlerini yaparlarken süngü ile şehit eden, bacılarımızın tertemiz namuslarını kirletmeye yeltenen ihanet şebekelerine ve hainlere haddini bildiren bir Zafer’dir.

 

NOT: 30-Ağustos Cuma günü, imkanı olanlar şehitliklere ve mezarlıklara akın edip, Vatan şehitlerinin ve atalarının ruhlarına Kur’an-ı Kerim okumasını bilenler Kur’an, bilmeyenler ise bilgileri dahilinde Sureler okuyup Dua etmelidirler.

Ey kendilerini bir avuç toprağa adayan aziz şehitlerimiz. Kabirlerinizde rahat uyuyunuz. Bize bıraktığınız bu mübarek topraklara dünya durdukça hain emeller sokulamıyacaktır.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Cümle Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Aatürk’ü, Mareşal Fevzi Çakmak’ı rahmetle, Gazileri minnetle anar. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun