3 film birden devamlı

3 film birden devamlı
19 Aralık 2014 09:08

70 milyon insan bir haftadır Türkiye Açık Hava Sinemasında film izliyor gibi.

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 
Mübarek sanki 3 film birden, devamlı;

 
Bir sıfırlama hikâyesi,

 
Çözümün çözülme süreci,

 
Ölürüm de Şişli’yi vermem filmleri.

 
İlk ikisi çok konuşuldu, yazıldı, çizildi ve hala da yazılıp çizilmeye devam ediyor ve edecek.

 
Fakat sonuncusunu diğerlerinden ayıran farklı bir özellik var.

 
Ölürüm de Şişli’yi vermem filminin kadrosu muhalefetten oluşuyor.

 
Sayın Erdoğan’ı eleştiriyorlar, hukuken sahip olmadığı yetkileri kullanıyor, başbakanlığı fiilen kendisi yönetiyor, saltanat kurmak istiyor diye.

 
Yolsuzluk yaptılar ve yapıyorlar diye meydanlara çıkıyor, 4 bakanı yüce divana göndermek istiyorlar.

 
Fakat sonra…. Koca İstanbul’un, kazandıkları kayda değer 2 ilçesinden biri için, 70 milyonun gözü önünde birbirlerini yiyorlar.

 
Tehdit, şantaj, rüşvet, belediyeyi zarar uğratma, her tür suçlama var.

 
70 milyonluk açık sinemada 1940’lı yılların Sicilya’sına ait film seyrettiriliyor sanki.

 
70 milyon seyirci filmin her yeni bölümünü, “Şişli için birbirlerini yiyenler, Allah korusun İstanbul’u alsalar ne yapmazlarmış” diye yorum yaparak izliyor.

 
Sayın Mustafa Sarıgül, Sayın Baykal’a rakip olduğu kurultaydaki o beklenmedik hareketi yapmamış olsaydı, bugün muhtemelen genel başkanlık koltuğunda oturuyor olacaktı iyimi.

 
O gün şansını çok kötü kullandı, heba etti.

 
Sonra bir kez daha umut olur gibi oldu sanki bazı çevrelerde.

 
Bu kez İstanbul’daki seçim hezimeti o umutları da gömdü.

 
Şimdi ise; artık sahibi olmadığı, hukuken bağı kalmadığı bir ilçe belediyesini, sanki kendi malıymış gibi sahiplenmeye, yönetmeye, kendi oğluna miras bırakmaya çalışan bir siyasetçi görünümü veriyor.

 
Oğlu vasıtasıyla yönetmek istediği Şişli’yi, vermem de vermem diyor sanki.

 
En azından böyle algılanıyor.

 
Sayın Sarıgül; adı üzerindeki son umut kırıntılarının da sıfırlanmasına vesile oluyor.

 
Kendi kendini tüketmek dedikleri şey bu olsa gerek.

 
Aslında kendisini bitirmesine bir itiraz da yok.

 
Fakat daha büyük zararı partisine ve milyonların umuduna veriyor.

 
Bugün Şişli’yi oğluna bıraktığı bir malıymış gibi görenler, yarın Türkiye’yi kendi çiftlikleriymiş gibi yönetenlere itiraz etme hakkına sahip olamazlar.

 
Koca CHP’nin 1 aydır 70 milyonluk açık hava sinemasında oynanan bu filmin finalini bir türlü yapamamış olması bu açıdan büyük talihsizlik.

 
Sayın Özkese’yi aracı yapmışlar, tarafları barıştırıp bir arada çalışmalarını sağlamak için, adamcağız başaramadı, arabuluculuktan istifa etti.

 
Suçlunun ipinin çekileceği anı bekleyen 70 milyon seyirci ise, gelmeyen mutlu sondan umudunu kesti, sinirinden gülmeye başladı artık.

 
Sanki yetmezmiş gibi, CHP’yi kendini yenilememek, zamanın gereklerine göre politika üretememekle eleştiren çevrelere cevap olsun diye de, 71 yaşındaki Murat Karayalçın’ı İstanbul’a il başkanı yaptılar.

 
Sayın Karayalçın kendi adına takdiri ne kadar hak ediyorsa, genel merkezi de o ölçüde eleştiriyi hak ediyor.

 
Bu kararın yanlışlığı Karayalçın ismi üzerinde değil, Sayın Karayalçın vefakar, dürüst ve çalışkan biri fakat koca İstanbul’un kurtuluşunu yeni ve daha genç bir yüzde aramak yerine, 71 yaşındaki yüzü eskimiş birinde aramak, insanoğlunun gelişim ve değişimine aykırı davranmak demektir.

 
Hele de İstanbul demek, Türkiye demekse.

 
Çağların IŞIK Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?