1 Kasım’da CHP’nin başında başka biri olsaydı…

1 Kasım’da CHP’nin başında başka biri olsaydı…
22 Kasım 2015 19:00

1 Kasım’da veya 7 Haziran’da CHP’nin başında Kemal Kılıçdaroğlu değil de, bir başkası olsaydı, örneğin CHP yönetimine aday olanlardan veya ismi aday olarak geçenlerden biri olsaydı seçim sonucu değişir miydi?

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Bu ve bu tür soruların cevabı daha ziyade yoktur çünkü bu tür soruların cevabı kanıtlanabilir değildir.

 

İşte biz, bu nedenle (de) CHP içindeki meseleye bu sorunun cevabıyla yaklaşamayız.

 

Benim örneğin kişisel olarak tahminlerim var hangi aday CHP’nin oylarını hangi yönde artırır ile ilgili olarak ama biz CHP içindeki meseleye bu kanıtlanabilir olmayan açıdan yaklaşamayız.

 

Buna şundan dolayı değiniyorum…

 

Dün bir toplantıda bazı CHP’lilerin, “Sanki başkası gelse oylar % 25’in üstüne çıkar mı” şeklinde şüphe ifade ettiklerini duydum.

 

Bunlar CHP’lilerin kendi aralarında informell olarak konuştuğu şeyler ve oldukça yaygın bir kanıyı da gösteriyorlar.

 

Nitekim CHP yönetimi de CHP’nin % 25 üzerine çıkamayacağını düşündüğü için stratejisini AKP ile koalisyon üstüne kurdu ve bu konudaki zaafını da o kadar belli etti ki, Tayyip Erdoğan CHP yönetiminin bu çok iştahlı zayıf karnıyla sonuna kadar oynadı.

 

Şimdi, bu minvalde önemle kaydetmek istediğim ise şu..

 

CHP’de yönetimin ve yönetim tarzının değişmesine yaklaşım siyasi felsefe, siyasi perspektif üstünde olmalı.

 

Yani, biz başlangıç noktası olarak kim ne kadar oy alırı değil, kim CHP’nin felsefe ve maneviyatını, siyasi ruhunu ve ahlakını samimiyetle ve sahicilikle sahipleniyor mu, buna bakmalıyız.

 

İkincisi kim gerçekten CHP için güç istiyor ve CHP’nin gücüne ikna olmuş, buna bakmalıyız.

 

“Vay, CHP halk içine kabul görmez, vay CHP geçmişin yükünü taşıyor, vay ben Bekaroğlu’nu alayım, partiye de bir mescit açayım, sağdan bana oy gelsin” diye düşünenlerden ziyade, ben CHP’nin bu ülkeyi kurucu iradesindeki manevi ve psikolojik gücü bugüne nasıl yanıstırım, ben CHP’nin dış politikasının özünü bugün siyasal bir güç haline nasıl getirebilirim (CHP yolundan gidersen terör batağında esir olmazsın mesela), ben CHP’nin modernleştirici, özgürleştirici ruhunu nasıl görünür kılabilirim, hayat kalitesi (CHP trafiği nasıl düzenler, enerj piyasasını nasıl düzenler, yol yapımında nasıl mühendis kullanır, binayı nasıl yapar, denize ne yapar vs. konusunda CHP’yi siyasi olarak nasıl görünür kılabilirim diye sahici düşünen ve CHP’ye inanan biri mi, buna bakmalıyız.

 

Tayyip Erdoğan’dan çekinmeyen, IŞİD’e silah transferini hergün bu halka anlatan, 17-25 Aralık olayını toplumda siyasallaştıran, Suriye olayının hergün siyasallaştıran ve bu halka yüksek sesle anlatacak biri mi, buna bakalım….

 

Tayyip Erdoğan bir çağırdığında yanakları heyecandan al al ona koşacak mı, buna bakalım.

 

Siyasi geleceği Tayyip Erdoğan ve AKP’yi güç tanrısı olarak gördüğü için gerçekte, CHP’nin Türkiye’deki siyasi varlığını AKP ile ortaklığa indirgeyen biri mi, değil mi, buna bakalım.

 

Partide modern, şeffaf bir siyasi yönetim getirecek mi ve kişileri yormak ve umutsuzluğa sürüklemek yerine, motive edecek, pozitif ruhlu, paylaşımcı biri mi, değil mi, buna bakalım.

 

Partiye kaliteli insan kaynakları kazandırabilecek bir kalibresi var mı? Yoksa kaliteli insan gelirse bana rakip olur, ben üç-beş adamımla kendimi garantiye alayım en iyisi mi diyecek, buna bakalım.

 

Unutmamak lazım, hayat konulan küçük hedefler üzerinden değil, samimi, sahici yürek ve politikalarla şekillenir.

 

Siz bir maneviyat, inanç ve ahlakla ve çalışarak bir yoldan gidersiniz…

 

O yol sizi muhakkak hedefe götürür.

 

Siz maneviyatınıza, temsil ettiğiniz siyasal görüşe gerçekten inanırsanız halk da bunu hisseder. Kendisine ve kendi partisinin muhteviyatına inanmayan halka da inanç, güven ve güç duygusu veremez.

 

Ama hesabınız küçük olursa (genel başkan kalayım, iktidar olmam lazım, bunun yolu AKP ile ortaklık), o küçük hesaplar sizin hapishaneniz olur.

 

Ve, şurası da çok açık ki, CHP 20. yüzyıl başında bu ülkeyi değiştirecek bir devrim gücünden ve bu güce temel olan bir maneviyattan geliyorsa eğer (bu halk o zaman da Müslümandı) bugün ihtiyacı olan genel başkan CHP’nin geçmişi ile ruhsal bağıntısı olmayan biri olamaz.

 

Ve, CHP’nin temelindeki bu halka ait maneviyatı görmeyip, kurtuluşu, “partiye Müslüman yüz alalım” da arayanlar, CHP’nin kurucusunun annesini ve onun oğluna yansıyan ruhunu anlayamayacak kadar bu partiye aslında yabancı ve bu yabancılıktan dolayı da aşırı özgüvensiz olanlardır.

 

Kaldı ki, CHP’in bu ülkeye temel yaptığı tüm siyasal değerler bugün de halk için bir ihtiyaç ve taleptir. (örnek, AKP seçmeni kadın devinim içinde ve çırpınıyor, Suriye ve terör sorunu başımıza AKP’nin Cumhuriyet karşıtı politikaları nedeniyle açıldı, ve bugün TSK olmasa IŞİD ve Ortadoğu batağı bizi çok fena yiyecekti, anlat bunları, anlat ya, korkma ya, anlat, doğru bunlar, sen de doğruyu anlat, doğrunun gücü yaşamın en etkili gücüdür, bunu kullan, bir güven şu CHP’ye ya, bir anla önce, o zaman Tayyip Erdoğan’ın bir siyasi balon olduğuna kendin de inanırsın ve inancını yüzünde gören halk seni ciddiye alır.

 

Ama hesabınız küçük olursa (genel başkan kalayım, iktidar olmam lazım, bunun yolu AKP ile ortaklık) o küçük hesaplar sizin hapishaneniz olur.

 

Yani, bize lazım olan bir ruh, bir inanç, CHP’ye inanç, CHP’yi Müslümanlık dışı görecek kadar CHP’ye yabancı olmayanlar, CHP’yi halk katledicisi olmadığını görecek kadar CHP’nin otantik ruhundan olanlar, CHP’nin gücüne inanacak kadar CHP’yi tanıyanlar…

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor