16 Nisan’da neyi oyladık? (Referandum mu, Plebisit mi?)

16 Nisan’da neyi oyladık? (Referandum mu, Plebisit mi?)
19 Mayıs 2017 09:59

Demokratik ülkelerin bir kısmında (örneğin İsviçre’de), sadece anayasalar değil, yasalar da Meclis’ten geçtikten sonra referanduma sunulur. Böylece toplum referandumdan geçen yasayı benimser ve içselleştirir. Konu Anayasa olunca, bu hassasiyet daha da önem kazanır. Çünkü toplumun kaderini belirleyen temel yasanın aylarca, bazen yıllarca tartışılarak olgunlaşması istenir. Doğrusu da budur.

 

 

 

 

 

Av. Kemal AKKURT H&H YORUM

 

 

Evrensel hukukta, ‘referandum’ ile ‘plebisit’ farklı kavramlardır. Referandum, Meclis tarafından kabul edilen yasa metninin bir de halkın onayına sunulmasıdır. Yasanın yürürlüğe girebilmesi için, oylama sonucu halkın çoğunluğu tarafından da kabul edilmesi gerekir. Koşullar eşit ve ortam özgür olduğu sürece, referandum çok demokratik ve yararlı bir yöntemdir.

 

 

Plebisit de aslında bir referandum (halk oylaması)dur. Ama özünden saptırılmış, amacından çıkarılmış ve kötüye kullanılmış bir referandumdur. Her halk oylaması referandum değildir. Bazı halk oylamaları plebisittir. Plebisit, belli bir dönemde iktidarı fiilen ellerinde bulunduranların hazırladıkları Anayasa taslağının, bir tartışma ortamı olmadan, blok halinde ‘evet’ ya da ‘ hayır’ ile sonuçlanabilecek bir halk oylamasına sunulmasıdır. Plebisit, referandumdan sapma, onun bozulması ve kötüye kullanılmasıdır. Özünde demokratik bir yöntem olan referandumun antidemokratik hale getirilmesidir.

 

 

Referandumda bir ‘sorun’, plebisitte ise bir ‘kişi’ söz konusudur. Referandum, demokratik bir yöntemdir. Halk, karar alma süreçlerine aktif olarak katılır. Plebisit ise antidemokratik bir yöntemdir. Halk, karar alma süreçlerinde yoktur, sadece oylamaya katılır. Referandumun yapılmasına karar verenler, halkın seçtiği temsilcilerdir. Oylanan şey ise yine halkın temsilcilerinin hazırladığı metindir. Oysa plebisite başvuranlar, fiili iktidar sahipleridir. Oylanan ise halkın katılımı olmadan hazırlanan metinler, oldu bittiyle, yangından mal kaçırırcasına alınan kararlardır. Plebisit, otoriter yönetimlerin ve antidemokratik yöneticilerin kendilerine meşruluk kazandırmak için başvurdukları bir halk oylamasıdır.

 

 

Referandum, ‘güçlü lider’ heveslisinin elinde kolayca plebisite dönüşebilir. Halk, bir metni onayladığını sanırken, gerçekte bir kişiye sınırsız bir iktidar verir. Plebisit, bir ‘güçlü kişi’ heveslisinin kendisine karşı çıkabilecek hiçbir ‘muhalif’ olmadan, rakiplerine propaganda özgürlüğü tanınmadan, kendi iktidarını halka onaylatmasıdır. Plebisit, muhalefetsiz seçim, rakipsiz yarıştır.

 

 

 

Plebisit yönteminde Anayasa tasarısı, halkın ve temsilcilerinin dışında hazırlanır. Bu görev, fiili iktidarı elinde bulunduranlar tarafından atanan bir komisyona yaptırılır. Kapalı kapılar ardında hazırlanan tasarı, özgür olmayan ortamda halkoyuna sunulur. Tasarı üzerinde herhangi bir tartışmaya, özellikle de aleyhte eleştiriye izin verilmez. Kabulü yönünde devletin tüm imkanları seferber edilebilir. Halk, baskı altında tutulur. Halka, özellikle muhaliflere doğrudan veya dolaylı olarak şiddet hissettirilebilir. Yaratılan korku atmosferinde halkoylaması yapılır.

 

 

Plebisit, korkuyla ve taraftarlarına pompalanan coşkuyla halkın egemenliğinden vazgeçirtilmesidir. Plebisit, ‘ele geçirilmiş egemelik’tir. Bu koşullarda yapılan plebisitte her zaman ‘evet’ sonucu çıkmıştır.

 

 

Plebisit yöntemiyle yapılan oylamada, çoğunlukla ‘evet’ sonucu çıkması, halkın o Anayasa’yı benimsediği anlamına gelmez. Tersine, yurttaşların, siyasal düzensizliğin artması ve belirsizliğin sürmesi ile sunulan metnin onaylanması arasında bir tercih yapmaya zorlandığını ve halkın ikincisine boyun eğdiğini gösterir (12 Eylül Anayasa’sına ilişkin referandumda, darbecilerin ‘evet çıkmazsa MGK’nın yönetimi devam eder’ tehdidi gibi).

 

 

Dünyada otoriter rejimlerin hepsi, kendilerini demokratik bir kılıf altında gizleyebilmek için plebisit yoluna başvurmuşlardır. Bu anlamda plebisit, otoriter Anayasa yapmanın normal tarzıdır. Otoriter yönetimler, plebisite demokratik bir anlam bile atfederler. Böylece, kendilerini meşrulaştırdıklarına inanırlar.

 

 

Referandum, normal ve özgür bir ortamda, lehte ve aleyhteki propaganda eşit koşullarda ve serbestçe yapılır. Oysa plebisit, olağanüstü ve baskıcı bir ortamda yapılır. Bu nedenle demokratik birçok ülkede (örneğin İspanya, Portekiz, Belçika ve Brezilya gibi), olağanüstü hallerde Anayasa değişikliği yasaklanmıştır. Her olağanüstü hal uygulamasında referandum, rahatlıkla plebisite dönüşebilir. ( Daha ayrıntılı bilgi için; Prof. Dr. Kemal Gözler, ‘ Elveda Anayasa’ ).

 

 

16 Nisan 2017’de yapılan oylama referandum mu, plebisit mi? Anayasa metninin Meclisin birinci ve dördüncü partilerinin sınırlı sayıdaki yöneticisi tarafından kapalı kapılar ardında hazırlaması, Meclis’te, Komisyon’da ve Genel Kurul’da yaşanan tartışmalar, muhalefete uygulanan baskılar, toplumda tartışılmadan, yangından mal kaçırırcasına meclisten geçirmeler, oylama öncesinde devletin tüm olanaklarının ve medyanın tamamına yakınının ‘evet’ yönündeki propagandaları, ‘hayır’ cephesinin terörize edilmesi, uygulanan baskılar, yaratılan korku ortamı, oylamadaki usulsüzlük iddiaları, hepsinden önemlisi, ‘tarafsız ve bağımsız’ olması gereken yargının da ‘evet’ için alet olması, yapılan oylamanın ‘referandum’ dan çok, ‘plebisit’ e dönüşmesine yol açmıştır

 

 

Bu koşullarda kabul edilen bir Anayasa’nın, ‘toplumsal sözleşme’ olarak meşruluğu ve kalıcılığı konusundaki tartışmalar da devam edecektir…

 

 

(*) Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

[email protected]

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Emek ve Dayanışma Bayramı
Dünya Barış Günü
Avukatlar Günü