15 Temmuz modeli

15 Temmuz modeli
4 Haziran 2018 17:30

Bu hükümetin Türkiye’de yarattığı bir model var ve bu model çok çok tehlikeli.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Bu tehlike geçmedi ve devam ediyor…

 
Bu tehlikeye dair geçtiğimiz haftalarda, “Orduya darbe yaptırır mı” başlıklı bir yazı yazacaktım, gündem konuları arasında kaynadı.

 
Ordu’ya kime karşı mı darbe yaptırır mı, Cumhuriyetçiler’e karşı darbe yaptırır mı tabii.

 
Şimdi bakın…

 
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca TSK hiçbir zaman halka karşı veya iç savaş çıkarıcı şekilde davranmadı.

 
Evet bazı darbeler oldu, örneğin 27 Mayıs, 12 Eylül vs.

 
Fakat bunlar hükümetlere karşı ve kapsamı belli olaylardı.

 
Yani, halk içinde bir bölünme yaratacak, TSK içinde birbirine karşı hareket eden ağır silahlı güçler veya sokaktaki halk kitlelerine ateş açmalar gibi şeyler asla olmadı.

 
Türkiye Cumhuriyeti ister demokrasi öncesi yıllarda, ister demokrasili yıllarda hep bir devlet disiplini ve öngörülebilirliği yaşadı.

 
Darbe olunca ne olacağını herkes bilirdi.

 
Şu parti kapatılacak, şu liderler hapse yollanacak, solcular hapse atılacak, ülkücülerden şunlar şunlar toplanacak vs.

 
Belliydi.

 
Ama…

 
15 Temmuz ile Türkiye ilk kez başı bozuk, kime atış edeceği belli olmayan, Ankara ve İstanbul’da sivil halka ateş açan, TBMM’yi bombalayan silahlı güçlerle karşı karşıya kaldı.

 
Ordunun içinden bazı ağır silahlılar bunu yaparken ama çok şükür ki Genelkurmay olaya askeri hakimiyet sağladı ve ortam yatıştı.

 
Şimdi düşünün, eğer Genelkurmay da bölünseydi TSK’nın sahip olduğu o ağır silahlar, gereçler vs. birbirine karşı askeri gruplarıne elinde olsaydı ve bunlar birbirini askeri olarak mağlup etmek için savaşsalardı anamız, babamız, 7 ceddimiz ağlardı.

 
İç savaş yaşardık.

 
Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde böyle bir şeyi hiç yaşamamışken, 15 Temmuz’da yaşaması ise, bu gayri milli hükümetin TSK’yı ABD ve onun şebekesi Gülen cemaati elinde oyuncak yapması idi.

 
Ordunun kantarı kaydı, şaftı kaydı ve biz 15 Temmuz’a maruz kaldık.

 
O gün Genelkurmay toparladı.

 
Fakat şimdi hala süren bir tehlike var…

 
Şöyle ki…

 
CHP’nin TSK köklü ve kendisi de TSK’ya karşı yapılan saldırıların kurbanlarından olan milletvekili Dursun Çiçek bugün, Birgün gazetesine verdiği mülakatta şöyle diyor…

 
“Erdoğan’ın orduda yaratmaya çalıştığı Erdoğancı yapı 15 Temmuz’dan daha tehlikeli bir sonuca sebep olabilir. Rütbe bekleyenler AKP’nin örgütleriyle dirsek temasına geçerek istikbal arayışına giriyorlar. Bu çürüme Suriye ve Irak’taki iç savaş öncesine benzeyen bir tablo ortaya çıkarıyor”

 
Dursun Çiçek aynı zamanda TSK’nın içini iyi görebilecek birisi.

 
Ve, bence bu mülakatı herkes okusun.

 
Şu nedenle…

 
Düşünün…

 
25 Haziran sabahı Muharrem İnce Mansur Yavaş’lı Ankara seçiminde olduğu gibi seçimi aslında almış ama alavere dalavere var.

 
Muharrem İnce YSK’nın önüne 50.000 avukat çağırmış.

 
Bir o kadar da vatandaş gitmiş YSK’nın önüne.

 
Erdoğan emir veriyor Genelkurmay’a.

 
“Dağıtın burayı” diyor.

 
………………………
Off, gerisini yazmak bile zul geliyor.
……..
Sonra bir de düşünün, ordu içinde askerler birbirinden farklı tavırlar alıyor…

 
TSK’nın içi karşıyor.

 
Allah korusun.

 
Hey….

 
Genelkurmay.

 
Atatürk’ün kurduğu yerde kal.

 
Bu vatana yapacağın en büyük hayır budur.

 
Bizi 1 asır savaşa sokmamış, iç savaş çıkarmamış o gene sarıl.

 
Bir şey daha…

 
Emin olun, eminler olun ki….

 
TSK eğer bu bir asırda Erdoğan zihniyetinde olsaydı…

 
Türkiye hep darbe rejimiyle yaşardı.

 
Çünkü Erdoğan günde 3 kez darbe yapardı.

 
Ve, gitmezdi.

 
Ah, gerçekler içimi yakıyor.

 
Hiçbir Shakespeare romanı Türkiye’nin içinde yaşadığı tarihsel gerçek kadar yakıcı ve derin olamaz.

 
AKLIMA GELMEZDİ Kİ…

 
Dün saat 19.45’de, Ali Koç’un kazanadığını altyazı olarak okuduktan sonra kendimi tanıyamadım.

 
Zira Fenerbahçe seçim sonucundan dolayı ağlıyordum.

 
Mecidiyeköy’de uzun yıllar çalıştım ve orda hep maç olurdu, ben de eve gitmeye zorlanırken, “maçınız batsın” derdim hep.

 
Dün akşam bir baktım, FB seçimi için ağlıyorum.

 
Bir de, Ali Koç’un 4.000’e karşı 16 bin oyla kazandığını okuyunca ne yapacağımı şaşırdım. Yani ne yapsam da ağlamam dursa.

 
Biraz müzik dinledim, daha da arttı.

 
Sonra kendime yasak koydum ve duyguları kestim.

 
Olay tabii 24 Haziran ve 8 Temmuz’a da damardan bağlı.

 
Neyse, sukunetle devam.

 
Ki…

 
Bu seçimi kaybetse bile Cumhhuriyetçiler, bu 16 yıllık istibdatın psikolojik iklimi artık bitmiştir, yani geriye dönüş yok artık.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz