15 Temmuz anayasası

15 Temmuz anayasası
9 Haziran 2017 15:41

2004-2006 yılları arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nda birlikte çalışmak onuruna eriştiğim Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli Anayasa hocalarımızın başında gelmektedir.

 

 

 

Av. Kemal AKKURT H&H YORUM

 

 

Hocamızın insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti için mücadele edenlere armağan ettiği 15 Temmuz Anayasası isimli yeni kitabı da yaşadığımız kaosu, nedenlerini, süreci ve sonuçlarını analiz eden ve bizlere yeni ufuklar açan bir eserdir. Yaşadığı bunca mağduriyetlere rağmen, Hocamızın hukuk dünyamıza yeni eserler kazandırmaya devam etmesi, her türlü takdirin üstündedir.

 

 

Meşruiyeti ve yasallığı tartışmalı 16 Nisan Halkoylaması ile kuvvetler ayrılığı ve Parlamenter rejim sona erdirilmiş, yargı erki siyasetin emrine verilmiş ve “Tek Adam Rejimi” maalesef uygulamaya da konulmuştur. Baskı rejimi ve korku, her yerde hakim olmuştur. İnsanlar, hiçbir delil aranmaksızın özgürlüklerinden, işlerinden, mallarından, mülklerinden yoksun bırakılmış, hatta hapse atılmıştır. Ancak bu baskı ve korku, bir yandan da diyalektik olarak “Demokrasi Ruhu”nu beslemekte ve geliştirmektedir.

 

 

Türkiye’de bir yandan hukuksuzlukların ve keyfiliklerin yaygınlaştığı Anayasasızlaştırma, bir yandan da dinselleşme çabaları hızla yayılmaya devam etmektedir. Her ikisinin de çok tehlikeli olduğunu örnekleriyle irdeleyen Prof. Kaboğlu’na göre; Anayasasızlaştırma, hukuk dışı ve keyfi yönetimin yaygınlaştırılması anlamına gelmektedir. Dinselleştirme ise, (misyonerlere “mücahit” ruhu aşılasa da) uzun vadede (diğer özgürlükler gibi) din özgürlüğünün de kaybına sebebiyet verecektir. Kitapta, “Dinselleştirme” zemini olarak görülen “Anayasasızlaştırma”nın, sonuçta tek kişi yönetimini kurma aracına dönüşen bir tasarım şeklinde karşımıza çıktığı örneklerle paylaşılmaktadır.

 

 

Prof. Kaboğlu Hocamızın hukuk dünyamıza armağan ettiği bu yeni eserde; insan haklarını ve yürürlükteki anayasal kazanımları sahiplenmemiz, demokrasi ve anayasa diyalektiğinden yürümemiz, yüzyıllara yayılan birikimlerin yok edilmemesi için, hukuk içinde yapmamız gerekenler konusunda bizlere yol gösterilmektedir.

 

 

“Neden 15 Temmuz Anayasası” sorusuna Prof. Kaboğlu; 16 Nisan’da oylanan Anayasa (aslında rejim) değişikliğinin, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yürürlüğe konulan Olağanüstü Hal rejiminin ürünü olduğunu, değişikliğin anlaşılması için, Temmuz 2016’dan başlamak gerektiğini, kitabın isminin bu nedenle 15 Temmuz Anayasası olarak konulduğunu belirtmektedir. Kitap okunduğunda, başlık daha da anlaşılır olmaktadır.

 

 

Devraldığımız 200 yıllık demokrasi mirasının bizler tarafından sahiplenilmesi ve kazanımların gelecek kuşaklara aktarılması gibi bir “ödev”imiz olduğunu hatırlatıyor Prof. Kaboğlu. Bu ödevin, hepimizin “insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti”ni inşa yolunda, gelecek kuşaklara karşı önemli bir sorumluluğumuz olduğu konusunda da bizleri uyarıyor.

 

 

Prof. Kaboğlu, 16 Nisan referandumu öncesi ve sonrasını, OHAL KHK’larıyla yaşanan mağduriyetleri ülkenin her yerindeki demokrasi, hukuk ve insan hakları sevdalılarına anlatmak için şehir şehir dolaşmaktadır. Kendi mağduriyetini değil, ülkenin içine düştüğü kaosu ve çıkış yollarını anlatmaya devam etmektedir. Ülkemizin ve uygar dünyanın Prof. Kaboğlu gibi hukuk, demokrasi ve insan hakları savunucularına çok ihtiyacı vardır.

 

 

11. yüzyılda yaşamış büyük düşünür-filozof İbni Sina demiş ki; “Bilim ve sanat, itibar görmediği toplumları terk eder”. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu gibi barıştan, adaletten, eşitlilikten, hukuktan ve insan haklarından yana çabalayan aydınlarımız, ülkemizdeki tüm olumsuzluklara ve hukuksuzluklara rağmen, bu toprakları terk etmek yerine, bizleri aydınlatmaya devam etmektedirler. Aydınlarımızın yol göstericiliğinde, bu zorlukların da üstesinden geleceğiz…

 

Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı

 
[email protected]

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Emek ve Dayanışma Bayramı
Dünya Barış Günü
Avukatlar Günü